Gelen her yeni gün, giden günlerimizi aratır oldu. Hani gelen gideni aratır derler ya. Aynı öyle bir durum yaşamaktayız.

Bilim adamları, çok yakın bir gelecekte ülkemizi susuzluk tehlikesinin beklediğini yazıp çizmekte. TV kanalları ülkemizin çeşitli yerlerinde su barajlarında seviyenin düştüğünü, göletlerde kurumanın baş gösterdiğini haber vermekte…

Allah (cc), milletimizi açlıkla ve en önemlisi de susuzlukla imtihan etmesin.

Bugünden tezi yok, kuraklık ve susuzluğa karşı derhal tedbirler alınmalıdır.

Yaklaşan kuraklık ve su sıkıntısına karşı alınabilecek çok sayıda önlem sıralanabilir. Bu yazımda onlardan sadece birine değinmek istiyorum. 

Bütün proje ve tedbirler uygulanma takvimine alınsa bile, belleklerimizde yer alması ve bir alternatif olması amacıyla aşağıda bahsedeceğim projeyi değerli okurlarımla ve saygıdeğer kamuoyu ile paylaşmak istiyorum..

Bu projenin adı, “Deniz suyunu arıtma ve tatlı su haline getirme” projesidir.

Deniz suyunu arıtma projesini artık ciddi ciddi düşünmeliyiz. Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde bunu düşünmek ve üzerinde çalışmaya başlamak bugün için yapılacak projelerin en önemlilerinden biri olsa gerekir. Çünkü kuraklık ve susuzluk tehlikesi kapımıza dayanmış durumdadır.

Milletimizin kuraklık ve susuzluk konusunda yüreklerine su serpecek olan bu düşüncemizi kamuoyunun takdirlerine arz ediyorum… 

Kuraklık ve susuzluk tehlikesine karşı derhal bilim kurulları oluşturulmalıdır. Bu konuda var olan mevcut yapılar daha da ekin hale getirilmeli, geçen her küçük saniyenin yaklaşmakta olan büyük tehlikelerin habercisi olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır.

Biz, “acaba deniz suyunu arıtmak mümkün müdür? diye düşünüp araştırma yaparken dünyada İsrail , İspanya ve Japonya gibi bazı ülkelerin bu işe çoktan başladıklarına şahit olduk. Hatta ülkemizde bile bazı yerlerde bir firma vasıtasıyla denizden tatlı su üretildiğini, ancak içilip içilmemesi konusunda tahlil sonuçlarının beklendiğini biliyoruz.

Yaptığımız araştırmalarda bu işin zorluğundan bahsedilen iki yönünü gördük. Birincisi, maliyetinin yüksek olması, ikincisi de ise sudan arıtılan tuzun geri dönüşümde deniz canlılarına zarar verebileceği endişesi. Bunlar işin zorlukları…

Elbette her büyük projenin bazı zorlukları, yan etkileri vardır. Olacaktır da. Ancak bilim ve bilim adamları da çözüm için vardır. Çare üretmek için vardır. Yeni buluşlar için vardır. 

İnanıyoruz ki “Her zorlukla beraber bir de kolaylık vardır” buyuran yüce Rabbimiz, insan ve diğer canlılara hizmet amacıyla yapılacak olan çalışmaları asla boşa çıkarmayacaktır. Allah’ın verdiği akıl ve bilim sayesinde ilim adamlarımız, bu zorlukların mutlaka bir çaresini bulacaklardır. Yeter ki bu konuda Besmeleyi çekip yola çıkalım.

İçme suyu olarak olmasa bile tarım ve temizlik başta olmak üzere su ile yapılan bütün işlerde kullanmak amacıyla deniz suyundan tatlı su elde edebiliriz. Böylece mevcut tatlı sularımız sadece içme suyu olarak kullanılacağından içme suyuna yönelik “susuzluk” gibi büyük bir tehlikenin de önüne geçmiş oluruz.

Ne demişti rahmetli Erbakan hocamız; “ İman varsa imkân da vardır.”

İstersek başarırız…

Allah (cc) yar ve yardımcımız olsun..