Masallar, sözlü anonim halk edebiyatının en sevilen ürünlerindendir. Çoğu zaman despot bir efendinin baskısı altında ezilen halkın, kendini savunmanın ve sorunlarından kurtulmanın yolunu dile getirdiği anlatı türüdür masallar. Masalların çoğunda üstün gelen, başaran, haklı çıkan kişi genellikle kardeşlerin en küçüğü olur. Öyle ki, son anda bir de o dener şansını. Aklı ve becerisiyle kötülüklerden ve zor durumdan kurtarır ailesini.

Zonguldak cumhuriyetin ilk ve en genç ili idi

Zonguldak cumhuriyetin ilk ili olurken o dönemde belki en genç kentiydi de aynı zamanda ülkenin.  Gençlik kavramını tarihsel anlamda yaşı itibariyle kullanıyorum. Diğer Anadolu kentlerine göre çok yeniydi çünkü.

Buna karşılık cumhuriyetin en aktif şehirlerinin de başında geliyordu Zonguldak. Milli sanayisini kurmaya çalışan ve bunun için de milli enerjisini üretmek zorunda olan Türkiye’nin en güçlü enerji kaynağı Zonguldak taşkömürü oldu. Devamında ülkemizin ilk demir çelik fabrikası olan Kardemir de Zonguldak’ta kuruldu (1937). O dönemde yani 1930’lu yıllarda dünyada büyük devletler dışında demir çelik tesisi kuran tek ülke genç Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Bunu da hatırlatmak istiyorum.

Zaman içinde 2. Dünya Savaşı’nın da etkisiyle taşkömürünün stratejik önemi daha da arttı. Önce Çatalağzı elektrik santrali (1948), daha sonra da Erdemir kuruldu (1960). Böylece Zonguldak Türkiye’nin en önemli madencilik ve ağır sanayi bölgesi oldu.

Ülkeyi kalkındırmanın mükellefiyeti

Bu arada ilki 1867 de Osmanlı zamanında, ikincisi 1940 yılında olmak üzere bölgede iki kere mükellefiyet, yani zorunlu maden işçiliği yasası uygulandı. 1947’de kaldırılan bu uygulamada 62 bin köylü çocuğu madenlerde zorla çalıştırıldı. (*)

Bu süreçte ülkenin her noktasından buraya ciddi bir emek göçü yaşandı. İnsanlar ekmeklerinin peşinden gelip torunlarına bırakacakları yeni bir memleket inşa ettiler aslında, belki de hiç bilmeden.

Geldiler ve yerleştiler. Hem mükellefler hem de kendi isteğiyle gelenler olarak tüm madenciler birlikte emek verdiler, ter döktüler, can verdiler... Hepsi de bizim atalarımız olan ve cefakâr kavramını gerçekten hak eden insanlardı onlar.

Devlet nasıl baktı buraya?

Doğrusu devletin bakışı hiç de romantik değildi insanın doğayla savaşımındaki manzaraya. Bürokrasi Ankara’ya bir takım şişkin üretim raporları sunarak kendini kurtarma derdindeyken; yerel siyasetçi ile esnaf, doktor, avukat da üretilen emek rantını paylaşma telaşıyla kentin geleceğine yönelik rasyonel bir strateji ortaya koyamadılar.

Her şeye rağmen madenler çalıştı, demir çelik fabrikaları üretti, santraller ışık vermeye devam etti. Madenlerde 4 bin gibi çok yüksek sayıda insanımız iş kazalarıyla şehit oldu bu arada.

İhmal edilen tek unsur ise, Zonguldak’ın kömürden sonrasının planlanması ve ona göre şehirleşmesinin tamamlanmasıydı.

Sanki bir gün kömür bitecek ve koca kent terk edilecekmiş gibi şehrin alt yapısı yarım bırakıldı. Yani bu kente harcanması gereken kaynaklar hep ülkenin başka bölgelerindeki ihtiyaçlara yönlendirildi, yani bizim hakkımız olan kentsel yatırımlar yapılmadı. Yani bizler bu kentin sakinleri ve sahipleri olarak ihmal edildik, mağdur edildik.

Böylece 50 li, 60’lı, 70’li yıllar geçti. 80’li yıllara gelindiğinde, kapitalist sistemin her döneme ve topluma göre icat ettiği sömürü mekanizmalarından biri de bizim ülkemize monte edildi. Adına neo liberal ekonomi denen küresel varagel vasıtasıyla bizim gibi dıştan güdümlü ülkelere dikte ettirilen, üretim yerine tüketime dayalı ekonomik modelin gereği olarak madenlerden vaz geçmemiz zorunlu kılındı.

Bu dayatmaya tepkimiz akıl dışı ve haliyle şuursuzca bir karşı çıkma olmaktan öteye gidemedi ne yazık ki. Sonuçta 2000’li yıllara geldiğimizde elimizde işçi sayısı 10 binin altına   düşmüş, gerekli yatırımları yapılmadığı için de verimsizleşmiş bir işletmeyle termik santrallere bile muhtaç bir bölge kalmış oldu.

Masallar gerçeğe döner mi?

Masalların kahramanı olan küçük kardeş Zonguldak oldu bu ülke için uzun yıllar boyunca. En çaresiz zamanda öne çıkıp bu vatanı ayakta tutan Zonguldak ve onun emekçileri oldu on yıllarca.

Hamaseti hiç sevmem çünkü duygu istismarına varır sonu. O nedenle gerçekçi olmak istiyorum. Bu kent, yer altı ve yer üstündeki tüm servetini emekçisinin alın teri ve kanıyla canıyla zenginleştirerek sundu bu ülkeye ve 83 milyon vatandaşımıza. Bugün hala Türkiye bütçesine pozitif katkı veren ilk 10 il içindedir Zonguldak. Bu da bizlere, yani Zonguldak’ta yaşayan ve bu kentin hak ettiği noktaya gelmesini isteyen herkese geçmişten gelen ve hak ettiğimiz alacaklarımızı devletten talep etme yetkisi veriyor.

Taleplerimiz neler?

Talebimizi yazının başlığında söyledim zaten. Bugüne kadar biriken alacaklarımız ülke olarak bize ödensin. Bu ödeme, her yıl 200 milyon dolar olarak 10 yıl boyunca yapılacak şekilde bir yatırım programı hazırlansın.

Bu program Zonguldak’la birlikte kısmen Bartın ve Karabük’ü de kapsayacak şekilde hazırlanacak ve yapılacak olanlar ana başlıklarla şöyle sıralanacak:

  1. Bölgenin bütün yolları, bu arada karadeniz sahil yolu kapsamındaki kısımlar dahil olmak üzere, 3 yıl içinde tamamlanacak.
  2. Havalimanımızla ilgili olarak devam eden pist uzatma ve genişletme çalışmalarına ek olarak bölgenin ihtiyacı olan gerçek kapasitesine ulaştırmak için fiziki yatırımlar yapılacak.
  3. Bülent Ecevit Üniversitemizin bilimsel üretim kapasitesini artırmak için gerekli görülen kaynak bu program içinde karşılanacak. Tıp Fakültesi hastanesi tamamen yenilenecek, kadro takviye edilecek. Bölgede çok yetkin bir göğüs hastalıkları hastanesi ile yanık tedavi merkezi açılacak.
  4. En temel ihtiyaçlarımızın başında gençlerimizin eğitimi gelmektedir. Tüm liselerimizin fizik, kimya, biyoloji, matematik, yabancı dil ve bilişim laboratuvarları ile bilgisayar ihtiyaçları tamamlanacak.
  5. Turizm konusu gelecekte ilimizin en ciddi sektörlerinden biri olacaktır. Konunun uzmanı arkadaşlarımızın fikirleri ve projeleri doğrultusunda turizm potansiyeli ortaya çıkarılacak.
  6. Bu kentin ihmal edilmişliğinin sonucu olan kentleşme anlamında ortaya çıkan çapaçul  görüntünün giderilmesi için çok kapsamlı bir kentsel dönüşüm uygulanacaktır.
  7. Endüstriyel, tarımsal ve hayvancılık alanlarında yapılacak yatırımlar için organize sanayi bölgeleri ve tersanelerin eksikleri tamamlanacak, hayvansal ve tarımsal işletmeler desteklenecek.
  8. Bunlar sadece bazı ana başlıklar bana göre. İlaveler olabileceği gibi her bir konunun çok detaylı alt başlıkları da ortaya konacaktır.

Masallardaki akıllı ve becerikli küçük kardeş büyüdü ve artık kendisinden esirgenen haklarını istiyor.

Bizler, tüm Zonguldak’lılar olarak kararlılıkla ve yılmadan mücadeleye devam ederek bu haklı talepleri devletten ve hükümetlerden ısrarla istemeye devam etmeliyiz.

İşte o zaman gelecek kuşaklara bırakabileceğimiz bir memleketimiz var diyebiliriz.

Zonguldak için, ülke için güzel ve iç açıcı konularda görüşmek umuduyla, hoşçakalın, sağlıkla kalın.

(*) “Zonguldak, insan, mekan, zaman” Ekrem Murat Zaman