Herkes halinden şikayetçi, yöneticileri kimse beğenmez, herkes başkan, başbakan hatta cumhurbaşkanı. Sorsan böyle şehir mi yönetilir, böyle belediye başkanı mı olur? Ben olsam şöyle yaparım, böyle yaparım, memleketi ben kurtarırım...

Tamam kardeşim gel sen yap bu işleri, nasıl istersen öyle olsun! Ama öyle lafla değil; geleceksin buraya, benim de böyle böyle bir düşüncem var, bunu yaparsak bu kent yaşamına şöyle bir katkı sağlarız, daha iyi bir kent olur, gelirimiz artar, bu şekilde hepimiz daha rahat ederiz...diyeceksin, demekle kalmayıp sen de elini taşın altına atacaksın. İşte bunu tartışalım, edelim, ortak aklı bulup hep beraber uygulayalım.

Elinden birşey gelmese de eyvallah, sen yeter ki gel ve fikrini söyle. Hiç kimse sana burada ne işin var diyemez. Çünkü bir kentin daha iyiye gitmesinin tek şartı inan ki sadece o kent sakinlerinin tüm icraatlara aktif katılımının sağlanmasıdır. Elbette bununla ilgili olarak yöneticilere karşı taleplerini dile getirmen gerekiyor. Şu kadarını bilmelisin ki, toplumsal bir oluşumun içinde olarak mücadeleni sürdürdüğün müddetçe haklı talep ve önerilerinin kabul edilmemesi mümkün değildir.

Anladık da bu nasıl olacak?

Yerel demokrasi denen bir kavramı öğrenip içselleştirerek olacak tabiki. Yani bize ne fayda getireceğini anlayacağız ve ona göre sarılacağız bu kavrama, bundan hiç şüpheniz olmasın.

Yerel yönetimler, kamusal hizmetleri gerçekleştirmeye çalışan ve yerel halkın seçtiği organlarca yönetilen kurumlardır. Bu kurumların yöneticileri de tüm ülkelerde genellikle seçimlerle iş başına gelirler.

Yalnız, yerel yönetim organlarının seçimle göreve gelmesi onların demokratik bir yapı olduğunun göstergesi sayılmaz, bunu bilelim.

Demokratik bir oluşumdan bahsedebilmek için yönetimlere gerçek anlamda halkın katılımının sağlanması çok önemli ve gereklidir. Halkın yönetime katılımı ne kadar etkinse demokrasinin işlerliğe de o oranda yükselecektir. Böylelikle halk yaşadığı kentin sorunlarına hem daha duyarlı olur hem de sorunların çözümünde katılımcı bir rol alır.

Bunun da adına yerel demokrasi diyoruz.

“Aşırı merkeziyetçi, hiyerarşik, topluma duyarlı olmayan, aşırı kuralcı bir kamu yönetimi katılıma imkan vermeyen doğasıyla yönetilenleri karar verme mekanizmasının dışında tutmakta ve yerel demokrasinin gelişmesine engel olmaktadır.”

Buna karşılık, halkın katılımı arttıkça yerelden başlayan bir demokrasi bilinci gelişebilmekte ve buna kayıtsız kalamayan kamu yönetimi yönetilenleri de dinlemek zorunda kalmaktadır.

Yani demokrasiyi sadece seçimde oy kullanmak olarak görmek doğru değildir. Seçimle sadece görevlendirdiğimiz yöneticileri seçiyoruz. Asıl olan onları görev süreleri boyunca takip ve denetim altında tutarak gerçekten kente ve ülkeye hizmet etmelerini sağlamaktır.

Yaşadığımız kentin sorunlarına duyarlı davranarak ve sorunların çözümüne katılarak kentimizi istediğimiz gibi şekillendirebiliriz. Çünkü bu kentin sorunlarını en iyi bizler yani bu kentte yaşayan, bu kent için kafa yoran insanlar olarak bizler, biliriz ve çözüm yollarını da gene birlikte bizler belirleyebiliriz.

Kentin sorunlarının çözümü demek; daha yaşanılır bir kent demek, eğitimi, sağlığı daha yetkin, iş olanakları daha fazla, ticareti güçlü, kültürel hayatı canlı ve sokakları güvenli olan bir kent demektir.

İşte katılımcı yerel demokrasinin önemi burada yatıyor. Ancak katılımcı yerel demokrasi çerçevesinde hayal ettiğimiz yaşanılır Zonguldak’ı yeniden yaratabiliriz. Yeter ki bizler önce birey sonra da vatandaş olma bilinci içinde varlığımızın ve kolektif tavır alabilmemizin yaşadığımız kent için ne kadar önemli olduğunun farkında olalım.

Baştan beri tarif etmek istediğim demokratik fikir ve öneri platformunun adı Kent Konseyi’dir. Ben de bu yazıyla Kent Konseyi gibi gerçekten toplumsal kalkınmanın yereldeki en sağlam ayağını biraz daha anlatabilmek amacındayım.

Kent Konseyi ne iş yapar?

Yerel demokrasinin güçlenmesini ve işlerliğe kavuşmasını sağlayacak olan kurumun adıdır Kent Konseyi.

Kent Konseyi; yerel yönetimleri, halkı ve sivil toplum örgütlerini bir araya getirip ortak bir yönetim modeli ile halkın yönetime daha fazla katılımını sağlayarak yerel demokrasinin gelişmesine destek vermektedir.

Kent Konseyi halkın ortak iradesinin merkezidir. Ancak, halkın talep ve önerilerini merkezi yönetime duyurma işlevini yerel yönetimler aracılığıyla yerine getirir. Bu da sistemin daha demokratik ve verimli bir yapı olmasını sağlar.

Bu anlamda kent konseyi ile yerel yönetimler işlevsel olarak bir bütünü oluşturan ve birbirlerini destekleyen kurumsal yapılardır.

Her ne kadar kent konseyinin yasal yaptırım gücü olmasa da sorunlar karşısında üreteceği çözümler ve önerileriyle karar vericileri en fazla etkileme gücüne sahip bir kurumdur. Çünkü onun doğru proje, öneri ve uyarılarını kulak arkası edecek yerel yönetimler, sonunda toplumun gözünde itibarını kaybetmekle karşı karşıya kalacaktır.

Kent Konseyi katılıma açıktır

Kent Konseyi; yürütme kurulu, çalışma grupları ve meclislerle çalışmalarını yürütür. Aynı zamanda sadece yürütme kurulu veya kent konseyi üyelerinin değil, tüm hemşehrilerimizin fikirlerine ve katkılarına açık bir yapılanmadır.

Herkesin kent hakkındaki fikri, düşüncesi, projesi ve emeğinin bu ortak akıl potasında toplanıp hepimizin yararına olacak ürünlere dönüşmesi ancak bu sayede olacaktır.

Daha en baştan, tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz demedik mi? Bunun anlamı tüm hemşehrilerimize sorumluluk düşüyor demektir.

O nedenle kent konseyi çalışmalarına fikri ve enerjisi olan herkesin ilgi ve bilgi alanlarına göre çalışma grupları ve meclisler bünyesinde yer almasında kentin geleceği açısından büyük yarar olduğunu düşünüyorum.   

Kentimizin geleceği kendimizin geleceği demektir, bunu unutmayalım.

Bu duygularla hepinize esenlikler diliyorum. Hoşçakalın, sağlıkla kalın.