Önümüzdeki seçimin Cumhuriyet tarihimizin en kritik ve en önemli seçimi olacağı konusunda ihtilaf yok. Adeta bir tamam mı devam mı sorusunun yanıtını vereceğiz sandıkta.

Yani “Atatürk Cumhuriyeti” bazılarının düşündüğü gibi tarihimizin 100 yıllık bir parantezi olarak mı kalacak, yoksa 100 yıl önce hedeflenen çağdaş uygarlık seviyesine ulaşıp onu geçme yarışını sürdürmek için yeni bir milat mı olacak?

İktidar bileşenlerinin alenen ifade ettikleri şekilde, başta kadın haklarına olan nefretleri ve hala birkaç kırıntısı kalmış olan laik düzene olan düşmanca kafa yapıları nedeniyle bu seçimin önemi kat kat artmaktadır.

Çünkü tek adam rejiminin ülkeyi getirdiği nokta, ekonomik iflasla birlikte ve ondan çok daha kötüsü olan toplumsal ahlakın yok olması noktasıdır ki şu an bunu yaşıyoruz.

Sözde muhafazakar bir iktidar ile bunların destekçisi olan ve çoğunluğu kendini dindar sayan bir toplum kesimi var ortada.

Doğal olarak hak, hukuk, adalet kavramlarının en fazla değer bulduğu ülkelerden biri olmamız gerekmiyor mu?

Adalet vicdanlara neden huzur vermiyor bu ülkede?

Hukukun her yurttaşımıza güvenlik içinde yaşama duygusu verdiğine inanıyor musunuz?

Gelir dağılımı adaletinin hakkaniyetle sağlandığına hepimizi ikna edecek bir ekonomik paylaşımın garanti edilmesi gerekmiyor mu?

Hani nerede bu değerler?

Kendini muhafazakar sayan insanlara soruyorum:

Yahu siz nasıl muhafazakarsınız?

Muhafaza koruma demektir, muhafazakarlık da öncelikle toplumsal değerlerin korunması anlamına gelir.

Son 20 yılda yok edilmemiş, istismar edilmemiş kirletilmemiş bir değer kaldı mı?

Yaşı 50 nin üzerinde olanlar, siz söyleyin: Şimdiye kadar islamın bu kadar tartışılır hale geldiği bir dönem gördünüz mü?

Dinî kurum ve yurtlardaki istismar olaylarına isyan etmemek mümkün mü? Bu olaylar neden bitirilmiyor? Bunları görmezden gelerek aslında inandığınız dinin itibarını yerle bir ettiğinizin farkında değil misiniz?

İktidarlarını sürdürmek adına yalan, iftira ve karalama kampanyalarına tevessül edenlerin toplumu kamplaştırırken asıl zararı toplumsal ahlakı çürüterek verdiğini neden görmüyorsunuz?

Tüm bir ülkeyi adeta yağmalamaya kararlı  bazı siyasetçilerin hırsızlık ve soygunlarla ilgili maceraları izlemekle bitecek gibi değil.

Bir taraftan da sadece “yaşamaya” çalışan milyonlarca vatandaşın çaresizce kurtarıcı arayışı...

Her şeye rağmen ekonomik yıkımı telafi etmenin elbette kolay olmayacağını ama belli bir disiplinle her şeyin yoluna gireceğini ciddi ekonomistler zaten anlatıyor.

Ben de inanıyorum ki birkaç yıl içinde kaybolan her ekonomik değeri yerine getiririz ama ahlaki yıkımı onarmak çok daha uzun sürecektir.

Her durumda adeta  toplumsal rehabilitasyon süreci bekliyor ülkeyi.

Bu iyileşmenin ilk adımı, daha doğrusu başlangıcı bu pazar atacağımız oylara bağlı.

Ya aydınlık ve insanca yaşanacak bir gelecek için birleşeceğiz ya da kuşaklar boyu kurtulamayacağımız bir yeryüzü cehennemine dalacağız.

Seçim bizim, kader ellerimizde.

Zonguldak için, ülkemiz için daha güzel konularda buluşmak umuduyla hoşça kalın, sağlıkla kalın.