Son söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim mi?

Evet, bu ülkeyi hak ettiğimiz şekilde insan gibi yaşayacağımız uygar bir ülke haline getirmesini bekliyoruz.

Yani 21 yıldır süren ve sonuçta sadece bir avuç yağmacı asalağa hizmet eder hale gelen bu düzenin değişmesini istiyoruz, hatta değişimi dayatıyoruz.

Elbette bu taleplerimizi, önümüzdeki kader seçimiyle iktidarın artık ayrımsız tüm Türk Milletinin gerçek yurtsever temsilcilerine geçeceği varsayımıyla yapıyorum.

En iyisi madde madde taleplerimizi sıralayalım:

1.       Asla güçlü bir lider aramıyoruz.

Güçlü liderler doğaları gereği önünde sonunda kendilerinde tanrısal özellikler olduğu vehmine kapılıyorlar.  Bu da onların kendilerini dış denetime kapatma yanlışına düşmelerine neden oluyor. Sonuçta yaptıkları hataların bedelini tüm toplum daha çok fakirleşerek ödüyor.

İhtiyacımız olan tek şey  şeffaf ve denetim altında çalışan liyakatli bir kadro ile bu kadronun uygulayacağı  hukuka dayalı, çağdaş ekonomik ve sosyal bir programdır.

2.       Her şeyden önce bu çarpık düzenin değişmesini istiyoruz.

Yani bilime dayalı bir düzen olsun, hurafeden uzak, bilimsel temelli ama insan odaklı bir düzen, yani insanını huzur içinde yaşatan bir düzen.

3.       Öncelikle ülkede hukuk iklimi sağlansın.

Yani bağımsız yargı yeniden hakim olsun ki adaletsizliğin sona erdiğine inanalım.

Devamında elbette önceki dönemlerde yapılan yanlışlar, haksızlıklar, iftiralar, yargısız infazlar yeniden ele alınıp ilgililerinin adil bir şekilde yargılanmaları sağlansın.

4.       Ülkeyi yıllarca yağmalayarak 85 milyonluk nüfusun en az 60 milyonunu yokluk ve yoksulluğa mahkum edenler asla affedilmesin ve her türlü yasal yollar zorlanarak çaldıkları servet geri alınsın ve bu halka hizmet için, refahını artırmak için kullanılsın. 

5.       Devlet, bizim için vazgeçilmezdir, çünkü düzeni kuran ve koruyandır.

Aradığımız devlet toplumun her kesimini kucaklayacak; hiç kimsenin kendini dışlanmış hissetmediği, herkesin yekdiğerinin sevincine, tasasına, korku ve umuduna kulak verdiği bir toplumsal yapıyı koruyan bir devlet olacak.

Bu devlet tabiki vatandaş odaklı ve vatandaşın aslında devlet olduğunu bilen yöneticilere ihtiyaç duyar. Dolayısıyla yönetenle yönetilen arasında daha gerçek bir bağ kurulmuş olur.     Böyle bir devlet istiyoruz.

6.       En önemli konulardan biri gelir dağılımındaki bozukluktur. Bu iktidar ekonomiyi 20 yıl içinde o derece bozdu ki orta kesim neredeyse yok oldu; sadece %5'i aşırı zengin, %25’i durumunu koruyabilen kesim, kalan %70'i aralarında açlıkla yüz yüze kalanların da bulunduğu ve çoğunluğu borçtan kurtulamadan yaşama mücadelesi veren işçi, memur, esnaf, çiftçi ve işsizlerden oluşan bir toplum haline geldik.

Gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesi için gerçekçi ve radikal bir program uygulansın.  

7.       Önümüzdeki zorlukları ve ülkenin içine sokulduğu çıkmazı her fırsatta halka anlatın ama yakınarak değil sorunların çözümünü de ortaya koyarak.

Yol, köprü havalimanı, şehir hastaneleri gibi projelerle nasıl kanımızı emdiklerini, bizi nasıl on yıllar boyunca torunlarımıza kadar borçlandırdıklarını, bu yüzden paramızın nasıl pul olduğunu, bir tarafta sadece bir apartman dairesine 80 milyon lira verebilenler varken diğer tarafta çöp tenekesinden yiyecek bulmaya çalışanların sıradan görüntü haline geldiğini anlatın.

8.       Avrupa’dan neden uzaklaştığımızı, 2010 lara kadar dost olup ticaretimizi geliştirdiğimiz tüm   komşularla birdenbire neden düşman olduğumuzu anlatın. İktidarın gerginlik ve kriz politikasıyla ne yapmak istediğini anlatın insanlara.

Sonra da iyi komşuluğun herkes için en kârlı durum olduğunu anlatın ve bunun için projeler geliştirin, projesi olanlara destek olun.

9.       Çağdaş uygarlık seviyesini yakalamanın yani toplumun her ferdinin zenginleşmesinin ön şartının demokratik ve insan haklarına saygılı bir devlet olmaktan geçtiğini anlatın.

Demokrasiden uzaklaşıp tek adam rejimine evet dedikten sonra nasıl yoksullaştığımızı, meslek sahibi gençlerimizin sıradan işlerde çalışmak için yurt dışına neden kaçtıklarını da anlatın bu arada.

Elbette o gençlerin geleceklerini burada, kendi yurtlarında aramalarını özendirecek fikirler üretin.

10.   Türkiye’nin gerçekten laik bir ülke olmasını sağlamanızı istiyoruz. Yani her inanışın, her dinin, her kesimin, her görüşün, özellikle de en zayıf grupların özgür bir şekilde kendisini ifade edebileceği, insanların korkmadan düşüncelerini açıklayabildiği bir ülke haline gelmeli Türkiye.

Böyle bir Türkiye inşa etme sözü verin bizlere.

Devlet yönetiminde bu kadar din istismarının sonuçta en büyük zararı İslam’a verdiğini,  İslam’ın ilk defa bu dönemde toplum içinde bu kadar çok tartışıldığını ve özellikle gençlerin İslam’dan hızla uzaklaştığı gerçeğini anlatın ki insanlar kutsal bir kavramın basit bir siyasi taraf haline getirildiğinde nasıl yıprandığını anlasınlar.

Sonuç:

En başta da dediğim gibi, bütün isteğimiz insan gibi yaşanacak bir ülke haline gelmemiz.

Yarınımızdan endişe etmeden yaşamak istiyoruz.

Çocuklarımızın geleceğini düşünerek bu günümüzün zehir olmasını istemiyoruz.

Biliyor musunuz, Son 15 yıldan beri doğum oranları Avrupa’nın savaş ve yokluk dönemlerine benzer şekilde azalarak anne başına 1,5 çocuk seviyelerine düştü.

Bunun en önemli nedeni geleceğe olan güvensizliktir.

Hülasa; temel sorunlar dağ gibi, insanlar tahammül sınırlarını zorluyor, gençler sabırsız ve hedefsiz, yani toplum bunalımlı bir hastanın ruh hali içinde.

Bütün bunların çaresi köklü bir değişimden geçiyor, bizler de o değişimi istiyoruz.

Sadece istemekle kalmıyor, tüm farklılıklarımıza rağmen, toplum olarak o değişimi birlikte yapacak olmanın heyecanını yaşıyoruz.

Zonguldak için, ülkemiz için daha güzel konularda buluşmak umuduyla hoşça kalın, sağlıkla kalın.