Evet Sevgili Okuyucular son zamanlarda bir seccade meselesi gündemde,

Herkesin ağzında; bilen de konuşuyor – bilmeyen de.

Hele yüksek sesle bağıra bağıra konuşanlar, yerden yere vuranlar,

Dini – maneviyatı savunanlar…

Depremden sonra ne yazık ki brandaya – naylonlara sarılı cesetleri toplu bir şekilde gömülürken dini hassasiyetleri olmayan,

Oradaki acıyı – yoksunluğu – imkansızlığı – uygunsuzluğu görmezden gelenler,

İsimsiz mezarlar - isim yerine numaralar yazan mezarlar – kimsesiz kız çocuğu diye defnedilen cennet vatanımın güzel insanlarına,

Sessiz kalan, yüreği dağlanmayan, söz etmeyenler,

Bugün seccade diyerek hassasiyet nöbeti tutuyorlar.

Şu mübarek günlerde adam akıllı yatacak yerleri - yiyecek yemeği olmayan vatandaşlarımızı bir kelam anmadan,

Seccade diye koca koca cümleler kuruyorlar…

Seccade de bizim, önemli ve değerlidir eyvallah da beni kimse yanlış anlamasın öncelikle rica ediyorum:

Bir tarafı olan biri olsam da tarafsız şekilde bir tarafı savunma gayreti göstermeden yazıyorum bu satırları,

Elimin, dilimin, belimin bağlı oldu zaman dilimlerinde;

Yalandan dolandan uzaklara sığınarak iftarı beklerken yazıyorum iftar masasının kurulmasını bekleyen masada…

Bu arada ben hiç bizim coğrafyalarda – evlerimizde namaz kılındıktan sonra kaldırılmayan seccade görmedim;

Rabbimin bildiğini kuldan esirgememek lazım, belki sizin evlerde seccade kaldırılmıyordur.

Mübarek Ramazan ayının yarısına geliyoruz,

İddia ediyorum sahurda 2 köfte dahi kızartamayan aileler olduğuna,

İftarda bir gün bir çeşit kırmızı et yemeği yapmayan aileler olduğuna,

Ailecek dışarda bir iftar yapamayan aileler olduğuna,

1-2 lira daha ucuza bayat ekmek – pide almak için sıralar bekleyen babalar olduğuna.

Allah’tan süper çözüm odaklı fikir babalarımız var, ışıltılar içinde damak tadımızı değiştirmemiz gerektiğini söylüyor,

Garibana tavsiye bu; porsiyonları küçülttükten sonra şimdi sıra damak tadımızda…

Şu mübarek ayda ne kadar onları düşündük, komşumuz aç mı tok mu endişesi yaşadık,

Depremde zarar gören vatandaşlarımızı hissettik ve en önemlisi oruç ibadetinin verdiği mesajı anladık.

Beni hiç kimse yanlış anlamasın ekonomi çok ama çok kötü ve çok insanın yardıma ihtiyacı var,

Yokluk – yoksunluk sarmış sokakları, görmezden gelmeyen – duyarlı olan o yoksunluğu hisseden,

Garibanın çorbasının kaynamasında tuzu - çocukların gülen yüzü olan,

Ben değil biz diyen, kendini değil herkesi düşünen,

Koca yürekli, güzel insanlara sizlerin huzurunda çok teşekkür ediyorum.

Bu arada dinle – dini kullanarak yapılan, insanları ayrıştıran ötekileştiren siyasetten birbirine kurşun sıktıran hakaret ettiren dilden insanlar artık sıkıldı ve fazlasıyla yoruldu,

Onların dertleri tencere, mutfak – geçim sıkıntısı,

Çocuklarının gelecekleri, gerçekleştiremedikleri hayalleri – hedefleri,

Bırakın malzeme kovalamayı, kusur – bahane aramayı,

Mesele toplumsal duyarlılık, dini – manevi duygular ise

Çok net: her zaman, her koşulda, her zümrede, herkese karşı,

“ Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. “

Sevgi ve Saygılarımla.