Geçtiğimiz günlerde Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde 15 yaşındaki kızına 6 senedir cinsel istismarda bulunduğu iddia edilen babanın tutuklanma haberi biraz da olsa içimize su serperken şu günlerde akıllara tek bir soru geliyor. Peki biz çocuklarımızı bu kötülüklerden nasıl koruyacağız?

Mahremiyet Eğitimi Nedir?

Öncelikle çoğu ebeveyn Mahremiyet Eğitimi’ni bir cinsellik eğitimi olarak algıladığı için çocuklarına vermekte çekingen davranıyor . Ancak cinsellik eğitimi mahremiyet eğitiminin bir alt dalıdır. Baktığımız zaman Mahremiyet Eğitimi; çocuğun kendisinin ve diğer insanların kişisel alanı olduğunu öğrenmesi, bu alana saygı duyması, bedenini tanıması, korumayı öğrenmesi, sağlıklı sınırlar çizebilmesi, kendisi ve karşı cinsle ilgili gelişim farklılıklarını öğrenmesi ve ruhsal gelişimini sağlıklı bir şekilde tamamlayabilmesi için gerekli bilgileri içerir.

Amaç; çocuğun kendi fiziksel özelliklerini, karşı cinsle olan farklılıklarını, bedeninin biricik ve ona ait olduğunu, kendi izni olmadan hiç kimsenin bedenine dokunamayacağını, kişisel sınırları ve bedenini nasıl koruyabileceğini, iyi ve kötü dokunuşların ne olduğunu öğretmektir.

Mahremiyet Eğitimi Ne Zaman Verilmelidir?

Çocuğun sorular sorması, genital organını keşfetmesi, yaptıklarının çevre tarafından nasıl algılandığını anlamaya çalışması, cinsel kimliği ile ilgili sorular sormaya başlaması bu eğitime ihtiyacı olduğunu ve zamanın uygun olduğunu gösterir. Ortalama 3-4 yaşlarına tekabül eder. Bu süreçte çocuğun gelişimi önemlidir.

Mahremiyet Eğitimini Verirken Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Mahremiyet kavramını öğretirken çocuğun utanç ve suçluluk duymasını sağlayacak “ayıp, günah” gibi ifadelerin kullanımından uzak durulmalıdır. Buna ek olarak çocuklarımızın bütün duyguları yaşamasına izin vermeli; öfkelendiklerinde veya korktuklarında onları azarlamamalı ya da cezalandırmamalıyız.

Çünkü bu durum yaşanacak olası bir istismar durumunda çocuğun “ayıp ve günah” kavramlarına ortak olduğunu düşünmesine ya da vereceği öfkeli tepkiler yüzünden cezalandırılacağına olan inancını güçlendirecektir. Bu da çocuğumuzun bize yaşadığı olumsuz deneyimleri anlatamamasına sebep olur ki bizler bunu istemeyiz.

Biz yetişkinler sadece kendi çocuklarımızı değil çevremizdeki her çocuğu bu olumsuz deneyimlerden korumak zorundayız. Öncelikli olarak ailelerin bu konu üzerine bilinçlendirilmesi ve gerekli eğitimlerin önce onlara verilmesi gerekiyor. Belediyelerin ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının bu noktada üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi adına çağrıda bulunuyor süreç içerisinde talep edildiği taktirde seve seve destek vereceğimi belirtmek istiyorum.