Evet,  Ramazan ayına hayırlısıyla ulaştık ve gündem “ KUMANYA “.

Zor durumda ihtiyaç sahibi insanlarımız var aşikâr,

Elinden geldiğince bu durumda bir şeyler yapmaya çalışan güzel yürekli insanlar da var.

Ama kocaman bir “ AMA “ ile baş başayız.

Ne yazık ki bu rahmet ayı Ramazan ile kumanya oyunları başlıyor.

  • Fırsatçılar,
  • Şovmenler,
  • Reklam kovalayanlar,
  • Bir şeyler koparmaya çalışan,
  • Ve daha niceleri…

Fellik fellik parti il başkanlıklarını, STK’ları, kurumları dönüp dolaşan fırsatçılar,

Acaba bir şey koparır mıyım uyanıkları,

Ramazan kolisiyle selfie yapanlar,

İhtiyaç sahibiyle boy boy fotoğraflar,

Kocaman kocaman söylemler.

Kabul ediyorum, içinde bulunduğumuz ekonomik konjonktürde insanlar zor durumda, yardıma ihtiyacı olan çok insanlarımız var ama nedense gerçekten ihtiyacı olanlar pek de talep de bulunamıyorlar,

Gerçek ihtiyaç sahiplerinin haklarını kovalayan fırsatçılar etrafta kol geziyor.

Bu iş çok önemli bir mevzu,

Ciddi ciddi kul hakkı var, vebal var.

Doğru tespit yapıp gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmak,

Bunu da onları rencide etmeden – ifşa etmeden usule uygun bir şekilde dağıtmak gerekir.

Varsın boy boy fotoğraflarınız olmasın Rabbim niyetleri bilir zaten.

*

Gelelim emeğin memleketi güzel şehrimize,

Bizim de çok fazla ihtiyaç sahibi insanlarımız var,

Bir o kadar da şovmen…

Rabbim büyük, ameller de niyetlere göredir; elbet bir gün anlaşılır, hesabı sorulur.

Bu arada bu işi hakkıyla – hakkaniyetiyle usulüne uygun bir şekilde yapanlar yok mu, elbet var. Onlara da sizlerin huzurunda kocaman teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.

**

Geçtiğimiz hafta sonu Çaycuma’da özel bir dershanede gençlerle bir araya geldim,

Söyleşi kıvamındaydı; sohbet ettik, kitap imzaladım; ciddi keyifli – verimli vakit geçirdim.

Çok zeki çocuklar vardı, çocuk dediğime bakmayın gençler işte,

Aman Allah’ım nasıl sorular öyle; mantıklı – düşündürücü ve bazı zamanlar zorlayıcı…

Boşuna demiyoruz Z kuşağı diye,

Boşuna mı der sizce ATAM “ Bütün ümidim gençliktedir “ diye… Ben daha önce yanıldığını görmedim göreceğimi de zannetmiyorum.

Yalnız o güzel sohbette babalar gibi sorular soran gençlerin ne yazık ki akıllarının köşesinde gelecek kaygısı çok fazla yer kaplıyordu.

Sorular soruldu – cevaplar verildi ve ortaya kaygılar çıktı!

Ne kadar kazanıyorsun,

Şu meslek iş bulur mu,

Bu işi yapan ne kadar kazanıyor,

Maaşı ne kadar,

İmkanları ne,

Acaba iş bulunur mu?

Z kuşağının bu kaygılarından ötürü sorduğu sorular mı yanlış yoksa o Z kuşağını bu kaygılara hapsedenler, hayallerini ve hedeflerini kısıtlayan sistemler – sorumlular – insanlar ve yönetenler mi?

Şapkamızı önümüze koyup düşünmek lazım,

Hatamız var mı?

Çözüm var mı?

Kayıp var mı?

Umut var mı?

Çaba var mı?

Neyse ben soruları düşünmeye gidiyorum, sorulara cevap arayacağım biraz,

Siz de birkaç kelam düşünürseniz çok memnun olurum,

Olur da takıldığınız bir yer ya da yerler olursa gençlere sorun onlar elbet yardımcı olur sizlere.

Hadi sağlıcakla kalın,

Sevgi ve saygılarımla…