Sabah saatlerinde sokaklardaydım.
Foto Nağme’nin önünde Erol ağabeyin söylediği kahveyi içtim iki tur attım.
Güya nefes alayım biraz insan göreyim dedim.
Bu 1.5 saatlik süre içinde beş kısa hayat hikayesinin dramatik anlarıyla yoruldum.
Parasızlık.
İşsizlik.
Çaresizlik.
Çocukların okul işleri.
Yola gidecek ve bilet alacak parası olmayan gencin çaresizliği.
Çocuğu tıp fakültesini kazanmış bir babanın çaresizliği.
Yine kamu yönetimi kazanmış ve boyacılık yaparak hayatını kazanan bir babanın hali.
Evi yanmış bir adamın evini yeniden oturulabilecek duruma getirme hayali.
Tam ofise geldiğimde hatırlamadığım birinin hal hatır sorması sohbet etmeye çalışması.
“Var mı yapabileceğim bir şey” sorusu üzerine “Karnımı doyurabilir misin” sözleri ile Ömer ağabeyin lokantasına girişimiz.
Bir an önce yazıyı tamamlayıp annemi hastaneye götüreceğim.
Yazının tam burasında gelen mesaj;
 “Abi ufak kızımla ilgili İngilizce kitabı istemiş öğretmeni. Büyük kızınkini aldık. Tek bu kaldı”
Telefonda pek çok mesaj var böyle.
Emin olun bunların çok daha fazlası var sokaklarda, mahallelerde!
Bu sadece benim için geçerli değil.
Ve bizler kendimizi döndürmeye çalışırken insanların çaresizliklerine tanık oluyoruz.
Dün iki saatlik zaman diliminde 6 sıcak örnek bunlar.
Nazımız geçtiğince insanlara destek olmaya ve olabilecekler ile köprü kurmaya çalışıyoruz.
Hayat çok zor.
İnsanlar çaresiz.
Ve bizler bu çaresizliklere yeterince dokunamıyoruz!

Gıda denetimi istiyoruz!
Halkın sağlıklı gıdaya ulaşması için yapılması gerekenler var.
Dün karşılaştığımız manzara bazı işletmelerde halkın sağlığı ile doğrudan oynandığını gösteriyor.
Zaman zaman masamıza gelen o mis kokulu yemek, pide ve kebapların nasıl bir mutfaktan çıktığını bilmiyoruz, göremiyoruz.
Çalışanların bireysel hijyen kurallarına uyup uymadıkları zaten meçhul.
Bununla birlikte imalathane veya mutfaklarda sağlıksız çalışma şartlarının gözümüze çarptığı yerler var.
Açık ve net bence Zonguldak bu konuda sınıfta kalmış.
Tarihi geçmiş ürünler, bekletilmiş ve ekşimeye başladığı halde kullanılan malzemelerin yeniden kullanımı gibi endişe uyandırıcı işlere tanık oluyoruz.
Uzun lafın kısası.
İl Tarım Müdürlüğü ve ilgili kurumların müşterek organizasyonu ile anlık ve şok denetimler yapılmalı.
Bu denetimler sürekli olmalı.
İyi ile kötü, özenli ile düzensiz ayrılmalı!

Z HABER’den!
Sevgili dostlar.
Her zaman söylüyoruz.
Bizler daha çok toplumsal konulara yer veriyoruz.
Halkın adına, hizmet adına mücadele ediyoruz.
Hizmet ve eksikler adına iş yapmak isteyen siyasetçi ve bürokratların elini güçlendiriyoruz.
Bakış açısına göre değişir elbet!
Hakaret etmiyoruz.
Tehdit etmiyoruz.
Şantaj yapmıyoruz.
Biz bir sorun yazınca siyasetçi ve bürokratlarımızın Ankara’ya ellerinin daha güçlü gittiklerini biliyoruz.