Hani şimdilerde bir üst geçit meselesi konuşuyoruz ya!
Karayolları diyor ki ben yapayım sen bakımını üstlen.
Belediye ve başkanı diyor ki; 
“Benim bakım yapacak param yok ama incik boncuğa verecek param çok”
Hani diyor ya;
“Zaten köprüyü yıkan ben değilim. Zaten bu yol da Karayolları ağında”
Neyse.
*
Egolar, kibirler havada çarpışıyor.
Ve siler bizler parti kimliklerine sığınarak veriyoruz ara gazı!
*
O da yetmiyor çok özür dilerim altılı ganyana tabi tutulan sidikler yarıştırılıyor.
Halktan yüksek su ve diğer vergilerle aynı siyasi iktidarın yaptığı gibi parayı toplayıp lüzumsuz pek çok şeye harcayıp sosyal medya algısı ile  milletvekili olma hedefinde olan belediye başkanımızın; “Benim üst geçit için bakım yapacak param yok” sözleri altın harfler ile tarihe geçiyor!
*
Seçim sonrası “dolmuşa binen başkan, işe dolmuşla giden başkan” gibi şişirme sosyal medya algılarına sığınan başkan şimdi vatandaşın elini sıkamayacak durumda!
Telefonlara bakmıyor.
Randevu vermiyor.
Önüne geleni azarı basıyor.
Ama sosyal medya ekibi iyi şişiriyor!
*
Neyse işte!
Yasal ve hukuki gerekçeler bir mazeret ise o zaman daha açık ve net olması gerekirdi Tahsin başkanın.
Yapmak zorunda değilse gerekçesini tam açıklar.
*
Tahsin Başkanı eleştiriyoruz da Karayolları, Tahsin Başkan dan çok mu farklı!
Değil!
Tahsin Erdem’in mahalle yolları konusunda kötü sınavını yazıyoruz.
Karayolları’nın şehir merkezinden geçen ve Kozlu’ya doğru giden hepimizin bildiği sahil yolunu neden yapmadığını da soruyoruz.
Yahu burası şehrin tek yolu.
Tarla gibi yolu olan bir güzergah burası.
İnsanlar mayından kaçar gibi kasisten kaçarken kazaya neden oluyor.
*
Dahası, geçen sene çok yazdık.
Kozlu sahil yolu üzerinde ortada tel bariyer olmadığı için karşıdan karşıya geçen insanlar – çocuklar hayatını kaybediyor.
Kalkınma Ajansı önünü hatırlayın!
Öyle değil mi?
Ne çabuk unuttuk?
Anlat lütfen Deniz Kavraz.
*
İnsanlar sadece ölmüyor kazaya neden oluyor.
Gerekli yerlerde üst geçit yok.
“Yürüyen merdivenli üst geçit niye yok?” diye sormuyoruz.
Çünkü Zonguldaklılar ikinci sınıf vatandaş.
Pek çok konuda olduğu gibi!
Acı olan bunu da fazla kabullenmiş bir milletiz!
*
Geçen sene çok yazdık.
Kendimiz yazdık kendimiz okuduk!
Sayın valimiz, çok değerli milletvekillerimiz, siyasetçilerimiz buradan geçmiyor mu?
Geçiyor.
Dere ıslah projesinin aydınlatması ile şov yapalım yapmasına da peki bu Zonguldak – Kozlu sahil yolunda rezalet neden son bulmuyor?
Bu kadar büyük yatırımlar alan şehirde bu ayıp neden son bulmuyor?
*
Şimdi Z HABER bunları yazıyor?
Atilla Öksüz bunları yazdığı için kimseye de yaranamıyor.
Kimseye yaranma gibi bir çabamız da yok.
Halkın gerçeği bunlar.
Halkın da pek şeyinde değil bence!
*
Geçen akşam Kozlu sahil yolundan bebek arabası ile karşıdan karşıya geçmek zorunda kalan bir ablamız vardı.
Hatta geçemedi.
Üçüncü denemesinde orta refüje kadar gelebildi.
Coşkunoğlu Marina’nın tam oradaki üst geçidin Kozlu tarafında yaşandı olay.
*
Halkımız da hakkını aramıyor, sormuyor!
Ama siyaset – parti – memleketçilik falan denilince bir coşuyor pir coşuyor!
Ama şehrin acı gerçeği değişmiyor!

Haksız mıyız Sinan Bizkevelci!
Neyse işte!
*
Bu şehirde yaşıyorsak ‘Önce Zonguldaklı” olmayı öğrenmeliydik!
*
Bu mesele sadece bir örnek.
Bugün hastane inşaatı ve otopark rezaletinden hiç olmayacak yere sıkıştırılan okul inşaatına, köprü tartışmasından liman rezaletine her konuda bir sürü saçma sapan işlerle uğraşmak zorunda bırakıldık.
Şehir planlamasına, şehrin gelecek yıllarına kafa atan atanmış ve seçilmişlerin bu marifetini alkışlıyoruz!
Bayramlarını kutluyoruz!

Köprü ve hurda yolsuzluğu!
Seçim öncesi çok tartışıldı Fevkani Köprüsü meselesi.
Dönemin Belediye Başkanı Selim Alan’ın milyonlarca lira yolsuzluk veya hırsızlık yaptığı veya yapılmasına göz yumduğu gibi düşünceler üzerinden politika yapıldı.
Başkan seçilen Tahsin Erdem, CHP Milletvekilleri ve parti yöneticileri köprünün hurdaları ile yattı köprünün hurdaları kalktı.
Seçim bitti köprünün hurdaları ve diğer iddialar unutuluverdi.
Eeee niye!
Yani Tahsin Erdem şimdi bu dosyaları neden açıp da bas bas bağırmıyor?
Ne oldu?
Duyarlı CHP’liler ve duyarlı Ak Partililer bunu soruyor.
Maden bir sorun yoktu o kadar karalama neydi!

Mustafa Çağlayan neyi bekliyor?
Ak Parti İl Başkanı Mustafa Çağlayan’ın söz konusu şehir ve şehrin ortak menfaatleri söz konusu olduğunda elinden geleni yapmaya çalıştığını biliyoruz.
Politik söz ve açıklamalarının ötesinde kentin mahrumiyetinin en az bizim kadar farkında olduğuna ve çok daha fazlasını hak ettiğine inandığını da biliyoruz.
Her detayı konuşamadığını da biliyoruz.
Ancak şehirde olan bunca saçma iş, uygulama ve gecikme için el koyup şehrin tarihine geçecek cesaret, kararlılık ve inanca sahip olduğunu da biliyoruz.
Bazı çabaları biz de göremiyor olabiliriz ama yine de çok da beklememeli.
Yanlış ve tembel bürokratlardan başlamalı!
İl ve ilin başkanı olduğunu daha fazla hissettirmeli!
Zaman su gibi akıyor!