Kokaksu tarihine dair büyük ilgi gören bir önceki yazımızın sonunda “Kokaksu İstasyonumuza dair hikâyelere devam edeceğiz.” taahhüdünde bulunmuştuk.

Şimdi o taahhüdümüzü yerine getirme zamanı.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında trenle Zonguldak’a gelen gazeteci gezginlerden Akit Gazetesi Yazarı Günay ile 1949 yılı Akşam Gazetesi Yazarı Cemalettin Bildik Kokaksu hikâyemizin kahramanları…

Programlarında olmadığı halde ani bir kararla Kokaksu’da trenden inerek Bartın’a gitmeleri ve aktardıkları izlenimler, farklı tarihlerde trenle Zonguldak’a gelen iki gazetecinin ortak yanını oluşturuyor.

“Bu ihtiyara muhtacız”

Akit Gazetesi Yazarı Günay’ın 1944 yılı bir yaz günü yaptığı Zonguldak seyahati sırasındaki izlenimleriyle başlıyoruz hikâyemize.

Ankara’dan bindiği trenin, gecenin zifiri karanlığında çıplak yaylaları ve Karabük’ü geçtikten sonra günün ilk ışıklarında Kokaksu İstasyonu’na ulaştığını anlatıyor Yazarımız.

Trende kendisine yol arkadaşlığı yapan bir tüccarın bölgenin en güzel şehri olarak tanımladığı Bartın’ı görmesini ısrarla tavsiye etmesi üzerine programında olmadığı halde ani bir kararla Kokaksu’da trenden indiğini belirtiyor.

Beş altı ev ve birkaç dükkândan ibaret gördüğü Kokaksu’yu aynı zamanda bölgenin hem bir pazar yeri, hem de Devrek, Safranbolu ve Bartın’ı bağlayan transit ehemmiyeti olan bir yerleşim yeri olduğuna vurgu yapıyor.

Kokaksu ile Zonguldak vilayet merkezinin banliyö trenleriyle günde iki-üç defa temas ettirildiğini, Kokaksu-Bartın arasında şoseye benzer tamir halindeki yolda iki saatte bir otobüs çalıştığını aktarıyor.

Gazeteci Yazar Günay, trenden inip birkaç yüz metre ilerde bulunan kahvenin önünden kalkan Bartın otobüsüne biniyor.

Kendisinin gazeteci olduğunu anlayan Bartın’lı yolcular doldurulmuş gramofon plağı gibi başlıyorlar dertlerini dökmeye.

İçlerinden birisi “Bu ihtiyar otobüsü görüyor musun, işte karayolundan Bartın’ı memleketin her yanına bağlayan yegâne vasıta budur! diye söze başlıyor.

“Hastamız var, acele ve mühim bir işimiz zuhur etmiş, yanmış yakılmışız, ne olursa olsun bu ihtiyar otobüse muhtacız. Fakat bu ihtiyar yalnızca muayyen günlerde sefere çıkar.” diye devam eden yolcumuz “Bu ‘iyi’ diyebileceğimiz bir yoldur ama kış mevsiminde otomobil geçmez.” diyerek yol sorunu da ekliyor konuşmasına.

Konuşma sırası bekleyen diğer yolcular da sürpriz bir şekilde karşılarında buldukları Akit Gazetesi Yazarı Günay’a Bartın’ın diğer sorunlarını aktarma fırsatı buluyorlar.

Elektrik santrali yakınındaki karanlık kasaba!

Diğer kahramanımız da 1949 yılı Aralık ayındaki Zonguldak gezisinin ardından trenle Ankara’ya dönerken Kokaksu’da inip Bartın’a giden Akşam Gazetesi Yazarı Cemalettin Bildik.

Gece Zonguldak’tan bindiği trenin birkaç istasyon sonra Kokaksu’da durduğunu ifade eden yazarımız, zifiri karanlık arasında istasyonda yükselen Bartın! Bartın!.. sesleriyle yerinden fırlıyor.

Şaşkınlığını gidermek adına elinde fersiz ışıklı fenerle dolaşan istasyon memuruna “Burası Kokaksu değil mi, niye Bartın diye bağırıyorlar? diye soruyor.

Yabancının sorusunu “Bartın buraya yakındır.  Oraya işleye otobüs şoförleri yolcu bulmak için bağırıyorlar.” şeklinde cevaplıyor istasyon memuru:

Bartın’nın oldukça yakın olduğuna dair memurun verdiği cevap üzerine Yazarımız Cemalettin Bildik programını değiştirerek Bartın’a gitmek üzere trenden iniyor. Işıkları yıldız böceği gibi parlayan kahvehaneye doğru ilerliyor.

Gecenin karanlığında adımlarını dikkatlice atarken, çok yakında Çatalağzı Elektrik Santrali olduğu halde beş numaralı petrol lambasıyla müşkülatla çalışan istasyon personeli ve Kokaksu’nun ışıksızlığına anlam veremiyor!

Otobüse alınmayan hasta

Kahvehaneye varır varmaz Akit Yazarı Günay’ın bindiği ‘ihtiyar’ otobüsün aksine gıcır gıcır bir otobüs yanaşıyor ve keyifle ona biniyor.

Fakat o da ne?

Bindiği otobüsün arkasında başlayan münakaşanın sesleri kulaklarını tırmalıyor.

Çok geçmeden, kendisi gibi trenden inip Bartın’a gidecek sedye içindeki romatizma hastası kadın yolcunun muavin tarafından yolda ‘yolda bi’şey olur’ diye otobüse alınmadığını öğreniyor.

“Bartın’a telefon edin cankurtaran göndersinler” diyecek oluyor.  Diğer yolcular “Burası İstanbul veya Ankara mı sanıyorsunuz, Bartın’da cankurtaran otomobil ne gezer abeyim? diye mukabele ediyor.

Aldığı cevap üzerine şaşkına dönen yazarımız “Şimdi bıraktığınız hasta ne olacak” diye şoföre sormadan da edemiyor.

“Gördüğünüz kahvehanenin peykesinde sabahlayacak. Sedyenin içinde kendisini alacak bir otobüs çıkıncaya kadar da Kokaksu’da kalacak” cevabını alıyor.

Kokaksu-Bartın obüsünde yolculuk boyunca sohbetine devam eden Akşam Gazetesi Yazarı Cemalettin Bildik’in, Bartın’da yerel halkla gerçekleştirdiği söyleşileri de gazetesinde yayınladığını ekleyerek Kokaksu hikâyemize şimdilik nokta koyuyoruz.