İzleri,
acı hatırası
yıllarca silinmeyecek
bir felaketi
yaşıyoruz.
10 ilde,
110 bin km karede
15 milyon insanımızın
kar, yağmur ve
enkaz altındaki
dramını 85 milyon
yüreğinde
hissediyor.
Kağıttan binalara,
koordinasyonsuzluğa,
geç kalmışlığa,
yağma olaylarına,
hırsızlıklara
kahrediyoruz.
Uykumuzun,
suyumuzun,
yemeğimizin,
ekmeğimizin,
sohbetimizin,
çayımızın,
çorbamızın
tadı, tuzu
kalmadı.
Acımız,
öfkemiz,
kederimiz,
gözyaşımız,
umudumuz,
korkumuz,
umutsuzluğumuz,
sevincimiz
birbirine karıştı.
Bir çok
duyguyu
aynı anda
yaşıyoruz.
Deprem bölgesinde
görevlisi,
gönüllüsü,
devlete bağlı kurumlar,
sivil toplum kuruluşları,
askeri, polisi,
kamu ve sağlık çalışanları
cansiperane
bir şekilde
zamanla yarışıyor.
Gerek yurt dışından,
gerek yurt içinden
arama kurtarma
çalışması yapan
ekipler kahramanca
mücadele veriyorlar.
Depremin üzerinden
bir hafta geçmesine
rağmen
mucize kurtuluşlar
devam ediyor.
Zonguldak’tan deprem
bölgesine giden
maden işçilerimiz
arama kurtarma
çalışmalarında
“domuz damı” yöntemi
ile yaşam koridoru
oluşturarak enkazın
metrelerce
altındaki
insanlarımıza ulaşıyor.
Domuzdamı veya Domuztamı;
ahşap malzemenin
tavan kısmına sıkıştırılıp
enkazın göçmesi engellenerek
yaşam koridoru
oluşturan bir sistem.
Maden ocaklarında
kullanılan özel bir
tahkimat birimidir.
Küçük kıyametin
yaşandığı depremde
cehennemde açan
bir çiçek gibi
enkazın
içinden çıkarılan
hayata
tutunan
bir çift göz
tüm ülkeye
umut oluyor.
Tüm Türkiye
hayata dönen
her canda
madencilerimizin
sevinç gözyaşlarına
ortak oluyor.
Deprem bölgesinde
canlı yayında
Televizyon muhabirinin
"Hiç canınızı
düşünmüyor musunuz
o tehlikeli anlarda?”
sorusuna cevap veren madenci:
"Bizim canımız yok şu anda.
Bizim canımız şu anda Türkiye” dedi.
Bu sözün üzerine
ne söylenebilir ki?
İyi ki varsınız.
Feneriniz hiç
sönmesin.
Gözümüz,
kulağımız,
aklımız,
yüreğimiz,
deprem bölgemizde.
Dualarımız
depremzedelerimiz
ve sizin için.
Kalın Sağlıcakla.
“Her kim de birini hayatını kurtararak
yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır.”
Maide Suresi-32.Ayet. Kur’an Meali