Sosyal medya pazarlaması ile belediyecilik yaparak kısa yoldan milletvekili seçilmek isteyen Tahsin başkanımız hakkında çok şikayet var.
Plajlarda ve Liman Arkası’nda çoktan yapılması gerekenleri yaparak prim toplayan Tahsin başkanın hakkını teslim etmek lazım.
Ama işte olay bunlarla sınırlı değil.
Plaj ve Halk Ekmek gibi çalışmalarla haklı olarak artı puan alan Tahsin başkandan en çok dert yananların başında mahalle muhtarları geliyor.
Hemen hemen hepsi dertli.
Ama çoğunun söylediği söz;
“Aman bunu benden duymadın. Ben konuşmadım” oluyor.
Yani keşke her şey öyle soslandırılmış, algı odaklı sosyal medya çalışmalarındaki kadar olsa.
Önceki başkan Selim Alan’dan dert yanan muhtarların çoğu çok net bir şekilde şimdilerde;
“Selim öyle derdi böyle derdi ama işimizi görürdü. Seçmenden kaçar olduk” diyorlar.
Muhtarları yok sayan, küçümseyen, zaman ayırmayan bir belediye başkanı olabilir mi?
Bunu da gördük.
Yüksel Aytaç, İsmail Eşref ve Muharrem Akdemir’in kulakları çınlasın!

Mustafa Çağlayan Bölge Müdürünü aramış!
Zonguldak – Kozlu sahil yolunda alınmayan tedbirler, yaşanan kazalar, ölümler ve yaşanması kaçınılmaz olayları çok yazdık.
“EDS” dedik.
“Araya bariyer” dedik.
“Üst geçit” dedik.
Sürücüler de vatandaşlar da zorunlu tedbirlere uysun istedik.
Geçen akşam ağır yaralanan iki öğrencinin tedavileri devam ediyor bu arada.
Ak Parti İl Başkanı Mustafa Çağlayan geçtiğimiz günlerde Karayolları Bölge Müdürünü aramış.
Gerekeni söylemiş.
Sonrasında yeni kaza oldu.
Karayolları’nın elini çabuk tutması gerekiyor.
Bu arada bilgi Mustafa Çağlayan’dan değil çok başka yerden geldi.
Başka siyasetçi olsa hepsinden ayrı bir hava çıkarırdı ama Çağlayan sanırım bu olayın insani ve vicdani tarafının siyasetten ve algıdan çok daha üstün olduğuna inanıyor.
Valla teşekkür ederiz.
Biliriz sonuçlanmadan konuşmaz ama biz öğrendik yazdık.
Sonucu bekliyoruz.

Bırakalım onlar konuşsun!
Bu şehirde konuşmaması gereken hemen hemen herkes konuşuyor.
Bizler de yazıp çiziyoruz.
Siyasetin ve siyasetçinin ucuzluğu arttıkça şehrin gerçek dinamikleri küsüyor, bir köşeye çekiliyor.
Oysaki bu konuda iş, istihdam ve fikir hayatı için çok önemli insanlar, büyük tecrübe sahipleri var.
Bürokrasinin hantallığı, belediye başkanlarının çıkardığı engeller ve türlü türlü safsatalarla uğraşarak üretim- üretim diyerek mücadele ediyorlar.
Onları görmüyor, dinlemiyor ve fikirlerini konuşup şehir adına yeterince yararlanmıyoruz.
En tırışka siyasetçilerin onda biri kadar havaları olmuyor!
Bu da şehrin acı gerçeği!

İnşaat – ihale - belediye ve kamu!
Zonguldak merkez ve Kozlu başta olmak üzere inşaat piyasası can çekişiyor.
Belediyelerin imar ve diğer çıkardığı zorluklar nedeniyle sistem tıkanmış durumda.
Arada kara para aklayarak kafa göz gidenler olsa da garip işler oluyor.
Müteahhitler de özellikle bazı kamu ihalelerinde Zonguldak firmalarının yok sayılmasından dertliler.
Bunu biz daha önce çok yazdık.
Yani kamu yöneticileri bir taraftan, belediyeler diğer yandan piyasayı durdurdular.
Yani krizin elbette ulusal ve yerel ekonomi kaynaklı yönleri var.
İşin bir uzmanı sistemin tıkanmasında belediyelerin payının yüzde 50 olduğunu söylüyor.
Yani sorun var ama sorun yokmuş gibi davrananların keyfini bekleyen bir şehir!