Samsun ilinin küçük şirin, modern ilçesi
Eski adı ile Gümenüz,
doğduğum büyüdüğüm 3 km’lik mahalle.
Bu yerleşkedeki en eski ev, evimiz
ve evin en önemli işlevsel alanı fırın oda.
***
Alt katı yaşam alanı
üst katı ikisi ebeveyn banyolu üç yatak odası,
büyük bir orta salon, tuvalet, açık mutfak,
alt katı büyük bir yaşam odası,
ve fırın oda.
Fırın oda ile yaşam odası arasında giriş sahanlığı
bu sahanlığa inen trabzanlı döner büyük bir ahşap merdiven.
Merdiven altı, tuvalet, küçük bir lavabo, kiler.
Eve giriş alt kat sahanlıktan;
iki kanatlı büyük ahşap kapıdan.
Kapının iç kısmında ayakkabı alanı; babuçluk.
Babuçluktan sonra girişte büyük aynalı konsol.
Sahanlığa açılan iki kapı; biri yaşam odasına, diğeri fırın odaya.
Giriş kapısının ipi sabah takılıyor
akşam karanlığında içeri alınıyor.
***
İki bölme olan tavan aralığı
alt katın tavanı ile üst katın tabanın arası.
Zaman zaman Mickey Mouse ailesine kiraladığımız gizli kat.
Çok amaçlı bu iyi planlanmış evde
kışın başka düzen,
yazın bambaşka.
Nisan, Mayıs aylarında başlayan yaz hazırlıkları,
annemin mutfağı yaşam odasından
fırın odaya taşıma heyecanı
sinemasının bile yazlık kışlık düşünüldüğü; Gümenüz.
***
Yakakent’in en büyük özelliği,
evlerin birçoğu, bizim evde dahil iki katlı evler olması.
Özellikle Bafra ve Samsun’dan gelenlere,
yazlık olarak üst katların kiralanması…
Bizim üst katın uzun yıllar Bafra Kaymakamı’na kiralandığı
dedemin masallarından…
Dışarıdan gelen ailelerle harmanlandığımız yazlık lüksü.
Farklı yaşamlar, lüks arabalar, her güz bir sonraki baharın beklendiği
özlendiği dostluklar, akranlar, teyzeler, amcalar…
***
Bir dönüm araziye konumlanmış evimizin
ön bahçesinde artezyen kuyu bulunurdu.
Mendereğinin kuyu tarafında ipe bağlanmış bakraç,
arka tarafında taştan ağırlığı bulunan kuyu;
içme suyu kalitesindeydi.
Yaz günleri suyu buz gibi,
karpuzlar güzelce yıkanır, içine bırakılırdı.
Nefis bir yeme soğukluğunda kesilirdi akşamları.
***
Fırın oda bir kapısı ile eve açılırken bir kapısı ile
artezyen kuyunun olduğu bahçeye açılıyordu.
Fırın oda bahçeden girildiğinde sağda buğday ambarları,
yanda odunluk, çamaşır taşı ve su kurnası.
Kapının hemen karşısında sırasıyla;
hamam, ortada yer ocağı, hemen yanında taş fırın.
Hamamın kurnaya açılan deposunun tabanı sacdandı.
***
Mahallenin ekmek ve hamam günleri planlanırmış
yine babaannem liderliğinde.
Hamam ve çamaşır eş zamanlı.
Yakın akrabalar ve en az akraba kadar yakın komşular için.
Önce hamamın deposu bahçedeki kuyudan su çekerek doldurulur.
Ocak yakılır, ocağın arka tarafından,
alttan su deposu ısıtılır.
Bir yandan hamamda banyo yapılır,
bir yandan çamaşır yıkanır,
bir gün önceden hazırlanan
yemeklerle güle oynaya yenilir, içilir.
***
Ekmek günleri için de yine tüm mahalle toplanır
önce hamur yoğrulur.
Mayalanırken fırın yakılır.
İlk tabana ince pideler atılır,
elimize verilen pidenin arasına peynir,
bahçeden domates, salatalık, koşmaca denize…
Bütün mahalle çocukları bizde o gün.
Fırın oda şenlik; kahkahalar, tokmak sesleri evin dışında.
***
Fırın odanın dili olsa da konuşsa;
ocakta kazanda pişen, tarladan koparılan süt mısırlar,
sıra sıra yapılan banyo sefaları,
açılan yufkalar, tatlılar,
paylaşılan buğday çuvalları…
Hey gidi, bizi biz yapan güzel günler,
kaderimiz, coğrafyamız.