Korona tam bir kabus oldu.
Tüm hesaplar alt üst.
Planlar bozuldu.
Kentin zorunlu gündemi korona olabilir.
Ama korona sonrası için Zonguldak ne yapacak?
Birileri önderlik yapmalı.
Ekonomi hepten iflas ederken, dükkanlar kapalıyken devlet, kurumlar alacağının peşinde.
Yapılan bazı düzenlemeler nefes aldıracak gibi olsa da toplum vicdanı yerlerde.
Esnafın dükkanı mecburen kapalı.
“Orasını ben bilmem” diyen mal sahipleri var.
“Hadi neyse yarısını bari ver” diyen mal sahibi var.
“Kira verme ama alacak hanesine yazalım” diyen mal sahibi var.
İyi niyetle yaklaşanlar da yok değil!
Mevzu koronadan korkan ama paradan da vazgeçemeyenler.
Yani günahını bile veremeyecek kadar cimri olanlar.
El insaf.
Durumun yoksa neyse.
Ama durumun iyiyse bir - iki ay almayın şu esnafın kiralarını ne olur?
İşsiz kalmış adamın, evsiz kalmış kadının, babası ölmüş çocuğun kiralarını almayın ne olur?
Ölür müsünüz?
Bu kadar mı zor?
Pek çok esnaf sırf bu yüzden iflasın eşiğinde tefecinin kucağında.
Piyasa durdu tefecilere rağbet arttı!
Anlaşılan o ki korona sonrası tufan.
İntihar.
Cinayet.
Cinnet.
Yazıktır.
Bölüşelim, paylaşalım, dayanışalım!
Merkez için Zonguldak Belediye Başkanı Dr. Ömer Selim Alan’a görev düşüyor.
Veya TSO Başkanı Metin Demir’e.
Belki hep birlikte.
Bu düşünceyi bir kampanyaya dönüştürmek lazım.
Ramazan kolisi değil mesele.
Esnafa da kolaylık lazım.
Çünkü biri tefecinin kucağına düşünce yirmisi peşine takılıyor!


Onlar üvey evlat mı?
Valiyi konuştuk.
Emniyet Müdürünü konuştuk.
Belediye Başkanlarını konuştuk.
Doktorları konuştuk.
Hemşireleri konuştuk.
Onları da konuştuk.
Biraz genelleyerek de olsa konuştuk.
Onlar ki bu hastanelerde taşerondan kadroya geçiş yapabilmiş hastane personeli.
Onlar ki taşeron firmada çalıştığı halde ihale yönetmeliği nedeniyle malzeme statüsünde görüldüğü için kadro alamamış kardeşlerimiz.
Yani bir firmanın çalışanları kadro alırken ameliyathaneler başta olmak üzere en önemli işlerde çalıştığı halde kadro alamamış kardeşlerimiz.
Hemşirelerimiz ile birlikte hasta ile doğrudan temas halinde olan kardeşlerimiz.
Kimseyi kimseden ayıramayız ama onları da unutamayız.
Onara özel bir teşekkür gerekiyor.
Devletimiz her ne kadar onlara kadro vermemiş olsa da onlar tam saha görev başında olan kardeşlerimiz.
Onarı selamlıyor ve öneriyoruz.
Biri de çıksın bu kardeşlerimize sahip çıksın.
Biri de çıksın desin ki; “Bu arkadaşlarımızı da kadroya almak lazım”
Bekliyoruz.
Bu sakatlık biran önce giderilmeli.