Dere geçerken atın değiştirilmeyeceğini biliriz ama yine de yanlışa yanlış diyebilme özgürlüğümüzü kullanmak zorundayız.
TOKİ’nin Zonguldak Belediyesi ile birlikte şehrimize kazandırdığı yeni sahil projesi; “Yapılsın da nasıl olursa olsun” diyerek harcanamayacak kadar bir proje.
Elbette yapıldığında güzel olacak.
Sahil gezi yolunun genişletilmesi için denize çakılan kazıklar ve çakılan kazıklara bağlı olarak ortaya çıkan yüksek maliyetleri para aşırmanın yolu olarak görüyorum. 
Müteahhitleri zengin etme çabası.
Bu kadar kazığı çakarak maliyetleri katlayacağınıza dolgu yapamaz mıydık?
Bir inşaat mühendisi bu maliyet farkını hesaplasın.
Ayrıca dolgu yaparak çok daha az maliyetle daha fazla alan kazanımı yapılamaz mıydı?
Bakalım ne çıkacak ortaya!
Üzülüyoruz proje adı altında bu şehre çakılan kazıklara!
İnsanlar aç, işsiz, ilaç alamıyor aynı aç, işsiz insanlar müteahhitleri zengin etmek çaktırılan kazıklara hayran hayran bakıyor!
Bizim Zonguldak vallahi garip.
Billahi garip!
Mesele proje yapmak değil ki.
Mesele doğru projeyi, doğru yerde en doğru ve en az maliyetle yapmak!
Bu maliyetlere bu projeler bitmez.
Acilen ilave ödenekler çıkarılmalı!

İl – İlçe Başkanları!
Çok yazdım.
Bir kez daha yazayım.
Siyasetçi dediğin fikir üretir.
Halka dokunur.
İktidar kanadında olan hizmet yapar.
Muhalefet kanadında olan hizmete zorlar.
Halk adına hesap sorar.
Denetler.
Halka tercüman olur.
Herkes yaptığının reklamını yapar.
Seçim gelir.
Çok çalışan halkın karşısına daha kolay çıkar.
Pandemi döneminde siyasetçilerimiz yatıyor.
Çalışanlar, çaba gösterenler var.
Performansları zayıf.
Mesele gazete demeci, hazır basın bülteni ile bitmiyor ki.
Olmaz.
Mesele kavga etmek de değil.
Mesele bir parti üniforması değil.
Mesele doğru siyaset yapmak.
Halk adına ve halkta karşılık bulacak adımlar atabilmek.
Tüm başkanlar önce kendilerini sonra ekiplerini gözden geçirmeli.

Sarıgül - İncegül!
CHP içinde son dönem bazı bölünmeler veya yol arayışları var.
İki isim.
Muharrem İnce.
Mustafa Sarıgül.
Aynı kafanın laciverti.
Amaçları lider olmak  falan değil.
Amaçları eski havalarını kaybetmeden kendilerini yeniden meclise atabilmek.
Hem Sarıgül hem İncegül bu trenleri çoktan kaçırdılar.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun onca yanlışına rağmen bu iki isim genel başkan olmayı başaramadıysa bu iki isimden hiçbir cacık olmaz.
Boşuna umut bağlamayın.
Muharrem İnce’yi Harun Akın’a, Mustafa Sarıgül’ü Şerafettin Turpçu’ya sorun!
Onlar size anlatır!

İki güzel insan!
Bizler eksikleri görmeyi severiz işimiz gereği.
Çok güzel insanlar vardır aslında insanların yüreğine dokunan, hayata aşılayan, görevinin yapmanın ötesinde ana- baba olan. İşte o isimlerden ikisi.
Yrd. Doçent Nazmiye Yüksek. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Onkoloji’nin başında olan bir isim. Doç. Dr. Mutlu Yüksek. Mutlu hoca da aynı hastanede Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları üzerine görev yapan bir başka isim. Çok iyi iki hekim olmanın ötesinde harika iki insandır. Pek çoğu bilmez tanıma onları. Reklamları olmaz, tevazudan ayrılmazlar. Mutlu hoca biraz gergin görünebilir ama korkmamak lazım. Kendi isimlerinde olduğu gibi çocukların mutluluğu için fedakarlık yaparak çalışan iki hekimden bahsediyorum. Üç kelime ile anlatmak pek mümkün değil belki ama tanık oldukları, yaşadıkları onca zor durum karşısında çocuklara mutluluk, ailelerine umut aşılayan iki isim. Konuşulmasını – bilinmesini istemezler ama kendi ceplerinden insanların- çocukların ihtiyaçlarının karşılanması için seferber olurlar. Hayatın tüm zorluklarına, tüm çirkinliklerine inat böyle güzel insanların varlığını bilmek harika bir duygu. Uzun yıllardır Zonguldak’ta görev yapan iki hocamıza sağlık diliyoruz.