Siyasette ve medyada farklı algı yarışları olsa da gerçek bir tane.
Ekonomi tepetaklak.
Bazı yaralar iyileşmedi.
Masa başı hesaplar çarşıya uymadı.
Ve önemli firmalar peş peşe iflaslarını açıklıyor.
Hem küresel rekabetten hem ülke ekonomisinden kaynaklı nedenler nedeniyle pek çok firma da iflasın eşiğinde.
Zonguldak özeline de bakıyoruz.
Zorunlu küçülmelerin sonu yok.
Herkesin sistematik olarak fakirleştiği bir tablo var.
Para kimseyi sen Ak Partilisin- sen CHPlisin diye ayırmıyor.
Ekonomi kimsenin gözünün yaşına bakmıyor.
Eskiden beri yazıyoruz.
Şehir hazıra konma derdinde oldu yıllardan beri.
Bölgesel kalkınma hamlelerinden geç kaldık.
Belediyelerin ve ilgili kurumların yerel kalkınma modelleri olmadı doğru dürüst.
Ya lafta kaldı çoğu zaman ya da bürokrat ve siyasetçilerin keyfini aşamadı.
Zonguldak zengin bir şehir.
Toprağının her metresinden ürün vermeye hazır.
Ama biz tembel insanlarız.
Çünkü siyasetçilerimiz de öyleydi.
Bürokratlarımız da.
Gündelik politik kısır döngüler ile tribünlere şov yaptırma çabasıyla gerçekleri konuşmadılar, önemsemediler, yapmadılar, yaptırmadılar!
Siyasal üstünlük yarışının aktörlerinin egolarına kurban edildi bu şehir.
Dün Sakarya’da 13 yaşındaki çocukların nasıl uyuşturucuya bulaştığını izledik.
Zonguldak’ta madde kullanımı ve her türlü suç ortamı artıyor.
Ekonomide yaşanan tablo ve gidişat bu şehrin insanını daha fazla uçuruma sürüklüyor.
Kimsenin şeyinde değil!
Basın derseniz bizim durumlar zaten içler acısı.
Ahmet’in medyası, Mehmet’in medyası.
Siyasetçi ayrı tehdit eder, bürokrat sağıra yatar, belediye başkanları hep övgü ister!
Yani bu durumda basından ne bekleyebilirsiniz ki!
Sonuç olarak birbirimizi kandırmanın anlamı yok!
Bize her şartta samimi, dürüst, çalışkan ve gerçekten Zonguldak’ın meselelerini dert eden insanlar lazım!
Tüm bunlara rağmen Zonguldaklı uyanmıyorsa eee o zaman iyi uykular!
Ne diyelim!

Asri mezarlıktan Cimri Şenol!
Doymak bilmez ihtirasımız bizleri ele geçiriyor.
Zenginlik yarışı yerini kibirlik yarışına terk ediyor.
Doyabilme çabası açların halini unutabilme merakına dönüşüyor.
Uzaktan, yakından insanlığın - insanlarımızın haline bakıyoruz.
Tüm değerler yok edilirken tüm yalanlar sermaye oluyor.
Tutuyor da bu siyasi düzenlerde.
Maalesef!
İnsan, insandan nefret edip bir meşe ağacından medet umacak duruma geliyor.
Bir kedinin dokunuşu bile yetiyor bazen insanlığın kirli yüzünü anlamaya.
Ne kuran, ne namaz ne de piyaz fark etmiyor çılgınlar gibi kükremiş insanlığı ıslah etmeye.
Herkes kalbinin ekmeğini yer elbette ama bazıları gasp ediyor o ekmeği!
Bir dilim ekmeği paylaşabilme cesaretinden yoksun kalmış nesiller, kara toprağın gözlerini doyuracağı günü unutuveriyor.
Ne insanlar tanıyoruz, görüyoruz.
Sırtlanmışlar çuvalları öte tarafa götürmek için sevinirler.
“Üç gariban öğrenciye sahip çıkalım” desek şüphesiz erinirler.
O nedenle boş!
Bazen her şey boş!
Asri mezarlıktan Cimri Şenol’un selamı var!

Yavuz Erkmen geliyor!
Eski Zonguldak Valisi Yavuz Erkmen çalışıyor.
İnatla çalışıyor.
Sabırla çalışıyor.
Tek başına çabalıyor.
Ve yıllarını verdiği, ömrünü harcadığı Zonguldak’tan milletvekili olarak seçilip kenti temsil etmek istiyor.
Meral Akşener’in iki defa hakkını yediği Yavuz Erkmen bu sefer genel başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun hakkını teslim edeceğine inanıyor.
Bazı yöneticilerin bıraktıkları enkazları kaldıra kaldıra gidiyor.
Partiler arası yarışın ötesinde bireysel enerjisi ile Erkmen bu sefer daha fazla söz sahibi olacak ve tepki oylarını da toplayacaktır.
Seçilir seçilmez bilemem ama gidişat o yönde.

ÇATES’te neler oluyor!
ÇATES’te bir mesele olmuş.
Ortalık bir kadın çalışan nedeniyle karışmış.
Kadın tacizden şikayetçi olmuş.
Yöneticiler bu işi çözemeyince kadın çalışanı işten uzaklaştırmaya çalışmışlar.
Olmayınca başka vardiyalara sürmüşler!
Etik kurulu raporu beklenmeden usule uydurulup istifası alınmış.
Eski yönetici konuşuyor.
Böylesi bir firmanın bu şekilde anılması hoş olmamış.