Çok garip.
Mesela bu memleketin, bu memlekette yaşayan herkesin ortak menfaatine bir konuyu gündeme getirdiğimizde mutlaka bunları aleyhte bir yayın olarak algılayanlar oluyor.
İnsanlarımız kendi olamayıp, akıllarını siyasetçilere kiraya vermiş olacak ki bu tarz haber ve yorumdan böyle sonuç çıkaranların sayısı da artıyor.
Çok politik tartışmaya neden olan konulardan bahsetmiyorum.
Mesela stadyum meselesi.
Bu şehrin ayıbı.
Bal Ligi’nde oynayan takımların şehirlerine bile çok modern stadyumlar yapıldığı halde Zonguldak gibi, Zonguldakspor’un şehrin en büyük moral değeri olduğu yerde bir stadyum yaptıramadık.
Bu kimin ayıbı?
Hepimizin.
En başta her dönem atıp tutan, golü yiyince mızıkçılık yapan milletvekillerimizin.
Son 20 senede görev yapmış belediye başkanlarımızın.
Son 20 senede görev yapmış tüm valilerimizin.
Son 20 senede görev yapmış Ak Parti il başkanlarının.
Muhalefet partililerin.
Biz gazetecilerin.
En garibi de bir şey istediğiniz, yazdığınız, hatırlattığınız zaman mutlaka ya bir bahaneye, ya bir politik ötekileştirmeye maruz kalmak.
Yahu ortada koca bir rezillik var.
Hafta sonu yapılan maçta tribünleri dolduran taraftarları gördünüz.
Zonguldak böyle bir yer.
Ve Zonguldakspor’u, tribünleri siyasi malzeme yapan hepimiz bu şehre ihanet ettik.
Ha bir de heliport (helikopter pisti) meselesi var!
Komedi ötesi!
İki hasta sevki yapılacak olsa şehrin merkezinde helikopter inecek yer yok!
Diyecek laf bulamıyoruz!
Yapılanlara elbette teşekkür edelim de bunları da görmezden mi gelelim!
Şu rezilliklere bakın ve lütfen kendinizi alkışlayın!

Vali Bey kime ne anlatıyor!
Zonguldak Valisi Sayın Mustafa Tutulmaz, Zonguldak Jeoparkı için daha fazla insanın gelmesi adına belediye başkanlarından destek istemiş.
Şahsen Sayın Tutulmaz’ın turizm konusunda onca çabasına karşın umutlarını tüketmek üzere olduğunu düşünüyorum.
Bizim belediye başkanlarımız, turizm müdürlerimiz turizm konusunda gerçekten kafa yorabilseler, dert edinebilselerdi zaten bu sözü sayın Tutulmaz değil de sayın belediye başkanları Vali Bey’e söylerdi!
Kavga etmek, ona buna çemkirmekten vakit kalırsa turizm ile de uğraşacaklar inşallah!
Bu şehrin merkezinde daha doğru dürüst bir lokanta yok.
Tuvaletleri perişan!
Kime neyi anlatıyoruz!
Valilik girişindeki tuvalete bakalım şehrin durumunu anlamak zor değil!
Bu arada söylemeyi unuttum.
Nasıl olsa bizlerin fikirlerine de ihtiyaç yok!
Aslında yazmaya da gerek yok da işte her şartta şehre sevdalı vatandaşlarımızın duygularına tercüman olmaya çalışıyoruz!

Rıdvan’ı arıyoruz!
Zonguldak’ın fazlasıyla dar ve dört bir tarafı otoparka döndüğü için insanların, araçların ilerleyemez duruma geldiği caddelerinden geçerken ‘Trafik Rıdvan’ın düdük sesini duyar gibi oluyorum.
Geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz şehrimizin altın kalpli insanı Rıdvan Yılmaz, bağlantı yolları, Uğur Mumcu Kavşağı, Uzun Mehmet Caddesi ve Madenci Anıtı çevrelerinde dolaşır trafiğin sıkıştığı anlarda düdüğüne asılırdı.
O curcunada düdük sesiyle irkilen pek çok sürücü göremediği trafik polisini arar, Rıdvan’ı fark edemezse ilerlemek zorunda kalırdı.
Rahmet ve saygıyla anıyoruz.
Mekanı cennet olsun.
Büyük adammış!

Dikkat Başkan var!
Son yıllarda sık sık dile getirdiğim bir cümle var.
STK başkanları temsil ettikleri kurumları şahsi iş bürosuna çeviriyor.
Önce kimlik.
Sonra makamlara kabul.
Üzerine kaymaklı ticaret.
Pek çok yerde bu oldu.
Hala oluyor.
Ve hep olacak.
Çok az isim istisna.
Arada emin olamadıklarımız da var.
Mesela en çok ağlayanlardan korkarım ben!
Ama çok net olanlar da aramızda dolaşıyor.
Dernek, oda, borsa, kooperatif, TSO derken bir bakıyoruz pek çok başkanın ekonomik sıkıntısı bitmiş ama üyeleri hala perişan!
Bu işlerde bir terslik var!
Bu nedenle Gazipaşa Caddesi’nde; “Başkanımmmm” diye bağırsanız 50 kişi döner bakar!
Öyle değil mi başkanım!