Atadan, babadan, anadan
hayvancıyım.
Bu tabir çok hoşuma gider her seferinde.
Birçok yönümle anneme o kadar çok benziyorum ki.
Genetik mi yoksa yaşam tercihim mi bilemiyorum.
Her ikimizde;
Çok çalışarak besleniyoruz mesela…
Anlatmayı çok seviyorum annem gibi.
Anlatmak kesmiyor çoğu kez yazıyorum.
Hayvanın ev bereketi olarak ne demek olduğunu
çok iyi biliyoruz mesela.
Mis gibi kokan sütü soba üstünde kaynatmak,
bir kısmından sütlü tatlı, bir kısmından yoğurt yapmak,
sütle evcilik oynamak mesela…
Evdeki mutfak artığı sebzeleri çöpe atamıyorum mesela.
Gübre kokusu hafızamda kazılı.
Günün sonunda,
hayatım; annemin güncel hali
……
Çiğ süt ambalajını 3lt yaptığımızda;
daha küçük ambalaj istediler…
Hayır dedik.
O zaman evcilik olmaz.

Hayvancılık ritüelimizde her yıl,
Nisan – Mayıs’ta buzağı satmak,
yine bu aylarda gebe düve satmak,
kışlık yonca ve saman depolamak var.
Eylül – Ekim’de ise yine aynı yoldan
mısır silajı depolamak…
Nisan - Mayıs döneminde toplu buzağı satamadım!
Küçük bir Tokat ziyareti yaptık.
Sonuç;
Tokat’ta 5 aydır şap vardı,
Tokat’ta hayvan ticareti durmuştu bu yüzden.
Çünkü hayvan giriş çıkışı yasaktı.
Bizim buzağıları da alamıyorlardı.
Yani işletmelerin de nakit akışı durmuştu.
Bu sefer buradan gelen istekleri değerlendirelim dedik.
Buzağılara ve gebe düvelere anlaştık,
Aynı zaman da Aksaray yoncasına…
Hooop ,
Batı Karadeniz’de de şap tehlikesi...
Bakanlık tüm giriş çıkışları ve hayvan hareketini kapattı.
Hadi bakalım ne yapacağız!!!!
Finansörler diyor ki;
‘’Parası olanlar değil adapte olanlar kazanıyor’’
Bilemedim ki;
Nasıl adapte olalım?
Tüm ezberlerim yerle bir…
-Arkası yarın
diyelim o zaman,
Bakalım bir haftada neler değişecek?