Her insanı kendi döneminin insanları yaşanmışlıklar ölçüsünde izah eder.
En iyi onlar anlatır.
Bizim anlatmamız bir yere kadar.
Biz de kısmen tanık olduğumuz sohbetler eşliğinde belki tasvir edebiliriz.
Ülkücü ile – bugünün türkücüleri arasındaki farkını anlamak için kendisini biraz tanımanız yeterliydi.
Türkiye’nin en karışık olduğu dönemlerin milliyetçi ve ülkücü siyasi figürlerinden biri olan Avukat Celal Yetimoğlu’nu kaybettik.
Alparslan Türkeş döneminin dik duran isimlerinden, MHP camiasının ‘baba’ figürlerinden biriydi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli ve pek çok MHP kurmayının saygısını eksik etmediği, ‘dokuz ışık’ın Zonguldak’taki en parlak isimlerinden biri olarak izler bıraktı.
Avukatlık mesleğinin ötesinde 70 ve 80’li yıllarda yaşanan cepheleşme – çatışma dayatmalarında ve sonrasında sadece ülkücü camianın değil diğer siyasi cephelerin saygı duyduğu bir ülkücü olarak yaşadı ve veda etti.
Bir süredir evladı Ertuğ Yetimoğlu ile konuşuyorduk.
Bir evlat olarak elinden gelenin fazlasını yaparak böyle bir babaya yakışan bir evlat olarak çırpındı.
Bizim açımızdan bakarsak biz yine uzun soluklu bir röportaja geç kaldık.
Bugün – yarın derken filmi başara saramadık ve tarih kokan, anı kokan röportajı yapamadık.
Bugün siyasetin her kesiminin, dönemin tanıklarının saygı ile andığı bir ismine veda günü.
Zonguldak’ta pek çok kimsede güzel, tebessüm ettiren anılar bırakan, geride bıraktıklarının kalbinde huzurla yaşatılan bir isme veda ediyoruz.
Adnan Küçükvar çok daha fazlasını anlatabilir.
Mekanı cennet olsun.
Ailesinin ve dostlarının başı sağ olsun.

Neden uğraşıyoruz!
Şehre bakıyoruz.
İnsanlara.
Masum insanlara bakıyoruz.
Hizmete, adalete, huzura aç insanlarımıza.
Gençlere.
Çocuklarımıza.
Büyüklerimize.
Bir de çakal – tilki yöneticilere, siyasetçilere, koltuk kapmış kapı kullarına!
Liyakatsız bürokratların keyfine.
Kurumları şahsi iş takip bürosuna ve arpalığa çeviren dışı makyajlı içi boş STK’lara.
Sadece şahsi meselelerinde aslan kesilen sahte kahramanlara!
Bizler;
‘İnsana, yaşama daha saygılı bir şehir olsun, ortak akılda buluşalım, birbirimizi ötekileştirmeyelim, hizmet ve yaşam kalitesini arttıralım, insanlar sorunları olsa da daha umutlu ve mutlu olsun, yönetenler daha güçlü, daha hızlı, daha başarılı olsun, empati kültürü gelişsin’ diye düşünürken bu çabamızın çok da anlamının olmadığını görüyoruz.
Dedim ki; “Niye uğraşıyoruz ki”
Kimin için ve neden yazıyoruz ki bu kadar?

Basın yazmadan olmuyor!
Devlet Demiryolları Orta Kapuz çevresinden bir çalışma yapıyor.
Halk diliyle söylesem ayıplarsınız!
Ama başında durmazsanız da olacağı buydu.
TEMA Temsilcisi Berran Aydan paylaşmıştı ilk fotoğrafları.
Haber olunca Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü harekete geçmiş.
Firmaya şu kadar ceza.
Haber olmasaydı kimse sesini çıkarmayacaktı.
Bir kez daha gördük ki bu şehirde bazı kurum ve bürokratlar hem işlerini daha düzgün yapmak hem de denetimlerini doğru yapmaları için basının yazmasını bekliyor!

Bakanlıktan aradılar!
Atatürk Devlet Hastanesi’nin kardiyoloji cihazı işini unutmadık.
Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı’ndan aradılar.
Şifai bir bilgilendirme yapıldı.
Kendilerine teşekkür ediyorum.
Dün de bir başka gelişme oldu.
Altı kardiyolog ve kalp damar cerrahının gelmesi için çalışma başlatılmış.
“Bugün yarın mümkün değil.
Ama birkaç ay içinde mümkün” dediler.
Şahsen gelseler de sistemin çok sağlıklı sürdürülebilir olacağını sanmıyorum.
Yine de bekleyelim.
Yoksa vakit kaybetmeden cihazı yeniden  baypass ameliyatlarına başlayan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne verelim.