Belediye başkanımız diyor ki;
“TTK özelleştirilmeli”
Milletvekilimiz diyor ki; 
“O kadar işçi alamayız.”
Alınsa da olur alınmasa da havalarında.
Bir diğer milletvekilimiz diyor ki;
“TTK’ya işçi alındığında benim fabrikada işçi kalmıyor”
Bir diğer milletvekilimiz diyor ki;
“Ben maden mühendisiyim”
Hatırlıyoruz.
Bir önceki seçim öncesinde de vekillerimiz; 
“İşçi alınmaz” gözüyle bakıyorlardı.
Sayın Erdoğan geldi 3 bin işçiyi aldı.
Sonuç.
Son dönemde Filyos büyük bir umut olarak karşımıza geldi.
Ama onun dışında yeni işletmeler olmadığı gibi özel firmalar da engellerle karşılaştı!
Tablo böyleyken;
TTK’nın zararı üzerinden veya kötü yönetilmesinin faturasını şehrin insanlarına çıkarmanın ne anlamı var?
Piyasa şartları belli.
Kömür için dışa verdiğimiz para belli.
TTK’nın zararının büyük bölümünün kötü yönetimlerden kaynakladığı belli.
TTK’ya 10 bin işçi alın demiyoruz.
Beş bin işçi alın demiyoruz.
Gerektiği kadar alın.
Gerektiği anda alın.
Özel sektör mantığı ve devlet ruhu ile yönettirin.
Kurum arpalık olmasın.
İşten kaçan siyasi veya sendikal kimliğe sığındığı için affedilmesin.
Bu şehirde ekonomi hala dönebiliyorsa TTK’nın bunda payı belli. 
Ancak TTK’nın, işçinin ve ona bağlı olarak esnafın siyasi ve ticari ekmeğini yiyen isimlerin kuruma, şehre böylesine sırt çevirmesi anlaşılır değil.
Adam atamaya, oy istemeye geldiğinde; 
“Ah aman canım TTK” seçim bittiğinde – iş bittiğinde; “Tukaka”
Devrek’te bin 500 askerin barındığı askeri birliğe de sahip çıkmadınız.
Yapmayın böyle şeyler Allah aşkına!

CHP’de gidişat!
CHP İl Başkanı Murat Pulat için; 
“İyi insan olmak iyi ve başarılı bir siyasetçi olmak için yeterli değil” diye yazmıştım.
CHP örgütlerinde öyle işler oluyor ki kendi sorunlarından başlarını kaldırıp şehrin sorunlarıyla yatıp- kalkmaya vakit bulamıyorlar!
Geçenlerde de yazdık.
CHP Genel Merkezi Murat Pulat’ın performansından memnun değil.
Olay Kılıçdaroğlu’na iletildi.
Genel Başkan; “Sorun çıkarmıyorsa” önemli değil havalarında.

Ak Parti’de son dalga!
Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan ile ‘hain’ diye hedefe koyduğu, yönetimden uzaklaştırdığı isimlerin iftar buluşması Ak Parti içinde tartışılıyor.
Genel kanı şu.
Başkan Alan kartları yeniden karıyor.
Mustafa Çağlayan ve Abdullah Karagüzel gibi isimler ile dirsek teması kurmaya çalışırken başka cepheler açıyor.
Tren kaçtı bir kere!
Geçen de dedim.
Alan’ın da Çağlayan’ın da hataları vardı.
O günlerde bu işin uzlaşı ile çözülebileceğini yazdığımız için bizi hedef tahtası yapanlar olmuştu.
Ne oldu?
Ak Parti içinde herkes herkes ile kavgalı.
Zoraki beraberlikler ile kendilerini aldatıp tribüne oynayan dostlar.
Başkan Alan, Çağlayan ve Karagüzel ile buluşuyor ama milletvekilleri rahatsız oluyor.
Yetmiyor Merkez İlçe Teşkilat Başkanı Ömer Erbay “Paralel yapı” benzetmesi ile parti sadakatine yakışmayan tavırlar sergiliyor.
Başkan Alan Milletvekili Uçar ile sahil projesini inceliyor  Merkez İlçe Başkanı Mükerrem Ayçiçek rahatsız oluyor.
İl Başkanı Tosun’un kararlı bir tutumdan uzak tavrı ve rahatsızlığı de tüm bunlara tuz biber ekiyor.
Başkan Alan’ın milletvekili adayı olma ihtimali en çok  Milletvekili Hamdi Uçar’ı korkutuyor.
Satılmış Gebeş’in vadinin adayı olma ihtimali Milletvekili Ahmet Çolakoğlu’nu korkutuyor.
Çakar çakmaz çakan Fatih Çakır ise Ereğli’den doğru avuçlarını ovuşturuyor.
Milletvekili Polat Türkmen anlamamış numarası ile işi kurtarıyor!
Hepsi; “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan” diyor ancak hepsi düşmüş kendi derdine!
İlginç ve zor bir dönem yaşanıyor Ak Parti’de!