Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nin kent ve kentin geleceği için önemi ortada.
Bu nedenle merkez kampüste yeni alanlara ihtiyaç var.
Sahil yolu üzerindeki eski yurt binaları yıkıldı.
Üniversite diyor ki; 
“Bize yeni fakülte binaları için bu alan lazım. Size falanca yeri verelim buranın iki katı daha büyük. Yurt için de daha uygun”
Gençlik ve Spor Bakanlığı İl Müdürü der ki; 
“Hayır ben yurt yapacağım”
Bakan Bey de sanırım olaya sadece basit bir bina olayı olarak bakıyor.
Şehrin geleceği için ne kadar önemli olduğunu belli ki yeterince anlatamıyoruz.
Ve Zonguldak’ın iktidar partili çok değerli başkanı Mustafa Çağlayan ve sayın milletvekillerimiz Muammer Avcı, Saffet Bozkurt ve Ahmet Çolakoğlu gidip; “Sayın bakanım. Biz burayı Üniversiteye istiyoruz. Haklı gerekçemiz de bu” demiyor veya diyemiyorlar.
Zonguldak’ı Zonguldak’ı sevmeyen, bilmeyen bürokratlar yönetiyor, Zonguldak adına onlar karar veriyor.
Zonguldak’a söz verip yetki alan siyasetçilerimizden beklentimiz zaman geçirmeden toplanıp Sayın Bakan’a gitmeleri.
Yıllardır bu hataların bedelini çok ödedik ve hala benzer hataları yapmaktan vazgeçmiyoruz.
Sayın Avcı, Sayın Bozkurt, Sayın Çolakoğlu ve Sayın Çağlayan lütfen seyirci kalmayalım.

Belediyecilik işleri!
Belediyecilik konusunda başkanlarımızın çoğu seçim döneminde verdikleri sözlerden çok uzaklaştı.
Maskeler düştü.
Sahtelikler görüldü.
Bazıları tahmin ettiğimiz gibi.
Bazıları algı – sosyal medya şebekliği ile işi götürmeye çalışıyor.
Özellikle muhalefet partili belediye başkanlarında bahaneler bitmiyor.
Kuruma sahip çıkamayan, personeli dahi yönetemeyen başkanların şehre, yönettikleri bölgeye tam olarak sahip çıkması, olaylar ve sorunlar karşısında inisiyatif alması beklenemez!
Zaten onların da pek umurunda değil!
Ama sizden bizden daha rahatlar!
Herkes kendi seçim bölgesini iyi gözlemlesin!
Adayların seçim öncesi ve şimdi ki hallerini iyi analiz etsin!
Halkı, seçmeni salak yerine koyanlar iyi tanınsın!
Ama asıl soru hala şu!
Şu partinin bu partinin adayına oy vermek mi? Hizmet mi?

Fıkra!
Aydın Balekoğlu ağabeyimiz göndermiş bu fıkrayı.
Gündemin özeti 
İki yaşlı adam parkta oturmuşlar  kahkaha atıyorlar. Yanlarından geçen bir adamın dikkatini çeker ve sorar: 
- Amcalar sizin derdiniz yok herhalde, böyle kahkahalarla güldüğünüz göre?
- Bak delikanlı memleketi kurtarmak için bizim bir çözümümüz var,
- Nedir?
- Tüm halkı ve yanlarında da bir eşeği birlikte hapishaneye tıkmak.
Delikanlı şaşkın, tekrar sorar: 
- Tamam da amcalar, eşeğin ne işi var hapishanede?
Amcaların kahkahaları daha da artar ve biri der ki: 
- Demedim mi sana, herkes eşeği soruyor, bu halkı kimse sormaz diye. 

Öyle değil mi Hüsnü ağabey?
Zonguldak’ın en acil ve öncelikli konularından biri yerel kalkınma modellerine hız verilmesi olmalıydı.
Köylü seferberliği, teşvik seferberliği ve insanlarımızı küçük ölçekli girişimlere teşvik etmenin yolları var.
Valisinden, belediye başkanlarına, il müdüründen diğer sorumlulara kadar her yerde yapılabilecek güzel şeyler var.
Fikirler yeterince salonlardan çıkıp toprak ve köylü ile buluşmayınca, üretim ile satış pazarlama arasında doğru ve yeterli teşvik süreçleri uygulanamadığı için sürekli konuşuyoruz.
Çaycuma’nın eski Kaymakamı ve şimdilerin Kütahya Valisi Sayın Musa Işın’ın kulakları çınlasın.
Öyle değil mi Hüsnü ağabey?
Millet dedikodu üretmekten iş üretemez duruma geldi!