Mimar Muslihiddin 600 yıl önce 30 metre genişliğindeki Ergene Çayı üzerine bin 300 metre uzunluğundaki meşhur Edirne Uzunköprü’yü yapmış. Köprü neden bu kadar uzun?' sorusunun yanıtı ise yağmur ve sellerle ortaya çıkıyor.
Bugün Türkiye’nin her tarafından akıl, ilim, bilim, fen, matematik, mühendislikten uzak ne varsa yapılıyor.
Yeter ki rant olsun!
Türkiye’nin yüzyıldır en büyük sorunu bu.
Şu yapıyor, bu yapıyor ama yapıyor.
Sistem kendi açlarını ürettiği için aynı sistem o açları doyurabilmek için hata üzerine hata yapıyor.
Talan üzerine talan.
Yalan üzerine yalan.
Bugün Bozkurt’ta kayıpların sayısı 400’ün üzerinde.
Pek çoğu ölü ama ulaşılamıyor.
Bozkurt’a ve Ayancık’a bakıp ‘ah- vah’ etmekle ve siyasi anlamda birbirimizi sel üzerinden linç etmeye çalışmakla geçiyor günler.
Sen önünden geçen Acılık Deresi’ne bakmıyorsun.
Acılık Deresi’nin Ankara yolu üzerinde bulunan kolunda  hunileştirilen kanallara bakmıyorsun
Sen dere boylarında yığılı duran tomrukları görmüyorsun.
O derelere doğru yıkılan ağaç ve diğer atıkları görmüyorsun.
Sonra ‘ah vah’ diyorsun.
Goy goy yapıyorsun!

Liman!
Zonguldak’ta hangi sahili, hangi yolu yaparsak yapalım limandan kömür sevkiyatı devam ettiği sürece bu şehir kendine has ilkellikten kurtulamaz.
Şehirleşme adına bu adımlar atılmadan, Soğuksu, Terakki, Bahçelievler ve merkez o kömür tozlarına maruz bırakıldığı sürece her şey boş.
Vali Mustafa Tutulmaz, Zonguldak Belediye Başkanı Ömer selim Alan ve TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu’nun bir araya gelerek radikal bir karar alması şart.
O radikal kararı bugün alıp hızla uygulamaya başlamayacaksak ne zaman yapacağız?
Bu mesele öyle tanıtım görsellerinde kalmasın!


Zonguldak!
Siz bu şehirde çakala – çukala prim yaptırırsanız.
Siz bu şehirde hırsızı meclis üyesi, tefeciyi dernek başkanı, sömürücüyü il- ilçe başkanı yaparsanız.
Siz bu şehirde işleri hırsıza, asfaltı katmerli hırsıza verirseniz.
Siz bu şehirde mafyayı makamlarda, dolandırıcıları Ankara’larda baş tacı yaparsınız.
Siz bu şehirde menfaat uğruna yalancıyı itibarlı, itibarsızı siyasetçi yaparsanız.
Olacağı budur!
Ağlamayacaksınız.
Şikayet edecek haliniz yok!

Torbalar boş!
DEVA Partisi Zonguldak İl Başkanı ve parti yöneticileri pazar gezisine çıkarak vatandaşlar ile konuşup dertlerini dinlemiş.
Slogan açık.
“Deva olsun torba dolsun” sloganıyla yapılan etkinlikte Keleş, bol bol dert dinlemiş.
Torbalara gelince.
Torbalar boş.
Ekonomi siyaset üstü bir mesele.
Pazara gidince sen şu partilisin - bu partilisin diyerek iskonto uygulanmıyor.
Tablo ortada.
Elini cebine atan; “yandım Allah’ diyor.
Pahalılık ve hayat şartları insanların oy verme gereksinimleri arasında en başlarda geliyor.
Ancak tek başına yetmiyor.
İnsanların öncelikle genel başkan Ali Babacan’ın ekonomiyi gerçekten düzeltebileceğine inanması gerekir.
Halk inanıyor mu?
Ne kadar inanıyor?
Yoksa siyasetçilerin yerel düzeyde halka dokunması güzel.

Boş işler!
Hayat inanılmaz bir hızla giderken yaşananlara bakın.
Bu ülkenin başına gelenlere.
Dünyada olup bitenlere.
Ve bunca dost, arkadaş, uzaktan yakından tanıdık kayıp giderken hızla doymak bilmez bir vampir iştahıyla yaşamaya devam ediyoruz.
İçimizi karartan haberlerden bıktık.
Dünyanın yeni normali bunlar olsa gerek.
En kötüsü de insanlığımızı kaybediyoruz hızla!
İnsanlığımızı kaybettiğimizin farkına bile varamadan!