Bazen kötü giden işlerin iyiye gitmesini görmek ne güzel.
ZBEÜ’de yaşanan rektör ve yönetim değişimi sonrası kısa sürede atılan yeni adımları görüyorduk.
Dün de Sayın Rektör Özölçer’den dinledik.
Yenilikçi bakış açısının üniversitenin her alanında daha fazla kazanım sağlayacağına inanıyoruz.
Çalışan memnuniyeti.
Akademisyen memnuniyeti.
Öğrenci memnuniyeti.
Öğrencilere burs desteğinin başlamış olması.
Sistemsel yenilikler.
Mekansal yenilikler.
Çıkış yapmış kurumsal özgüven.
Şehir ile üniversite arasında kurulan yeni köprüler.
Birikmiş alacakları ödenmiş Tıp Fakültesi çalışanları.
Tedavide yeni imkanları ve yeni mekanları yakalama çabası.
Teknolojik yenilenme çabaları.
Ve daha fazlası.
Tüm bu çabalar rektöre veya yönetimindeki isimlere bir şey kazandırmayacak.
Onlar güzel şeyler işlere imza atabilmenin keyfini yaşayacaklar ama tüm bu adımlar şehre çok önemli artı değerler katacak.
Ah bir de şehir olarak, bu şehrin siyasetçileri olarak, söz ve yetki sahipleri olarak bu şehirde böyle bir üniversitenin varlığını anlayabilsek, bu kurumun şehrin sosyal ve ekonomik gelişimine katkılarının farkına varabilsek!
Buradan siyasetçi dostlara tavsiyemiz şu;
Bulmuşsunuz böyle bir rektör.
Kentin kazanımı için zorlaştıran değil kolaylaştıran olun!
Ufak tefek şeylere takılmayın.
Köstek değil destek olun.
Büyük düşünün. Üniversite ile birlikte siz de büyüyün. 

Ereğli’ye yeni kampüs yapılacak mı yapılmayacak mı?
Rektör Özölçer Ereğli’de ERDEMİR’in de katkıları ile yapılacak yeni fakülte inşaatına başlanacağını söyledi.
ERDEMİR devreye girmeden önce 9 bin 500 metrekarelik binanın yapımı için yapılan talebe ret geldiğini ifade etti.
Ama bu kampüs inşaatının yapılmayacağı anlamına gelmiyor.
Burada iki ayrı binadan bahsediliyor.
Yani kampüs inşaatında ERDEMİR’in sağladığı 3 milyonluk kaynak ile çalışmalar başlayacak.
Ankara’dan gelecek kaynakların hızlandırılması şart.
İşte burada Ankara’da top koşturan sayın büyüklerimize iş düşüyor.

Sırtımda taşırım!
ZBEÜ Rektörü sayın Özölçer’in gerek Ereğli kampüsünün yapımı, gerek merkez kampüste yıkılma tehlikesi olan binaların yenilenmesi gerekse Tıp Fakültesi Hastanesi’nin bazı önemli cihazların temini için hayırseverlere, iş dünyasına çağrısı var.
Diyor ki; “Hayırseverlerimizi sırtımda taşımaya hazırım”
Biz de tüm hayırseverlere, hayır yapmak isteyenlere buradan seslenelim.
İsterseniz mutlaka yapılacak hayırlar var.

‘Bizim Köy’de bir cadde!
Bu şehirde şehir yönetimi açısından küçük dokunuşlar yapılabilirdi.
Küçük sosyal dokunuşların güzel geri dönüşleri olabilirdi.
Örnek çok.
Zonguldak Merkez’de Doktorlar Sokağı olarak bilinen cadde.
Baştan sona trafiğe kapatıp mevcut mekanlara kaldırımlara yayılmayı teşvik ettiğinizde o caddede yeni mekanlar olacaktı.
Güzel mekansal tasarımlar ve dönüşüm ile birlikte insanlar bu caddeye akacaktı.
Canlı müzik yapan birkaç yer eklendiğinde şehir merkezinde insan hareketliliği gece saatlerine kadar yaşanacak, esnaf mutlu olacak şehir sosyalleşecekti.
Çok basit bir dokunuştu.
Sayın Gonca döneminden itibaren söylüyoruz.
Kimse bizi anlamadı!
İşte bu nedenle ne yaparsanız yapın şehir merkezi akşamları köye dönmekten kutulamıyor!
Büyük işler yaparken küçük işleri unutmanın sonucu olsa gerek!

Zonguldakspor Müzesi!
Fener’de bulunan eski Zonguldakspor binasının Zonguldakspor Müzesine çevrilmesi yönündeki öneriyi yıllar önce yazdım.
Yine yazıyorum.
Orayı müzeye çevirip, geçmişten bugüne ne varsa orada toparlayabiliriz.
Size çok gereksiz gelebilir ama bir dönemin efsanesinin ruhunu orada canlı tutmak kentin turizm ve reklam gelirine sürekli artı katar!
Her tur otobüsünü oraya getirebilirsiniz.
Hayal kurun.
Büyük düşünün.
Ama size göre oraya çöküp 15 katlı bina dikmek daha kazançlı olabilir! 

Sumru Hoca
Zonguldak’ta Radyoloji Doktoru denildiğinde tespitleri ile ilk akla gelen isimlerden biridir Uzm. Dr. Sumru Tanju Şen.
Bazen çok uzaklardan insanlar arayıp kendisine nasıl ulaşabileceklerini soruyorlar.
Allah kimseyi çaresiz bırakmasın.
Uzun zamandır Level Hastanesi’nde çalışan Sumru Hoca hekimliğini harika insan ilişkileri ile tamamlayan birisi.
Hiç beklemediğimiz zamanlarda insanlar kendisini hatırlatınca biz de buradan kulaklarını çınlatalım dedik.