Düşünsenize!
21.yüzyılda yaşıyoruz.
Tüm teknolojik imkanlara sahibiz.
Her şeyin en pahalısını, en iyisini almak için yarışıyoruz.
Ülkece cücük kadar gereksiz konuları ülke gündeminin başına koyup haftalarca tartışacak kadar lüks yaşıyoruz.
Kürsülerden asıp kesiyoruz.
Medyadan ölçüp biçiyoruz.
Kendi sonumuzu bildiğimiz halde önlem almıyor, alamıyoruz.
O da yetmiyor.
Yılları suni gündemlerle harcıyor, birbirimizi yok etme üzerine kurulu ötekileştirme politikalarıyla övünüyoruz.
Üç gün sonra büyük deprem olacak.
Beş gün sonra başka bir deprem.
Geçmiş olsun!
Efendim!
Geçmiş olsun demekle geçmeyecek!
Allah beterinden korusun.
Allah beterinden korusun demekle korumayacak.
Deprem olmuş!
Bizimkiler şov peşinde.
Ve biz aciz kullar!
Ne söylenirse peşinden giden, inanan, inanmakla kalmayıp yüce Allah’ın, ilmin, bilimin gösterdiği yolda aynı acıları yaşamaktan bıkmamış, bunları sorgulamayan aciz kullar!
6.2’lik İstanbul Depreminde binaların yıkılmamasının kehanetini kendinde bulan belediye başkanları, siyasetçiler.
Onların çok mübarek çabalarıyla sanki sorun kalmamış gibi siyaset satmaya çalışan başkanlar. 
6.5 olsaydı başka şeyler yaşanacaktı.
7.2 olsaydı İstanbul kalmayacaktı.
O zaman ne diyeceklerdi.
Sonuç olarak durum vahim.
Deprem bahane siyaset şahane gibi bir tablo var ortada!
Ve ortalık tiyatro gibi.
Zonguldak’ta da pek çok yer sallandı.
Şehir merkezinden geçen yolda yapılmayan üst geçit ve alınmayan tedbirlerle vatandaşını, çocuklarını koruyamayanlar deprem hazırlığı falan yapıyor!
İstanbul yıkılmadı ama şov yarışı fena değildi!
Ey bizleri yaratan Yüce Allah’ım.
Ne yapacağız biz böyle!