Hepimizin en büyük tesadüfü, ortak zevkidir sanırım gün batımı izlemek. Mest eder gözlerimizden yüreğimize bizi. Güneşin en güzel battığı yerde büyüyünce insan bir başka hüzünlenir her gün batımında.
Yurdun neresinde olursanız olun bir başkadır güneşin kızıla boyanıp kaybolması. Doğudan batıya, kuzeyden güneye, bir başkadır her dağın ardında, her vadinin yatağında güneşin batması. Ama kuzeyde bir de Zonguldak var.
Akşam olduğu zaman yavaş yavaş düşmeye başlar aşağıya doğru, iki mendirek arasında denizin üzerinden kayıklara vurur, sonra gözlerinize yansır, bir ağırlık çöker içinize öylece, göz kapaklarınızla batar.
Sahil boyu batıya doğru gidersiniz. Kozlu, Ereğli, Alaplı karşılar sizi. Doğuya doğru gittiğiniz zaman Kilimli, Çatalağzı, Filyos sahil şeridi eşlik eder günbatımına. İster tarihi güzelliklerin ve doğanın içinde, ister gezi yollarında, parklarda izlersiniz
güneşin batışını. Her birinde bir başka vurur kızılın tonları denizin üstüne.
Hüzünlenirsiniz, duygulanırsınız, dost meclisinde coşarsınız ama her gün batımında muhakkak o kızıllığın güzelliğinden tekrar tekrar bahsetmeyi asla unutmazsınız. Masada konu ne olursa olsun her konunun önüne geçer bu.
Ev alırken bile gün batımını gören bir ev istersiniz, balkon penceresinden izlemek için.
İşte gün batımı bu kadar önemlidir aslında hayatımızda. Zonguldak’ta bir başkadır onu izlemek, her bir noktasından ayrı ayrı battığını görmek.