Foto muhabirlik medya sektörünün omurgasıdır.

Bir konu ile ilgili; bir gerçeklik ya da kanıt istiyorsanız mutlaka fotoğrafını görmek istersiniz. Çünkü bir haberin gerçekliği fotoğraflarla kanıtlanır. Zaman zaman bazı fotoğraflar manipüle edilse de insan doğası gereği duyduğuna değil gördüğüne inanmak ister.

Polis muhabirliğinde genellikle bir haberi haber yapan çekilen fotoğraftır. Çünkü gerçektir ve kanıttır. Gazeteci ustalarımızdan öğrendiğim bir şey var. “Haberin 4’te 3’ünü fotoğraf anlatmalıdır.” Bana göre de bir haber sırasında çektiğiniz fotoğraf 3/4 kuralına uyuyorsa o fotoğraf başarılı fotoğraftır. Bunlar aslında daha çok sıcak haber fotoğrafı için geçerli. Durum portrede farklı, sanat boyutunda farklı. Röportajda farklı bir tarafa doğru gidebiliyor.

İşin spor medyası tarafına geldiğimiz zaman durum biraz daha farklı bir hal almaya doğru gidiyor. Spor foto muhabirliği medya sektörünün en çok ilgi toplayan ve izlenilen bölümünü oluşturmakta. Çünkü büyük kitlelerin ilgisini ve dikkatini çeken, her daim spor olmuştur.

Spor dünyası kendi içinde popülerliği ve kendi magazin dünyasını oluşturmakta. Toplumun genelini ele alırsak, gazetelerde ve internet sayfalarında Önce manşetteki haberin başlığından, spor sayfasına ve sonra da magazin dünyasına doğru bir yönelim olmakta.

Sporun en önemli tarafı belki de toplumların büyük bölümünün bir spor takımı taraftarı olması olabilir. Bu durum bazı sonuçları tabi ki etkilemekte. Örneğin biriyle tanıştığınızda bile ilk sorulan birkaç sorudan biridir kişinin hangi takımı tuttuğu. İşte bu sorunun cevabı o anki ilişkinin gidişatını bile çok etkiler. Aynı bunun gibi önemlidir spor fotoğrafçılığı.

İşin fotoğraf boyutu da sektör bazında baktığımızda bir o kadar etkili olabiliyor tabi.

Foto Muhabirliği Ağır Yük

Fotoğraf: Dışarıdan baktığınız zaman sadece bir tuşa dokunmak ve çekmektir. Ancak insanların anlamadığı, hatta bilmesine rağmen göremezden geldiği bir o kadar da büyük bir hatadır bu durum. Çünkü her bir karede, fotoğrafçının yılları, emeği, alın teri vardır geride bıraktığı. En önemlisi de kendine ait bakan gözleri, yarattığı bakış açısı.  Hatta pişmanlıkları bile vardır gördüğünüz karelerde. O ana gelene kadar yapılan hatalarda biriktirmiştir onu ve hazırlamıştır bir sonraki işine.

Foto muhabirinin yükü her daim ağırdır. Manevi yükü vardır omuzlarında her bir an özel ve güzel olmak zorundadır.

Spor foto muhabirleri oldukça ağır yük taşımaktadırlar. Teknoloji her ne kadar gelişse de bir spor salonunda bulunan ağırlıklara eş değer objektifler taşıyabilirler. Ve bununla saatlerce gözlerinden indirmeden fotoğraf çekme yeteneğine sahiptirler.

Spor foto muhabirleri için zor koşullar vardır. Kolaylık genelde yoktur. Yağmur, çamur, kar, güneş, kapalı alan, yüksek ses. Bütün bu şartlara rağmen tek dertleri en iyi fotoğraf karesini yakalamak, herkesten hızlı bir şekilde çalıştığı kurumun ilgili editörüne zamanında ulaştırmak.

Sadece iyi olmak yetmez şartlar da sizin yanınızda ve şansınız da olmalı.

Tüm bunlara rağmen, bütün bunlardan sonra yaşanılan zevkin tarifi ise foto muhabirliğidir.

Spor foto muhabirliğinde muhakkak teknolojinin gelişmesinin çok büyük faydası olmuştur. Bu sadece spor foto muhabirliği değil foto muhabirliğinin tüm alanlarını kapsamaktadır. Teknoloji sayesinde hız ve makinelerdeki görüntülerin kalitesi artmış, beraberinde gelişen programlar sayesinde de fotoğraflardaki hata oranları daha fazla giderilmiştir.

Gazete Sayfalarında Spor Fotoğrafları

Ülkemizde daha çok sayfa yapımı konusunda sayfaya göre fotoğraf seçimi her daim meşhur olmuştur. Ya da sayfaya göre elimizdeki kareyi uydurmak. Anadolu’da (taşra) yayınlanan yerel gazetelerde de ulusal yayın yapan gazete sayfalarında da bu yöntem uygulanmakta. Sonuç: Fotoğraf karesi sayfada ölmekte-öldürülmektedir. 

Sorunlar sadece bununla da kalmıyor. Türkiye’de halen birkaç kurum dışında fotoğraf editörü bulunmamakta. Şu tarih itibariyle foto muhabiri olmayan pek çok gazete bile bulunduğunu bildiğimi üzülerek söylemem gerek. Ülkemizde her ne kadar bazı şartlar kötüde olsada foto muhabirleri yetenekli ve çalışkandır.

Her bir tecrübeli foto muhabir çoğu kez işten çıkartılma ile yüz yüze kalmıştır.

Medya sektöründe çalışmak meşakkatli ve yorucudur. Bir kurum küçülmeye gittiği zaman ilk olarak fotoğrafçıdan başlar ve devam eder. Sonra da iş bulmak ne mümkün. Bunu patronlar iyi bildiğinden maalesef bu durumu kendi avantajlarına çok güzel kullanmaktalar.

Başkalarının Eğlencesi Onların İşi

Spor foto muhabirleri sürekli seyahat ettikleri için sosyal yaşantılarından ve ailelerinden de her an uzak kalmaktalar. Oysaki bu meslek kendini yenilemek ve geliştirmek ister. Bu da sosyal yaşantıdan geçer. Ama spor alanındaysanız bu durum biraz zordur. Yaşadığınız dünya içinde kendi sosyalliğinizi ortamın şartlarına göre belirler ve kendi öz tercihinizi yapamazsınız.

Dedim ya spor başka bir dünya, başka bir zaman diliminde yaşanan olay. Standart insan hayatından çok başka. Dışardan baktığınızda çok iyi. Fakat kendi içinde ağır yük taşıyan bir durum söz konuşu.

Sonuç

Kısacası bugün şöyle bir baktığımızda ne foto muhabirinin durumu ne de spor foto muhabirinin durumu iyi değil. Her gün daha iyi sonuçlar bekleyen işverenler-kurumlar-kuruluşlar işçilerinin-çalışanlarının omuzlarındaki yükü sürekli arttırarak insanları kullanmakta bununla beraberde elde ettiği 1 liralık kazancı bile kar olarak görmekte.