Tam yazacaktım baktım Yusuf Yılmaz kaleme almış.
Tekrara kaçacaktı.
Pazar tezgahlarından bugün İstanbul Forum ve Anadolu’nun pek çok kentinde kendi markası ile AVM’lere giren işadamı Yusuf Yılmaz yazmış Zonguldak’ın acı durumunu.
ANAP döneminde aktif siyasetin de içinde olan Yılmaz’ın anlatımları itiraf mektubundan farksız. 
Ancak Yusuf Beyin itirafları değil bunlar bu şehre ihanet edenlenlerin ve hala ısrarla etmeye devam edenlerin adına yapılmış bir itiraf.
*
Diyor ki Yılmaz;
“Çocukluğum, gençliğim, bu günüm.
Aşım, işim, ekmeğim, evim, barkım.
Kavgalarım, sevdalarım, dostlarım.
arkadaşlarım, herşeyim!
*
Şehri Zonguldak.
Ne desem boş, ne anlatsam boş!
Ahın gitmiş, vahın kalmış!
En verimli çağında, insanların göç etmiş!
*
Ekonomin çökmüş,
sahipsiz kalmışsın,
kısır çekişmeler, kişisel kapışmalar,
iş bilmez adamlar, yanlış hesaplar,
gereğini yapmayan, atanmışlar, secilmişler,
statükoyu devam ettiren siyaset,
ucuz işleri sermaye yapan siyasetçi,
kendini güncellemeyen yetersiz STK'lar,
ve kılını kıpırdatmayan bizler,
hepimizin vebali, hepimizin suçu var.
Ne hesap sorduk, ne hesap verdik.
*
Çalışanı ayıpladık,
yatırımcıyı barındırmadık,
su hep aynı akar sandık.
Yan geldik, gölgede yattık,
ağustos böceği misali,
saz çaldık oynadık!
Gelecek hesabı yapmadık.
*
Şehir ağır ağır battı.
Oturduk izledik,
el birliği ile bu şehri yok ettik!”
*
Duygularımıza tercüman olduğu için teşekkür ediyoruz.
Açık ve net söyleyeyim.
Bu şehre ihanet eden ve etmekten vazgeçmeyenlerin dönemi artık bitmeli.
Kırılan kırılsın.
Dökülen dökülsün.
Bunun başka çaresi yok.
Ama sosyal ama siyasal!
Bir patlama olacaksa hemen olmalı!
Bu şehre karşı yapılan ihanetlerin bir bedeli olmalı!