Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi mezuniyet töreninde bir öğrenci kardeşimizin yaptığı konuşma üzerine Sayın Rektör Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’in tepkisi tartışılıyor.
Biliyorum ki konu üzerine fırtınalar kopsun isteniyor.
Olaya tek pencereden bakmak kolay.
Biz olaya, üniversite, şehir, gençler ve gelecek olarak bakmak zorundayız.
*
Öğrenciler elbette eleştirecek.
Rektörler, hocalar elbette sabırla dinleyecek.
Bence sonuçtan iki tarafta memnun değil.
Öğrenci kardeşimiz diğer mezunlar ile hazırlanan konuşmasını okuyan kişi olarak böyle bir olaya neden olduğu için, İsmail Hakkı Özölçer Hoca da; “Ben ve hekim arkadaşlarımız bunu mu hak ettik” kırgınlığına bağlı olarak parmak sallayarak verdiği cevap için üzgün.
*
Dediler ki; “Öğrenci, Atatürk dediği için hoca sinirlenmiş”.
Tanımayanlar Sayın Özölçer’den bir Atatürk düşmanı falan çıkarmaya çalışmışlar.
Oysaki Özölçer’in ne kadar milliyetçi, vatansever, Atatürkçü ve geçmişten beri bilimi önde tutan çabalarını kimse görmezden gelemez.
Yani bazı rektörler ile karıştırmak, onlar gibi görmek isteyenler olabilir.
Tanımayanlar önyargı ile bakabilir.
*
Ancak bilinmeyen başka şeyler de var.
Bir öğrencisi intihar ettiğinde, bir öğrencisi trafik kazası geçirdiğinde, bir öğrencisi denizde boğulduğunda hastanelere koşup saatlerce acil servislerde bekleyen rektör ile öğrencisinin sert eleştirileri karşısında kırılıp parmak sallayan rektör aynı kişi.
*
Hatta!
Rektör olduktan sonra ilk iş olarak intihara meyilli veya başka sıkıntılar yaşayan öğrencilere maddi ve sosyal - psikolojik desteğin verilmesi için birim kuranla, kürsü konuşmasına içerlenip tepki gösteren de aynı rektör.
*
Hatta!
Yine rektör olur olmaz parası olmadığı için memleketlerine gidemeyen, yemek yiyecek parası olmayan öğrencilerine her türlü maddi desteğin sağlanması amacıyla üniversite vakfını canlandırıp, akademisyenleri tatlı sert bir dille bağış ve vakfa sahip çıkmaya zorlayan, bir öğrencinin yıllık yemek bursu adı altında dayanışmanın babasını gösteren de aynı hoca.
*
Hatta!
Kürsüde konuşan gencimize;
“Biz bu şartlarda bu kadar yapabildik.
İnşallah sende aynı şartlarda aynı sorumlulukları alırsın ve bizden daha iyisini yaparsın” diyebilecekken, kendisinin ve fakülte hekimlerinin çektiği zorlukların ve çabaların görmezden gelinmesine sinirlenen bir baba tepkisi de diyebiliriz!
*
Öğrencilerimizin, çocuklarımızın daha iyi şartlarda tıp eğitimi almak istemesi çok normal.
Bunu istemenin dili önemli.
Bunları yaparken bugün hedef yapmaya çalıştığımız Sayın Özölçer’in, hekimlerin hızla kaçmak istediği hastaneyi yeniden her yönüyle eski Rektör Prof. Dr. Sayın Mahmut Özer’in hedeflediği gibi, Batı Karadeniz’in sağlık üssü yaptığını, daha iyisi olmak için gece – gündüz çalıştığını görmezden gelemeyiz.
*
Böyle olaylarda tek bir olay üzerinden siyaset, kin ve öfke üretmek kolay.
Ama bazı şeyler tutmaz.
Öğrenciler ve Rektör Bey bir kahvede buluşur!
Zonguldakspor’u neler bekliyor!
Başkan Harun Demir verilmeyen sözler karşısında anahtarı Sayın Vali Osman Hacıbektaşoğlu’na verecekti.
Ancak Vali Bey önceden beri devam eden görüşmeleri de dikkate alarak Harun Demir’i makama davet etti.
Barınma yeri için atıl durumdaki yurt Zonguldakspor’a verildi.
Üzülmez sahası alt yapı için Elvanpazarık’taki yer de tesis- barınma ve antrenman sahası için verildi.
Harun Demir’e değil, Zonguldakspor’a verildi.
Yani çoktan olması gereken şey oldu.
İlk defa böyle şeyler görüyoruz.
En baştan beri söyledik güven- saygı ortamında herkesin daha fazla kenetlenmesi kaçınılmaz olur.
Bu bağlamda daha başka şeyler de olacaktır.
Harun Demir yeni yönetim ile devam edecek.
Ben dün bir yönetim yazmıştım.
Resmi olarak olmasa da ruhen o isimlerin yönetimde olacağına inanıyorum.
Devlet ve siyasi iktidar başlangıcı yaptı şimdi sırada Zonguldak Belediyesi’nde.
Ben herkesin üzerine düşeni fazlasıyla yapacağına inanıyorum.
İyi niyet ve samimiyet ile katkı sunanlara da şehir, mazi adına teşekkür ediyoruz.
Olmaz Sayın Hacım!
Zonguldak Gençlik ve Spor İl Müdürü Halil Hacı’ya göreve başladığı günlerde bazı çağrılar yapmıştık.
Doğal olarak bazı isimler bu yazıları Zonguldak’tan Ordu’ya atanan Hakan Yüksel’in yazdırdığını düşündü veya öyle düşünmek istedi.
Oysaki Hakan müdürün günahını aldılar.
Sonra kurum içinden sevdiğimiz ağabeylerimiz, müdürlerimiz aradı.
Zaman verilmesi gerektiği görüşünü savundular.
Bazı güzel uygulamaları örnek gösterdiler.
Mesela depoda beklediği halde gönderilmeyen, fazlasıyla dağıtılmayan spor malzemelerini hatırlattılar.
Son dönemde kurum ihaleleri gündemde.
Müdürlüğün işlerinin pazarlık veya benzer usullerle Zonguldak dışı firmalara verilme çabası hissediliyor.
Yeterli rekabet şartları aranabilir.
Mutlaka aranmalı.
Ama bunun yolu Zonguldak firmalarını aradan çıkarmak olmamalı.
Bunun yolu ve yöntemi zaten ihale kanunu ile belirlenmiş.
Kimseye bir ayrıcalık, hukuksuzluk olmasın ama Zonguldak da yok sayılmasın!