NOSTALJİ

Ağır abiler!

Abone Ol

Önceden Orman Genel Müdürlüğü'de Orman İşletme Şefi olarak görev yapan Tarik Barbaros Pilevne Kdz. Ereğli Lisesi’nde okuduğu yıllarda mahalle kültürü ve ağır abileri yazdı. 
Barbaros Pilevne’nin yazısı şu şekilde:
“MAHALLE KÜLTÜRÜ VE AĞIR AĞBİLER:
Yıl: 1968, aylardan Nisan, Karadeniz Ereğli Lisesi birinci sınıftayım. Kardeşlerim Oruç ve Sevda, daha üst sınıflarda okuyorlar. 16 yaşın kavak yelleri, Karadeniz’in yosun ve taze çimen kokusuyla birleşip, dershanenin açık penceresinden girerek; “Çocuğum gel bakalım, Göztepe’ye çıkalım, sahile inelim, ne işin var bu sıkıcı yerde” diyor. Gençliğin bu çağrısına uyarak birkaç arkadaş okuldan kaçıyoruz. Biraz huzursuzum ama sanki bunu da denemeliyim. Lise yokuşundan inerken Muhsin Abi ile karşılaşıyorum. ERDEMİR mensubu ve lojmanlarda komşumuzdu, yakışıklı, mert görünümlü, karşısındakine güven veren bir “Ağır Abi” idi. Verdiğim selamı, mesafeli ama rahatlatan bir gülümseme ile aldı. Yaklaştım, biraz da yılışarak okuldan kırdığımızı söyledim. Bekliyorum ki; “Seni gidi kerata, hadi bakalım, iyisiniz!” gibi delikanlıca sözler… 
Oysa Muhsin Abi birden durdu, ciddileşti, kolumdan hafifçe çekerek diğerlerinden uzaklaştırdı. Kırıcı olmayan, yumuşak ama tok bir sesle: “Tarık bak! Biliyorsun babanla aynı yerde çalışıyoruz. Onun sizleri okutmak için nasıl fedakârlığa katlandığını en iyi bilenlerdenim. Senin böyle bir şeye hakkın olmadığını düşünüyorum. Yanlış olmuş, bir daha yapma!” Nasıl utandım ve bunu hiçbir zaman unutmadım!
Öykü 2: Yıl; 1973 veya 74, mevsim sonbahar... Bitmeyen ahmak ıslatanlar yağmakta… Yüksel Yılmaz, arkadaşım Taşkan'ın ağabeyi. Bir akşam birlikte kulüpten çıktık, tesadüf olmalı, çünkü kendisini tanırız, severiz ama yaşıt değiliz. Yenice memur olmuşum, cebimde taksi param var. İkimiz de lojmanlara gideceğiz, yağmur altında yürüyoruz. Taksi durakları bu gün de aynı yerdeler; Belediyenin karşısında 56 Fordlar, Postanenin yanında ise Murat 124’ler… Fordlar eski, kimse binmiyor. 124’ler ise ışıldaklı, yeni, pırıl pırıl, müşterisi çok, vızıl vızıl... Ayaklarım onlara doğru gitti, Yüksel Ağbi anladı: “Gel, şu eski arabalara binelim, onlar da evlerine ekmek götürsünler!” Nasıl etkilendim ve bunu hiçbir zaman unutmadım...
Öykü 3: Turgut Abi zayıf, kara yağız, boyluca, özü sözü bir, sesi gür... Fabrikada muhtemelen Formen… Akşamları 30 evlerle, 104 evler arasındaki boş alanda futbol ve voleybol oynuyoruz. Bazen yetişkinler de katılıyor ama çoğunlukla lojmanların gençleriyiz. Turgut ve Doğan Yazıcıoğlu, Aleattin Manav (merhum), Faik Korunmuş, Yıldıray bizden ufak takıma giremiyor... Turgut Abi’nin bende iz bırakma nedeni iyi bir topçu veya voleybolcu olması değildi. (zaten öyle de değildi) Bizi derleyip toparlıyor, spor ahlakını, centilmenliği, disiplini ve kurallara uymayı öğretiyordu. Daha önemlisi bütün bunları ders gibi değil, keyifli bir ortamda öğreniyorduk; arkadaşça, demokrat ve sevecen tavırlarla. Ortaklaşmayı, ekip olmayı, malzemeyi kullanmayı ve korumayı, buluşma sözü verildiğinde uymayı da ondan öğrendik. Voleybolda top çizginin üzerine düştüğünde, o topu vurana verir, içeride mi / dışarıda mı kararını ondan bekler ve bu karara herkesin uymasını sağlar, bizlerin özgüvenini, kişiliğini pekiştirirdi. Sizleri hep hatırlayacağım; Muhsin Abi, Yüksel Abi ve Turgut Abi... 
Söyleyin dostlar, bu hayat derslerini günümüzde hangi üniversiteler veriyor? O günün koşullarında kimse çok okumuş, bilgili, entelektüel değildi, bizler de öyle! Fakat onlar kendi doğrularını kırıcı olmadan, düzeylice çevresine ifade edebilecek sorumluluk duygusu, medeni cesaret ve üsluba sahiptiler. Belki bu yazdıklarım da çok önemli ve değerli şeyler değil ama yaşam denilen ve bir ömür boyu alın teriyle örülen duvarın önemli köşe taşları olduğunu sanıyorum. Rostand diyor ki; “Uygarlık insanın insana eklediği şeylerdir.” Günümüzün sığ, yavan ve sanal ilişkileri, başkalarına sunabileceğimiz, paylaşabileceğimiz değerleri yok ediyor, toplumu yabancılaşmaya, insansızlaşmaya götürüyor yazık ki! Sevgiyle kalın!
Not: Bizden sonraki jenerasyon olmasına rağmen bu insanlık paylaşımlarından nasibini alarak yetişen gençler arasında, Türk Futboluna sporcu ve teknik adam olarak hizmet veren Ertuğrul Sağlam’da vardı. Ertuğrul; İlk, orta, lise eğitimini Ereğli’de tamamlarken, Ereğli Erdemirspor’un Minik, Yıldız, Genç ve Amatör takımlarında futbol oynadı. Aslen Gümüşhaneli olan babası Erdemir’de çalışıyordu ve Ertuğrul, Erdemir Lojmanlarında büyüdü.”