Zonguldaklı eski TRT Spor muhabirlerinden İhsan Doğan yaşama veda etti. Doğan, bir süredir kanser tedavisi görüyordu. Zonguldak’ta uzun yıllar geçiren Doğan eğitim hayatı için ayrıldığı Zonguldak’a bir daha dönememişti. Doğan 2009 yılında TRT’den emekli olduktan sonra gazeteciliğe devam etti. Z HABER olarak İhsan Doğan’a Allah’tan rahmet, ailesi ve dostlarına sabır diliyoruz.

İHSAN DOĞAN İLE SON RÖPORTAJ
İhsan Doğan, ölümünden önce verdiği bir röportajında gazetecilik üzerine deneyim ve önerilerini paylaşmıştı.

İŞTE O RÖPORTAJ
Mehmet İhsan Doğan, 1969’da Basın Yayın Yüksek Okuluna girmiş ve 4 yıllık eğitimin ardından buradan mezun olmuştur. O zamanki müfredata göre ilk iki yıl genel dersler, son iki yıl ise uzmanlık dersleri verildiğini belirten İhsan Doğan, uzmanlık alanı olarak radyo televizyon yerine gazetecilik ve halkla ilişkileri seçtiğini ifade etti. Gazeteciliği seçme nedenlerinden biri ise lise yıllarında gazetecilik yapmış olmasıdır.

“Polis adliye muhabirliği hikayeniz nasıl başladı?” sorumun ardından Mehmet İhsan Doğan, lise yıllarındaki gazetecilik tecrübesi ve alana yönelimi ile ilgili şunları söyledi: “Lise dönemlerimde de gazetecilik yapmıştım. Zonguldak’ta Küçük Gazete’nin sahibi Necat Muhsinoğlu, gazetenin yönetimini bana devretmişti. Yüksekokulun 3.sınıfında işin içinde olmamız gerektiğini anladım. Babam Milliyet Gazetesi yazarı Mete Akyol’un tanıdığıydı. Mete Akyol’a mektup yazıp götürdüm. O da beni işi mutfakta öğrenmem gerektiği için Halkçı Gazetesi’ne gönderdi. Halkçı Gazetesi’nin sahibi ise Erdoğan Tokatlı idi. Halkçı Gazetesi’de polis adliye alanında stajyer olarak başladım. Daha doğrusu polis değil de adliye muhabirliğini istedim. Adliye muhabirliğinde çok şanslıydım, haberlerim manşet oluyordu. 12 Mart 1971 muhtırası döneminde ülke zorlu bir süreçten geçiyordu. Gündem yoğundu.”

Alana yönelik olarak “Gazeteci adaylarına mesleki önerileriniz var mı?” şeklindeki soruma ise Doğan, adliye muhabirliğinde geçmişi unutmamak ve geçmişle bağlantı kurmanın çok önemli olduğuna değindi. Bu konuda bir anısını da paylaşan İhsan Doğan, “Adliye muhabiriyken bir komünizm davasına girmiştim. Sanık Mülkiye’den (Siyasal Bilimler Fakültesi) arkadaşımdı. Haberi yazarken geçmişi de katarak yazıyordum. Yazı işleri müdürü ‘nerden biliyorsun sen bu olayı?’ demişti hatta. Mülkiyedeki olay ise şuydu; öğrenci derneğinde seçime sosyal demokratlar ile sosyalistler girdi. 5 oy fazla çıktı, fazla çıkan zarflar kenara koyuldu. Sosyalistler bir oyla seçimi kazandı. Bunun üzerine bir kişi olayı ‘komünizm propagandası’ diye savcılığa bildirdi. 1964-65’deki suç duyurusunun son duruşması 1969’da olmuştu. O 5 oyun içinde ne olduğu da sonradan ortaya çıkmıştı. Eğer o 5 oy geçerli olsaydı sosyal demokratlar kazanacaktı. Ben de davaya ilişkin haberimi yazarken bu bilgilerimi de eklemiştim.” dedi.

İhsan Doğan, “Bu alanda insan ilişkilerinin çok iyi olması gerekiyor, sizce de öyle mi?” sorusuna ise, adliyede zabıt katipleriyle, mahkeme kalemleriyle, müdürleriyle iyi geçinmenin polis adliye muhabirliği alanında önemli olduğunu vurguladı. Ayrıca yasaları iyi bilmemiz, baroyla da sıkı ilişkiler kurmamız konusunda tavsiyelerde bulundu. Bitmemiş bir davayı yorumlamanın hata olacağını ifade eden Doğan, “aynı zamanda gizlilik kararı bulunan bir davayı da haberleştirmemekte fayda var.” dedi.

Adliye muhabirliğindeki bir anısını daha bizimle paylaşan İhsan Doğan, şu ifadelerde bulundu: “Hacettepe Yurdunu polis basmıştı, ben de haberini yapmaya gitmiştim. Polislerle öğrenciler arasında çatışma çıktı. Öğrencilerde av tüfekleri vardı, uzun süre direndiler ama en sonunda mühimmatları bitip teslim oldular. Öğrenciler geri çekilirken terasa kadar çıkmıştı. Polisler öğrencileri gözaltına alıp, suçüstü mahkemesine götürdü ve yargılamalar başlamıştı. Polisler tanık olarak dinleniyordu. Polislerde, mahkemede öğrencilerin nerede oturduğunun krokisi olduğu anlaşıldı. Hakim “sen kimi yakaladın” dediğinde polis, direkt gösteriyordu kimi yakaladığını. Ancak bir öğrenci çatışmada gaz bombası atıldığı için atkısını yüzüne örtmüş. Polis ise direkt ‘şu!’ diyerek gösterince öğrenci, “beni nasıl tanıyorsun, yüzümü görmedin” demişti. Bunun üzerine polis, “ben onu postalının altından tanıdım” demişti. Halkçı Gazetesi’nin ‘Polis, öğrenciyi postalından tanıdı’ başlıklı haberini ben yapmıştım. O dönem çok konuşulmuştu haberim.”

İhsan Doğan, gazeteciliğe yönelik ise, “Bütün haberlerde yorum olur, yorumsuz haber haber değeri taşımaz. Ancak maddi hata yapmamak gerekiyor. Bir de önemli bir unsur, çalıştığımız basın yayın organının ilkelerine göre haber yapılmalı.” dedi.

Son yıllara ilişkin ise İhsan Doğan, davalara girmenin zorluğundan, basının bilgi hakkının önüne çıkan engellerden bahsetti. Doğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şimdi davalara girmek daha zor. Biz daha serbesttik. Artık basının önüne bilgi almaması için engeller koyuluyor. Bu engelleri ise iyi ilişkiler kurarak kaldırabiliriz. Bizim zamanımızda, biz davanın kalemine gider bilgileri alırdık. Ama şimdi birçok davaya girilmiyor bile.”

Editör: TE Bilişim