Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 22 Ocak’ta Zonguldak’a yapacağı gezi önemli.
Bir önceki yazıda istenecekler ve istenmesi gerekenlerden örnekler verdim.
Liste tam ve eksiksiz hazırlanmalı.
O listelerin son maddesi olarak yazdığımız teşvik konusunda mutlaka ayrı bir sayfa açılmalı.
Bölgemizde yerel istihdam modellerinin ve küresel anlamda ihracat yapan firmalarımızın rekabet gücünü arttıracak, dezavantajlı duruma düşüren nedenlerini sonlandıracak, çevremizdeki pek çok ile sağlanan ilave teşviklere kavuşturacak düzenlemeler istenmeli.
Tam istenmeli.
Doğru istenmeli.
Zonguldak’ın teşvik sıralamasından doğan mağduriyetlerine son verilmeli.
Yeni istihdamların sağlanabilmesi ve bölgemiz üreticilerinin daha güçlü hale gelebilmesi için bu sorunun mutlaka çözülmesi lazım.
Bölge milletvekillerimiz lütfen bu konuyu pas geçmeyelim.
Sayın Erdoğan ile fotoğraf derdinde olan sevgili yöneticilerimiz, belediye başkanlarımız lütfen bu konuyu es geçmeyelim.
İş dünyasının toplanıp bu konuda bir sayfayı geçmeyen bir raporu hazırladıktan sonra gür ve kararlı bir şekilde Erdoğan’a anlatma fırsatı sağlanmalı.

Yüksel Yıldırım!
Bu şehir için inatla, samimiyetle kafa yoran isimlerden biridir Yüksel Yıldırım.
Zonguldak Nostalji sayfası ile sosyal medyada Zonguldak adına farkındalık yaratan bir isim.
Zonguldak için derdi ve fikri olan çok insan var.
Ama Yüksel Yıldırım tüm bu dertleri, temennileri ve önerileri harmanlayıp basının da yararlanacağı şekilde bin bir emekle sunan kişidir.
Onun sayesinde bugün bizde ve pek çok basın kuruluşunda Zonguldak üzerine anılar ve fikirler yer alır.
Ama Zonguldak’ta böylesi insanların değerini pek bilen yok.
Bizimkilerin ilk merak ettiği şey; “kim hangi partiye yakın” oluyor.
Lanet olsun sizin de partilerinizin de, fikrinizin de zikrinizin de!
Teşekkürler Yüksel Yıldırım.

Her biri bir fabrika!
Yıllardan beri söylerim.
Ne Yüksel Aytaç yaptı
Ne İsmail Eşref yaptı.
Ne Secaattin Gonca yaptı.
Ne Muharrem Akdemir yaptı.
Ne Ömer Selim Alan yaptı.
Ne Valilik yaptı.
Ne Özel İdare.
Ne BAKKA.
Ne diğer belediyeler.
Bu şehirde şehre değer katan, tarihinden bitki çeşitliliğine kafa yoran, araştıran, kitaplaştıran ve beklentileri olmayan az sayıda isim var.
Saysam eksik kalır.
Akla gelen birkaç tanesi.
Ekrem Murat Zaman.
Erol Çatma.
Kadir Tuncer.
Sina Çıladır.
Mustafa Sözen.
Mustafa Yüce.
Kürşat Coşkun.
Sadi Uyar.
Mevlüt Kırnapçı.
Mete Arif Tokmak.
Ve  daha niceleri.
Her biri fabrika!
Bir merkez düşünün.
Bu insanlara şehir adına özgürce üretme – çalışma alanları verilse.
Birer oda.
Birer bilgisayar.
Belki buna da gerek yok.
Tüm üreten insanları daha nezih şartlarda üretmeye yöneltebilecek bir merkez.
Çok mu zordu.
Bu insanlar teker teker aramızdan ayrılıyor.
Kimi imkansızlıklar içinde kıvranıyor.
Kimi kitabını – araştırmasını yayınlayacak imkan bulamıyor.
Ve tüm belediyelerimiz abuk – sabuk kitapları hediye çantalarına koyacaklarına yerel yazarların ürettiklerini hediye çantalarına koysalar.
Bu şehir çok zengin ama politik körlükler ve salakça egolar nedeniyle yazık ediyor kendine.
Bu şehir turizm şehri olacaksa, endüstri mirasları turizm faktörü olacaksa tüm yerel yazar- araştırmacı ve sanatçılarımıza sırt çeviremeyiz!

10 Ocak lafta kalmasın!
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle pek çok mesaj yayınlanacak.
Eyvallah.
Allah eksik etmesin.
Ancak siyasetçiler ve kamu idarecilerimize, STK temsilcilerimize ve belediye başkanlarımıza samimi bir çağrım var.
Basını kendi paralı maşanız gibi görme sevdanızdan vazgeçin.
Kendi istek ve reklamlarınızı yapacak kalemşörler olarak görmekten vazgeçin.
Sizin gibi düşünmeyen ve işini hakkıyla yapmaya çalışan gazetecileri ötekileştirmeye, yok etmeye, cücük reklamlarınız veya abonelikleriniz ile cezalandırma çabasından kurtulun.
Kendiniz için, şehrimiz için ve basın için yapacağınız en güzel şey bu olur.
Aksi takdirde sizden korkan sizin gibi olsun!