Zaman zaman Demirel’in sözünü hatırlatıyoruz.
“Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz”
Mesele o mesele yani!
Her gün yaşadığımız, şehir ve insan yaşamını doğrudan olumsuz yönde etkileyen onca konu var ki.
Ancak meseleleri mesele etmediğimiz için mi veya meselelerden korktuğumuz için mi bilinmez aynı meselelerin içinde boğuluyoruz.
Mesela trafik.
Bu şehirde bu kadar yönetici, bu kadar söz ve yetki sahibi varken şehir merkezinin her yerinin, yolların iki tarafının, bazı yolların da çift sıra otopark olması ile ortaya çıkan yaşanmazlığı nasıl anlatmak lazım!
Yani bizim çok sevgili yöneticilerimiz bu manzaraya seyirci kalarak neyi çözecekler?
Şehir dediğimiz zaman kurallarını da koyup uygulamak lazım.
Otoparklar böyle de kaldırımlar yerinde duruyor mu?
Pek çok yerde kaldırımlar keyfi olarak işgal ediliyor.
Marketler, manavlar, çay ocakları kaldırım işgali konusunda yarışıyor.
Onların bir günahı yok ki.
Çünkü yandaki öyle yapıyor, arka caddedeki öyle yapıyor.
Nasıl olsa kimse ses çıkarmıyor, nasıl olsa şehir sahipsiz olunca esnaf ve araç sahipleri ne yapsa yeridir.
Bu şehrin cücük kadar merkezini her geçen gün daha yaşanmaz hale getirmekten vazgeçin.
Üç esnafın gönlünü hoş edeceğiz, otopark gelirini artıracağız diyerek bu şehrin caddelerini insanlara zehir etmeyin!
Radikal kararlar alın ve kararların arkasında durun!
Farkında mısınız?
Her gelen, kendinden önceki dönemi suçlayarak bu halkın aklıyla dalga geçiyor!
Ve bu rezilliklere Ali Topaloğlu dışında pek ses çıkaran da yok!
İstihdam kapıları!
Zonguldak pek çok alanda zorlukları olsa da yeni fırsatlara, yeni istihdamlara da çok açık bir şehir.
Ekonomi üzerine kafa yoran, yenilikçi insanların bu bağlamda şehre dönük olarak söyleyebilecekleri çok şey var.
Ancak konuştuğumuz kadar iş yapamayan bir şehiriz.
Ve kontrolsüzlük, plansızlıklar sonucu çok yıllar ziyan oldu.
Bir de hasetlik.
Burun kıvırma.
Küçümseme.
Nicelerini gördük.
İnanılmaz bir kıskançlık, tarifsiz bir çekememezlik ve her başarıdan böylesine rahatsız olan insanlar!
Hepsi bizim insanımız.
Bu hastalık derecesinde bir durum.
İş insanı Sezai Çanakçı’nın Vali Osman Hacıbektaşoğlu’nu ziyareti sonrası bu konularda tanık olduklarımızı yeniden not düşmek istedim.
Bu şehrin en önemli gündemi yatırım, üretim, istihdam işleri olmalı.
Ruhsat!
Zonguldak’ta alkol ruhsatı için başvuru yapılan işletmelerden biri, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı bir kreş ve gündüz bakımevinin ortak kullanım alanı olan arka çıkış kapısında.
Mithatpaşa Mahallesi Bülent Ecevit Caddesi’ndeki 35/C adresinde bulunan işletme için içkili ruhsat talep ediliyor.
Pavyon, gazino havasında çalışacak bir yer için ruhsat talep ediliyor.
Zonguldak Belediyesi’nin Ekim ayı meclis toplantısında görüşülecek içkili yerlerle ilgili madde, Türlü İşler Komisyonu’nun gündeminde.
Böyle bir şey olabilir mi?
Doğru ne?
Hoca diyor ki!
Mustafa Akgül hoca diyor ki;
“İnsan hileyle malını arttırabilir ama rızkını arttıramaz”
Harun Akın’dan bugüne lobi işleri!
Zonguldak’ın ne zaman yalnız kaldığını görsek bu lobi işlerini hatırlarız.
Bu konuda en kararlı çıkış yapan 22. Dönem Milletvekili Harun Akın olmuştu.
Akın; “Zonguldak lobisini oluşturacağız” diyerek çıktığı yolda hastalığı nedeniyle amacına ulaşamamış sonrasında da siyaseten önünün kesilmesi nedeniyle lobicilik heyecanı sahipsiz kalmıştı.
Hala önemli bir konu.
Her çalışmanın mutlaka bir karşılığı vardır.
Ancak en önemli lobi ortak akıl ile olur.
Ne yazıkki bu konuda çaba gösteren az sayıdaki STK temsilcimiz de erken pes etti.
Çünkü politik dirsek temasları, bürokratik dokunuşlar ve hemşehricilik ayakları bu düşünceye sekte vurdu.
Biz yine not düşelim de belki birileri çıkar bu yükü sırtlanır!
Kürşat Coşgun’a çağrı!
Zonguldak mizah yazarları ve tiyatrocular için harika malzemeler sunuyor.
Eskiden mizahi konulara daha çok yer vermek mümkündü.
Uğraşan, emek veren de çoktu.
Şimdilerde caddeler, haber sayfaları aralıksız gerilim dizisi gibi.
BKM Müdürümüz Kürşat Coşgun’dan ricamız yerel tiyatro gruplarına yerel olayları makaraya alan oyunlar çıkarması için destek olması!
Malzeme çok!
Bu şehir çok gergin.
Gülmeye hepimizin ihtiyacı var!