Tüm çiftçilerin gelenekselinde olan, birlik beraberlik halinde üretim yapma halidir imece.

Mutlaka sözü sayılır bir lideri vardır.
Tüm süreç, plan ve program dahilindedir.
Tarlalardaki ürün aynı süreçte dikilmiş veya hasat edilmiş olur.
Tam da bu kültürün içine doğmuştum Gümenüz’de.
Ürünümüz ise tütündü.
***
Üretim sevdası ile emekli olup
hayvancılığa başlayınca kırsalda yaşamaya başladım.
Köydeki komşularım, toprak, hayvanlar,
bütün yorgunluğumu alıyor, bambaşka hava katıyordu ruhuma.
Tam bir antogonist yaşıyordum.
Şehre döndüğümüzde derin derin uyumaya başlamıştık.
İlk zamanlar hava çarpıyor, yoruluyoruz, ‘o yüzden rahat uyuyoruz’ diyorduk.
Zamanla kırsalın etkisi olduğunu fark ettik.
***
Sosyal yaşamımda sürekli kentle kırsal bağı anlatır,
projeler düşünür oldum.
6 yıl önce; Ayşen Orhan, Hatice Asilkazancı, Hikmet Yılmaz, Mücella Pamay, Tülin Papila, Özlem Sarıkaya ile birlikte
İmece Derneğini kurduk.
Amaç kente ve kırsala iyi gelecek her türlü
proje ve aktivitelerde bulunmak,
toplum yararına bir dernek olmak,
kısacası nitelikli beraberlikler sağlamaktı.
Yemekte, gezilerde bir araya geliyor,
nabzı yokluyor, projeler oluşturuyorduk.
***
-Sepet örücülüğünde eğiticileri eğitmek;
-Isparta gülü yetiştirmek,
-Köyde toplu sünnet,
-Hıdırellez şenlikleri,
-Bahara merhaba etkinlikleri,
-Kendi şehrimde turist olmak gibi.
Kimi proje olan, kimi nitelikli beraberlikler sunan bir araya gelmeler başladı süreç içinde.
***
Bazen kurucu üyeler bir araya geliyor ve beyin fırtınası yapıyor.
Bazen de bize inanan, gönül veren, bağış yapan gönüllülerimizle birlikte oluyoruz.
Küçük şehrimizde gönlümüzü bakış açımızı büyütüyor,
Şehrimize, ülkemize, dünyamıza sahip çıkmaya çalışıyor,
kısacası nitelikli etkileşiyor ve bir araya geliyoruz.
Çıraklığımız bitti, kalfalık projelerimiz fırında!
***
Zaman zaman bize inanan arkadaşlarımızla
şehirlerimizi tanımaya çalışıyor,
‘canım Türkiyem’de turist oluyor,
‘insan yolculukta tanışır’ düşüncesiyle
etkileşiyor, notlar alıyor, sosyalleşiyoruz.
***
Geçen hafta Batı Karadeniz’de geziye çıktık
Birkaç dost,
Kastamonu, Sinop
doğa kültür gezisi,
hemen yakınımızda birkaç saat uzaktaki
bu tarihi şehirlerdeki değerlerde boğulduk.
Kastamonudaki yöresel değerler
hanlar, camiler,
çiftlikler, coğrafik işaretli yemekler,
sarımsağından, helvasına, ormanlık alanlarına
şelalelerine, kanyonuna uzanan değerler bizi büyüledi.
Sinop’takiler ise bambaşka,
huzur, moderlik, tarih, deniz
doğal liman.
Akliman, karakum, ince burun, hamsilos, kale,
Cezaevi,
Mantı, nokul, Sinop hamsisi..
Cezaevi başlı başına bir hikaye
Bir gün ayrılmalı,
Tadı damağımızda kaldı.
Özellikle Sinop
Zonguldak ile çok benzer.
Küçük, şirin, yönetilebilir, tarihi değerleri olan,
yazın dolup taşan turistik bir şehir.
Dar küçük sokaklarında gezerken
iletişimin azaldığı günümüzde
- Hoş geldiniz, nereden geliyorsunuz?
- Şehrimizi beğendiniz mi?
soruları ile karşılaşabilirsiniz.
Birer günün yetmediği bu iki Anandolu şehrimizde
tekrar mutlaka gelinmek üzere notlar alınarak
tadı damağımızda döndük.
***
İmece ise bu gezide bize inanan
potansiyel arkadaşlarımızla tanıştı, projelerimizi tanıttı,
gelecek planlarını anlattı.
Her zaman birin sıfırdan büyük olduğuna inan
arkadaşlarla var olmaya, ülke değerlerimize sahip çıkmaya,
değerlerimizi cilalamaya, parlatmaya,
var olmaya and içerek;
yuvamıza, Zonguldak’ımıza geri döndük.