Bu şehrin güncel ve önemli sorunlarından biri özel maden işletmeleri.
Kömür üretimine hala ihtiyaç varsa bu işletmelerin de yaşamasına ihtiyaç var.
Buralarda binlerce insan çalışıyor ve bu ekosistem şehir ekonomisinin damarlarına sürekli kan pompalıyorsa o zaman mesele önem demektir.
Bu şehirden her şekilde nasiplenen kesimler aynı üniversite meselesinde olduğu gibi bu sahaların yaşadığı sorunlara da duyarsız.
Esnaf bir alem.
Çok net.
“Dükkana müşteri gelsin para kazanayım” diyen ama böylesi asıl sorunlara duyarsız bir esnaf var.
Savunsana hakkını.
Niye bu kadar hazırcısın?
Armut pişsin ağzıma düşşün!
Bizim siyasetçilerimiz de öyle STK’larımızda.
Bürokratlarımızda.
Neyse!
Meseleye seçim döneminde yakın ilgi gösteren, ellerinde sihirli değneklerle dolaşanlar ortadan kayboluverdi.
Çünkü Zonguldaklıyı kandırmak kolay kolay!
Basına da üç kuruş verip reklamını da yaptın mı bu iş tamamdır!
Kömür fiyatı yerinde saymış ama maliyetler dört kat artmış.
Üretici yaşasın, istihdam devam etsin deniliyor ancak madencilerin ipini çeken yüksek rödevans bedellerinin sembolik rakamlara çekilmesi için sadece bahane üretiliyor.
Bölgemiz sanayi kuruluşlarının Zonguldak’tan kömür almama inadını görmezden gelenler de ihanet ediyor.
Üç beş – kömürcüye kızıp işi yokuşa sürenleri kapanan ocakların önünde fotoğraf çektirmeye bekliyoruz.
İşini iyi yapan kötü yapan mesele üç- beş kömürcü değil ki!
Binlerce insanın ekmeği.
Onların aileleri.
Meselesine sahip çıkmayan hazırcı ve tembel esnaf!
“Vay sen kime tembel dedin” diyecekler şimdi
Neyse işte nasıl olsa kimse anlamayacak!


Saat kulesi işi!
Bu saat kulesi konusunda neden yazmadığımı soranlar var.
Ne yazalım.
Malzeme belli.
İşçilik belli.
Bütçe belli.
İş bizim eski Anadol otomobillerin kaportasından farksız.
Anadol güzel arabaydı ama kaportasını hayvanlar kemiriyor diye kendi markamızı linç ettik.
İş biraz öyle.
Üç milyonluk işten bu kadar cacık çıkar.
Başkan bunu mermerden yaptırsa fiyat 20 milyona çıkardı o zaman da neden çok para harcandığını yazardık.
Yıkılan köprünün demirlerinden yaptırsa yine yazacak bir şey bulurduk.
Akdemir döneminin heykelcibaşı Erhan Darende’den fikir alsalar daha iyi olurdu.
Üzerinde bulunan madenci figürleri dışında bir esprisi, sanatsal değeri ve kalıcılığı yok.
Yani zaten kısa süre sonra arabanın teki çarpar olana da yazık olur.
Ancak bu haliyle bile sunta kaplanmış veya mukavvadan yapılmış görüntüsünden uzaklaştırılabilir, maden işçilerinin olduğu kısım işçi motiflerine uygun olarak dekore edilebilir.
Belediyemizin amblemi saatten çok büyük.
Bence o logonun yerine reklam alınarak belediyeye ciddi gelir sağlanabilir.
BİM
ŞOK
A101 kapar oraları!
Adayların açık artırma ile reklamları alınabilir.
Neyse işte gerisini düşünsünler.
Bizim aklımız ermez!
Ayrıca bu şehrin çok acil sorunları varken bu işler üzerinden de uzun uzadıya polemikler zaman israfından başka bir şey değil.

Politik zorbalıklar ve halk!
Bazen abuk sabuk tartışmaların ortasında buluyoruz kendimizi.
Bazen de insanların insanları kendilerine benzetme, kendileri gibi düşünmeye zorladıkları durumları sık sık görüyoruz.
Sorunlarını doğru dürüst tartışmaz duruma geldi şehir.
Mağdur edilenler de mağdur, mağdur edenler de aynı mantığın mağduru!
Zonguldak’ın her meselesinde böyle işler.
Yahu bir işin doğrusu nedir?
Bir iş neden doğrudur?
Neden yanlıştır?
Siyasetçilerimiz böyle.
Kitlelerimiz de siyasetçilerin aklına uyuyor?
Doğru ne?
En doğru ne?