3 Mart 1992 yılında hayatını kaybeden 263 maden işçisi için düzenlenen törende kısa süreli söz hakkı krizi yaşandı. Milletvekillerinden sadece CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın katıldığı törende Genel maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Hakan Yeşil, TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu konuştu. Sonrasında ise kürsüye Vali Mustafa Tutulmaz davet edildi. Tam bu sırada devreye giren CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz; “Vali beyden sonra konuşmak olmaz” diyerek tepki gösterdi. Vali Tutulmaz ise; “Konuşacaksanız buyurun” diyerek geri çekildi. Bu arada GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil durumu izah etmeye çalışırken ortaya bu fotoğraf çıktı. Sonra Yavuzyılmaz için anons yapıldı. Yavuzyılmaz’ın konuşması sırasında Ak Partili bazı isimlerin hayıflandıkları görüldü.

DENİZ YAVUZYILMAZ NE DEDİ?
Milletvekili Yavuzyılmaz konuşmasında maden şehitlerini saygıyla andığını belirterek;
“Sizlerin milletvekili olarak size hesap vermek için buradayım” dedi.
Maden şehitlerinin yakınlarına tanınan hakların takipçisi olduklarını belirten Yavuzyılmaz, maden şehitleri arasında yasayla ayrımcılık yapıldığını belirterek eşitsizliğin giderilmesi için verdiği mücadeleden örnekler verdi.

30 HAZİRAN 2020 TARİHLİ KONUŞMA
Yavuzyılmaz, 2003 yılı öncesi ve 2014 yılı sonrası maden şehitlerinin şehit sayılmadığını belirterek 30 Mayıs 2020 tarihli TBMM konuşmasını okudu.
“Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2003-2014 yılları arasındaki tarihlerle sınırlandırılan, maden kazalarında şehit olan madencilerin ailelerine devlette istihdam hakkı tanıyan kanundaki bu süre sınırlamasının kaldırılması için verdiğim kanun teklifine destek istemek için huzurunuzdayım, maden şehitlerinin çocuklarına destek istemek için huzurunuzdayım.

Zonguldak ili Kozlu ilçesinde büyümüş bir milletvekiliyim. Kozlu neresi, size hatırlatmak istiyorum: 1992 yılındaki grizu faciasıyla anılan, 263 madencimizin şehit olduğu ve o gecenin sabahı babalarını kaybeden 263 maden şehidimizin çocuğuyla bu acıyı birlikte yaşadığımız bir ilçemiz, Zonguldak Kozlu ilçesi. Arkadaşlarım o gün babasız kaldılar, babasız büyüdüler, bugün hâlâ babasızlar. Grizu faciasının acıları onlar için sadece bir gün içinde yaşanıp bitmedi. Şehit madenci aileleri hâlâ o acıları yaşıyor. Bugün itibarıyla 2003 yılı öncesi ve 2014 yılı sonrası maden kazalarında şehit olanların ailelerine devlette istihdam hakkı tanınırsa bu sadece 500 ve 600 kardeşimize bir istihdam hakkı tanıyacak yani devlete neredeyse bir yük getirmeyecek ve "Ben bu vatanın evladıyım." diyen herkesin boynunun borcu olan, maden kazalarında öldüğü tarihe göre şehitler arasında ayrımcılık yapan bu tarih sınırlamasının kaldırılmasını talep ediyoruz.

Evet, değerli milletvekilleri, unutmayın, bir avuç kömüre ömrünü vererek çalışan, hastalanan, ciğerlerini tüketen madencileri unutmayın. Ülke kalkınması adına şehitler veren madenci kentlerini unutmayın. 3 Mart 1992 yılında 263 madencinin şehit olduğu Kozlu'yu unutmayın. 1983'te 103 işçinin yaşamını yitirdiği Armutçuk'u unutmayın. 1990 yılında Amasya'da 3'ü yanarak olmak üzere kaybettiğimiz 65 maden işçimizi unutmayın. 1995 yılında 38 madencinin göçük altında kalarak can verdiği Yozgat'ı unutmayın, Soma'yı unutmayın. 2014 yılından sonra maden kazalarında şehit olanları unutmayın, şehit madencilerin ailelerini unutmayın. Hâlâ kanıyor yüreklerimiz, acımız hâlen taze.

Değerli milletvekilleri, soruyorum.
Hangisi daha acıdır? Babasız büyüyen bir çocuk olmak mı yoksa çocuğu hayatta çaresiz kalan bir maden şehidi olmak mı? Onların ailelerine, çocuklarına sahip çıkmak hepimizin görevi değil mi? Bir çocuğun gözlerinin içine bakıp "Senin baban şu yıllar arasında ölmedi, o yüzden sen bizi ilgilendirmiyorsun." diyebilecek vicdansızlar var mı bu Mecliste? Birazdan oylamada bunu da göreceğiz.”

Editör: TE Bilişim