Merhaba sevgili okurlarım,
Geçtiğimiz gün yaptırdığım korona testi pozitif çıktı.
Hayatın tadını ve pisliklerin kokusunu alamadan yazacağım bir süre.
İyi dilekleriniz için teşekkür ederim.
Ayrıca, Kilimli Sahil Yolu’nda yaşadığımız saldırıyı kınayan; geçmiş olsun dileklerini iletenlere bir kez daha teşekkür ediyor. Kamunun bilgi alma özgürlüğüne sahip çıkacağız!
*

“Don’t Look Up” mealen Yukarı Bakma.
2021’in sonlarında bir dijital platformda vizyona girdi.
Önemli isimlerin oynadığı bir film. Mesela Leonardo DiCaprio var başrolünde, bir gökbilimci olarak.
Detaylara girmeden, hemen hemen her felaket senaryosunda ve tarihte gördüğümüz gibi…
Dünyaya çarpmak üzere olan bir kuyrukluyıldızı, siyasi irade görmezden geliyor.
Sonra işin içine büyük zenginler giriyor. 
Krizi fırsata çevirmek belki de…
Bana göre çok önemli detaylara dokunulmuş filmde.
Senarist Adam McKay güzel yakalamış diyebilirim.
*
Medyanın olayları çarpıtması. 
Toplumun medyanın ele alış biçimiyle kutuplaşması.
Gözle görülebileni bile reddederek romantik söylemlere kapılması…
*
Kar hırsının başka bir deyişle açgözlülüğün dünyayı yok oluşa sürükleyişi.
Filmde kuyrukluyıldız yok edileceği esnada, kuyrukluyıldızın üstünde bulunan doğal kaynaklar için operasyon duruyor.
Herkese iş olacak, herkese aş olacak diye de satıyorlar bunu, medyada…
Kuyrukluyıldızı parçalama başarısız olunca… Ne aş kalıyor ne iş.
*
Sosyal medya algoritmaları…
Günümüzde birçok büyük şirket bu algoritmalar üzerinden reklam planlaması yapıyor.
Satış stratejileri geliştiriyor.
Mesela özel günlerde kendi logolarıyla duygusal reklam tasarlamak…
Bu işin en basit yöntemi.
Ancak gündeme bir konu atıldığında, ne kadar etkileşim aldığından
Yarattığı satın alım tıklamasına kadar her ayrıntıyı ölçen bir yapay zeka var.
Attığımız her adımı bir şekilde veri haline getiren bir sistem.
Mesela bir tatil konuşması yaptınız; hemen uçak bileti, otel reklamı…
Dövmelere çok mu baktınız? Sosyal medya reklamlarında da karşınıza bu konuyla ilişkili reklamlar çıkıyor, değil mi?
*
Filmde de ultra zengin abimiz, benzer bir uygulama geliştiriyor.
Ruh halinize uygun içerik sunuyor size. Haliyle bütün verinizi işliyor bu uygulama.
İki kişinin ölümünden bahsediyor filmde, bu algoritmaya dayanarak. 
Biri başroldeki gökbilimciye ‘yalnız öleceksin’ oluyor.
Diğeri de Amerikan Başkanı ablamıza bir ‘Bronteroc’ tarafından öldürüleceği… 
-O ne ola ki?
-Henüz bilmiyoruz.
*
Ailesinden uzaklaşmış gökbilimci, filmin sonunda ailesiyle bir araya geliyor.
Amerikan Başkanı ise uzaylı bir devekuşu, muhtemelen Bronteroc tarafından öldürülüyor.
Algoritma binlerce yıl sonra Amerikan başkanının nasıl öleceğini hesaplayabilmişken gökbilimcide neden hata yapıyor?
Çünkü gidişatı değiştirebilecek güç insanda!
*
Farklı olmasını ister ve değiştirmek için adım atarsak bütün hesaplar bozulur.
Medyanın öne çıkardığının aksini çıplak gözle görmeden fark edersek, gidişat değişir. 
Cesaret edersek. Gökbilimcinin ölümünü değiştirdiği gibi “öyle görünen” her şeyi değiştirebiliriz.
Biraz cesaret!
Biraz cesaret!
Bir adım!