Yanıyoruz… Yakılıyoruz…
Merhaba değerli okurlarım, bir Zonguldak’ın Kalemi’nde daha beraberiz. Ünal Kurt, gündeme denk gelen bir şiiri ile bizimle olacak.
Gündem malum, ciğerlerimiz cayır cayır yanıyor. Yangınların neredeyse yüzde 90’ı insan etkisiyle çıkıyor, geri kalanı ise yıldırım düşmesinden kaynaklanıyor.
Maalesef ülkemizin dört bir yanından alevler yükseliyor. 100 civarında yangın çıktığı konuşuluyor ve bu yangınlarda 6 kişi öldü, 6 insan…
Peki, kaç bin canlı öldü? Ağacı, bitkisi, börtü böceği… Yanarak can veren onlarca hayvanın görüntüleri dolaşıyor internette. Baktıkça nefesi kesiliyor insanın. İştahı kaçıyor ve küfürler savuruyor havaya, buna sebep olanlara, ilgilenmeyenlere; tedbir almayanlara.
İnsanlara yönelik önlem bir şekilde alınıyor. Evler boşaltılıyor, köyler boşaltılıyor. Evler yanabilir, araçlar, eşyalar… Yerine gelmeyecek şeyler değil hiçbiri. Biraz sıkıntı biraz uğraş çözülebilir.
Ama bir orman kaç yüz yılda oluşur da parlar yeşil yeşil? Ağaçlar, dünyanın çakılı çivileridir! Yanlarına gidince bizi güneşten, sıcaktan korurlar ve yaban hayatına yuvadır ağaçlar.
Ağaçlar gidiyor, hayvanlar gidiyor. İnsanın kaybettiği mallar yerine gelir ama ağaçları torunlarımız bile zor görür… Yuvaları ve içgüdüsel olarak alıştıkları yaşam biçimleri bozulan hayvanlar biraz zor döner.
İşin siyaseti, kayıp vergileri bir yana… Bu vatan hepimizin. Eğer sabotajsa burası onu yapanların da vatanı! Ne yazık ki gerçek bu. Birlikte daha iyiye taşımak varken, neden kavga?
Bu konu uzar da uzar. Söyleyecek, anlatacak o kadar şey var ki… Ben fazla uzatmadan sözü bu haftaki konuğum sevgili Ünal Kurt’a bırakıyorum.
Yangın Yeri – Ünal Kurt
Yurdumun bağrına ateşler düştü
Ege’yi Akdeniz’i yangınlar sardı
Ormanlarına, dağlarına hainler sızdı
Artık yeter! Masuma, mazluma dokunma!
Kıyamet kopsa O son fidanı dikeriz
Orman da bir vatan, biz bunu biliriz
Vatana el süren namerdi, çelik olsa bükeriz
Artık yeter! Masuma, mazluma dokunma!
Kurt, kuş, börtü böcek, ağaç, fidan,
Ne istediniz, günahsız bunca candan
El insaf bre gafil! Biraz vicdan
Artık yeter! Masuma, mazluma dokunma!
Demir dağı eriten atanın torunları
Yanına kor mu tüm bu oyunları
Merak buyurma, şaşmaz Allah’ın adaleti
Artık yeter! Masuma, mazluma dokunma!
Asli Görev – Ali Sencer Arslan
beklemek ağaçların ve benim
asli görevimizdir
bir atın beklemesi emir kipiyle
çekimlenen eylemlerin göstergesidir
ben ve ağaçlar bir düşüncenin
ardı sıra hareketi ve sabit
bekleyişlerin kuluyuz denebilirse
sen bir durağansızlık olarak
yalnızlığımı umarsızca savuran rüzgar
gücünün idealarımdan yansımasısındır
ağaçlar hayatın kendisini ayakta tutmaya
çakılmış çivilerdir ve hayatı var edeni beklerlerdir
bekleyiş senin tüm yeni engin yağmurlarınla gelir
seninle asli görevini icra eden bendir