Geçtiğimiz günlerde Devrek’te halkın arasındaydık.
Daha önceki yorumlarımızda eski Milletvekili Özcan Ulupınar’a yönelik eleştirilerimizi hatırlatan vatandaşlarımız oldu.
Eksik olmasın.
Özcan Beye göreve geldiğinde hangi konuda hatırlatmalar ve önerilerde bulunduysak yıllar sonra ki eleştirilerimiz de aynı paralelde olan şeyler.
“Veysel Atasoy olmak istiyorum” dedi.
“Bu kafayla olamazsın” dedik.
Olmasını çok istedik.
Şehre çok hizmetleri oldu.
Daha doğrusu çabaları oldu.
Ama onun konumundaki birisi için yeterli değildi.
Bugün aday gösterilse yine aynı havayı yakalayabilir.
Sevenleri yine destek olur.
Özcan Bey, Veysel Atasoy’un çeyreği olamadı.
Veysel Atasoy olmak isteyen kişi Devrek’in en büyük fabrikası konumundaki Tabur Komutanlığı’nın gönderilişine alkış tutar mıydı?
Veysel Atasoy olsa buna izin verebilir miydi?
Bu Tabur Komutanlığı’nda bin 200 er veya erbaş bulunuyordu.
Devrek’te hiç olmasa günde bin 200 satışı demek bu.
Devrek’te halkın arasında dolaşırken, esnaf ile konuşurken her sitem bize bu olayı hatırlatıyor.
Peki o gün Zonguldak’ın diğer milletvekilleri kimlerdi?
Üçü gidip Sayın Cumhurbaşkanımıza bu olayın önemini neden anlatmayı tercih etmediler?
Ha bu arada yazdıklarımıza alınan, kasıt arayan siyasetçilerimiz oluyormuş.
Bizim kimseye bir kastımız olmaz.
Bizim derdimiz her zaman Zonguldak, hizmet, adalet, samimiyet, saygı, istihdam, doğruluk oldu.
Bir siyasetçinin en büyük kastı kendine, halkına, seçim bölgesine olur.
Örnek yukarıda.
Kimsenin kendisine ve şehrine kötülük yapması için bizim kastımıza ihtiyacı yok.
Bu şehrin aleyhine olan hiçbir olayın yanında olmayız.
Son cümle önemli.
Bunları yazıyoruz ki mevcut ve gelecek siyasetçilerimiz, bizler ve toplum doğru dersler çıkarabilelim.
Sayın Ulupınar’a da sağlık diliyoruz.
Veysel Beyi de rahmet ve saygıyla anıyoruz.
Kusura bakma Sayın Bakanım.
Yıllardır Veysel Atasoy aşağı- Veysel Atasoy yukarı diyoruz ama Zonguldak olarak, senin adına yakışır, Veysel Atasoy adını yaşatacak bir merkez bile yapamadık.
Secaattin Bey cücük kadar parka adını vermişti!
Onun da hali perişan!

Muhalefet teşekkür de edebilmeli!
Siyaseten en büyük handikaplarımızdan birisi bencilliğimiz.
Muhalefet kanadından gelen eleştirileri izliyoruz.
Her kanattan gelen açıklamayı yayınlıyoruz.
Muhalefete göre iktidarın Zonguldak temsilcileri her konuda sınıfta kalıyor.
Yapılan tüm işler yanlış!
Böyle muhalefet yapılmaz.
Tüm eksik ve gecikmelere karşın yapılan, başlayan güzel şeyleri de görmek lazım.
Sürekli olarak bardağın boş tarafından bakmaya çalışan siyasiler toplumda karşılık bulamaz.
Tabanlarına güven veremez.
Muhalefet dediğimiz sorunlara çözüm ortağı olabilmektir.
Kamuoyunda karşılık bulacak ve iktidarları yaptırıma zorlayacak konular bulabilmektir. Yapılan doğru işlere teşekkür edebilmektir. Güzel projelerde birlikte olabilmektir.
Muhalefet etmiş olmak için eleştirmek değil, fikir ve önerileri ile çözüm yolunu gösterip kamuoyu yaratabilmektir.

Kardeşimizi kaybettik
Koronadan çok kişiyi kaybettik.
Güzel dostlar, bu şehrin güzel insanlarını tek tek kaybettik.
Durum gösteriyor ki yarın başka canlar kaybedeceğiz.
Durum onu gösteriyor.
Son olarak 43 yaşındaki kardeşimiz Ömer Kılıç’ı kaybettik.
Ömer Kılıç, evli ve iki çocuk babasıydı.
Söylenecek hiçbir şey bulamıyoruz.
Mekanın cennet olsun güzel kardeşim.
Allah ailene sabır versin.
Allah iki minik evladına güzel, sağlık dolu mutlu bir gelecek nasip etsin.

Köpek katliamı!
Sosyal medyada bir kişinin ağaca bağladığı bir köpeği sopayla döverek öldürdüğü görüntüleri büyük tepki çekti.
Görüntüler Zonguldak diye paylaşıldı ancak Zonguldak Valiliği ve ilgili tüm kurumlar Zonguldak’la ilgili bağlantısını tespit edemedi.
Arka plandan gelen konuşmalar bu görüntülerin daha çok doğu veya güney illerinde çekildiğini işaret ediyor.
Zonguldak’ta binlerce insan o köpeği döven kişiyi bulsa linç etmeye hazır.
Sonuç itibariyle insanı insanlığından utandıran bu görüntülerdeki kişinin mutlaka bulunup benzer bir videosunun yayınlanacağına inanıyorum.

Ayşe’nin ölümündeki sorular!
Zonguldak’ta yaşanan intihar olayının ardından akıllarda bazı sorular kaldı.
İncivez’de bir apartmanın 8'inci katından atladığı iddia edilen ve hayatını kaybeden Ayşe Özgecan Usta’nın (28) olay anında evde birlikte olduğu erkek arkadaşı B.C.A.’nın ifadeleri sonrası serbest kalması pek çok kesimde rahatsızlık yarattı. Genç kadını tutamadığını iddia eden B.C.A.’nın olay bu safhaya gelinceye kadar ne yaptığına bakmak lazım. Ortada bir neden sonuç ilişkisi varken genç kadının canı sıkıldığı için atlamadığı kesin. B.C.A. genç kadını atmadı veya itmedi ama onun atlamasına nasıl etki etti? Bilemiyoruz. Ancak ortada soru işaretleri var.