TBMM eski Başkanımız ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Sayın Köksal Toptan, Cumhurbaşkanımızın Filyos gezi ve incelemesi sonrasında doğalgaz yatırımlarıyla ilgili yol boylarında hiçbir tanıtıcı yazı, afiş göremediğini söylemiş.
Söylenecek çok şey var da neyse!
Birincisi;
Tribün şovuna gerek var mı? Mesele konuşmak değil yapmak, yaptırmak!
İkincisi;
Siz bu şehre doğru ağabeylik yapmazsanız mahalle zıvanadan çıkar!
Üçüncüsü;
İktidar mensupları yapılanları bile anlatmaktan aciz. Enformasyonun nasıl etkin, doğru ve inandırıcı yapıldığını anlayamayacak kadar yetenekliler! 
Üç buçukuncu;
Onlar hizmetlerin değil kendilerinin yakışıklı fotoğraflarını asma derdindeler.
Dördüncüsü;
Sayın Erdoğan’ın gücüyle seçilen milletvekillerimizin, belediye başkanlarımızın, bazı bürokratlarımızın; “Dağları ben yarattım” havaları ve basına sürekli ayar verme, ötekileştirme çabalarının hangi sonuçları doğurduğunu da gördük!
Daha fazlasını da yazayım mı Sayın Valim?


Saadet Oruç düşmanlığı!
Zonguldak Ak Parti içinde bazı isim ve gruplar tarafından uzun zamandır devam eden, sürdürülmek istenen Saadet Oruç düşmanlığını izliyoruz.
Mesele bence açık düşmanlıktan başka bir şey değil.
Bu konuda ki görüşlerimi en baştan beri pek çok yazdım.
Şehir adına, hizmet adına güç birliği yapılacak isimlerden biri olmasına karşın nedense Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Zonguldaklı başdanışmanı Oruç’tan sürekli bir rahatsız olma isteği içinde olanlar var.
Son olarak Erdoğan ile birlikte Filyos’a gelen Oruç’un nefes almasından, varlığından rahatsız olanlar Sayın Erdoğan ile fotoğraf verme yarışına girmişler.
Çok garip!
Sorunlarınız, sorunlarımız ne olursa olsun dayanışın, paslaşın, paylaşın.
Sayın Erdoğan geldiğinde; “Biriz beraberiz” gibi göstermeye çalışılan fotoğraf Erdoğan’ın uçağının kalktığı an paramparça oluyor!
Yapmayın Allah aşkına!
Bu şehir bundan kaybetti!

CHP’de garip işler!
Bir taraftan klima çarpması sonrası normale dönmeye çalışırken diğer yandan Kılıçdaroğlu’nun Zonguldak ziyareti ve Çaycuma mitingi sonrası kaleme aldığım yazıyla ilgili çalan telefonlara bakmaya çalışıyorum.
Son yazıda bu sönük fotoğrafın nedenini sormuş ve ‘Örgütün beceriksizliği mi Kılıçdaroğlu’nun iyice çaptan düşmesi mi?’ diye not düşmüştüm.
CHP örgütlerinden farklı sesler geliyor.
“Programı Belediye Başkanı Bülent Kantarcı yaptı.
İlçelerden partililerin katılımı için araçları kaldıracağını söyledi.
Program saati değişince ve yağmur da gelince otobüsleri kaldırmaktan vazgeçti” gibisinden konuşanlar var.
Sayın Kantarcı ile arkadaşlarımız temas sağladı.
Kendisi de konuşmak istememiş.
Ben hala aynı fikirdeyim.
Sen CHP gibi bir partide il- ilçe başkanlığı yapıyorsan asıl sorumlu sensindir!
Yağmur altında ıslanmaktan korkan CHP’lilerin, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun yağmur altında konuşurken çekilmiş ve sırılsıklam olmuş fotoğrafı ile iktidar olma hayali kurmaları için de sormak lazım;
Sahi ya CHP’nin oyu neden artmıyor?
Örgütü Zonguldak’ta ayağa düşüren kim veya kimler?


Bir telefon çok şey değiştirebilir!
Yazarımız Kıvanç Baruönü, Zonguldak Belediye Başkanı Selim Alan’ın Kapuz Plajı ile ilgili sözlerinin basına yansıyan boyutuyla ilgili bir yazı paylaşarak, kullanılan dili ve tepkinin şeklini eleştirdi.
Buna karşın Sayın Başkan da cevap hakkını kullandı.
Bu cevabını kullanırken de yine tepeden bakan tarzına bürünüverdi.
Diğer yandan da plajla ilgili sözlerinin nedenini ve ne amaçla nerede konuştuğunu açıkladı.
Başkanın gerekçeli açıklamasına bakarsak belli bir siyasi muhatabı hedef alıyor.
Ama bizim haberlerimize yansıyan tarafa bakarsak daha büyük bir genelleme ile bir küçümseme çabası olarak algılanıyor.
Oysa ki, Baruönünü’nün eleştirileri karşısında Başkan Alan’ın da tepkisinin nedenini daha doğru anlatma fırsatı yakalamış olduğunu gördük.
Siz meseleyi, tepkinizi doğru kısa ve öz anlatamaz, basın da sözlerin hangi amaçla ve nasıl söylendiğini doğru anlatmaz, anlatmak istemez veya anlatamazsa o zaman beraberinde çoğu zaman gereksiz polemikler kaçınılmaz olur.
Polemikler çok okunabilir.
Tepkiler havada uçuşabilir.
Ama doğru ne ona bakmak lazım her zaman.
Bazen çok güzel işler, yatırımlar yaparsınız ama niyetinizde bir sorun varsa dil size hata yaptırır!
Bu şehrin iki önemli ve değerli insanı.
Zonguldak adına üzücü.
Ben Belediye Başkanı olsam açar telefonu;
“Sevgili Kıvanç.
İkimiz de aynı okul mezunuyuz.
Kelebeğin Rüyası filmi bu şehir ve kültürümüz için çok önemliydi.
Böyle basın üzerinden polemikler bize ve şehre bir şey kazandırmaz.
Bize Zonguldak’ı çok iyi anlatan reklam filmleri ve ses getiren bir sinema filmi yapalım.
Bize ne düşüyorsa şehir olarak destek olalım.
Elimizde senin gibi memleketine aşık bir yönetmen varken neden yapmıyoruz?
Zonguldak Belediyesi olarak Kıvanç Baruönü ile sanat günleri adı altında genç yeteneklerimize eğitimler verelim.
Üniversitemizde yeni bir heyecan var.
Burada güzel sanatlar fakültemizde çalışmalar yapalım ” derdim.
Ahhhh güzel memleketim ah!
Ahhh kibir ah!
Neden girersin bu kadar hizmet çabası içinde olan insanların aklına!
Sonra yine biz kötü oluyoruz!
Merak etmeyin!
Atilla’dan size puştluk olmaz!

Z HABER’den!
Sevgili dostlar.
Samimiyetle yazıyoruz.
Gizli pazarlığımız yok.
Para koparmak için yazmışlığımız yok.
Kimseyi küçük düşürme çabamız yok.
“Var” derseniz onu da düzeltelim.
Saygısızlığımız yok
Eksimiz varsa düzeltelim.
İyi niyetimizi art niyetli anlamak isteyen anlayabilir.
Sorun yok.
Bakın.
Patır kütür gidiyoruz.
Yüce Mevla hepinize önce sağlık versin.
Sağlık olsun gerisi hallolur.