Yakasında Çanakkale Harp Madalyası, Şefkat Nişanı ve Hilal-i Ahmer madalyası...
Bir gün bir İngiliz yaralısı bulduk, gemiye getirdik. Zavallı çiçek gibi bir delikanlıydı. Başından aldığı bir yara ile gözlerini kaybetmişti. 
Gözlerinin üstüne siyah uzun bir sargı sarmıştık. Ağzına damla damla su akıttık. Yaralıların sayıkladıkları en tesirli kelimelerden biri de budur: 'Su'. Hiçbir ağır yaralının susuz ölmemesine son derece dikkat ederdik. 
Bir İngiliz yaralısının da ağzına su akıttık. Çok üzgündü, İngilizce mütemadiyen 'öleceğim' diyor, arkasından nişanlısının ismini söylüyordu. Ölüm halinde bulunan adama son vazifemi düşündüm. Ve onun düşman askeri olduğunu bir an için aklıma getirmeyerek kendisini İngilizce, kendi ana dili ile teselli ettim. "Kat'iyen ölmeyeceksin, yaşayacaksın. Bütün bu korkulu günler geçecek. İyi olup memleketine gideceksin, nişanlına kavuşacaksın". Bu İngilizce teselli onun öyle hoşuna gitti ki, bir müddet sonra yüzünde müsterih, hatta memnun çizgiler peydahlandı ve öldü…
Bu sözler Türkiye’nin ilk hemşiresi kabul edilen Safiye Hüseyin’e (Elbi) ait... 
Safiye Hüseyin İngiltere'de deniz ataşeliği görevinde bulunan Ahmet Paşa'nın kızı .. Büyükbabası Miralay Şükrü Bey Kırım Savaşında Florence Nightingale’i Kırım’a götüren geminin süvarisiydi. Balkan Savaşına hemşire olarak katıldı. Balkan savaşı ve I. Dünya Savaşı döneminde İstanbullu hanımların fahri olarak hemşirelik yapmalarına öncü oldu. Dr. Besim Ömer Paşa ile çalıştı. I. Dünya Savaşı sonunda Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki Türk esirleri ve öğrencilerine yardım etmek, Kızılhaç Teşkilatı’yla görüşmek için Avrupa’ya gönderildi.
Görev dönüşü hazırladığı raporda izlenimlerini anlattı. Avrupa'da eğitim görmüş uluslararası alanda katıldığı kongre ve toplantılarda ve yabancı ülkelerde sayısız konferans vermiş ve birçok devlet tarafından onur nişanı ile ödüllendirilmiş…
1912'li yıllarda Kızılay'ın açtığı kursu bitiren ve Çanakkale Savaşları'na gönüllü hemşire olarak giden Safiye Hüseyin, Çanakkale'de yaralanan askerlerin tedavisi için Hilal-i Ahmer (Kızılay) ve Kızılhaç’ın birlikte bir organizasyonu ile hazırlanan Reşit Paşa Vapuru'nda baş hemşire olarak görevlendirilmiş.
Reşit Paşa vapuru hastane vapuru olmasına , bir yönünde Kızılay, diğer yönünde Kızılhaç işareti olmasına rağmen İngiliz uçakları tarafından zaman zaman bombalanmış.. Şöyle anlatıyor ;
-Hele bir keresinde müthiş bir bombardımana tutulmuştuk. İstanbul’a “Reşit Paşa vapuru battı” diye haberler gitmiş. İstanbul’a döndük ki, herkes vapur batmış zannediyordu. Akrabam matem içinde, İstanbul’a adeta ahretten döner gibi döndüm.. Hayatımda işte böyle bir ahretten dönüş faslı vardır.”
Safiye Hüseyin, Kurtuluş Savaşı'nın ardından hayatını hemşireliğe adamış, ömrünün geri kalanını hemşirelikle ilgili yazılar ve konferanslar vererek geçirmişti. Türkiyenin ilk hemşiresi Safiye Hüseyin Elbi 1964 yılında 83 yaşında gözlerini yine hemşirelerin kucağında kapadı..
Çanakkale’nin Kadın Kahramanı: Safiye Hüseyin. Timaş Yayınları, 2008,İstanbul - Toros T:Safiye Hüseyin Elbi. Skylife Dergisi. Nisan 54, 1995

Editör: TE Bilişim