Kazadan bir yıl önce, 1991`de yapılan büyük Ankara yürüyüşünde hepsi oradaydı.
Grev sırasında çekilen binlerce fotoğraflarda yer aldılar.
Slogan attılar.
Öncelikle sosyal hakları,iş güvenliği geliyordu.
Çankaya ve hükumet ile sertleştiler.
Bazıları tarafından vatan haini ilan ediliyorlardı.Zira o bazıları için öncelik. işçinin can güvenliği değil,kömürün çıkarımı ile ekonominin işlemesi daha öncelikliydi.
Grevden bir sene sonra ; 
1992`nin 3 Mart  günü ,ikinci vardiyada, saat 16.00`da işe başladılar.
Görev yerleri olan ocak katmanlarına indiler.
Kozlu`da çalışan toplam  3.625 yer altı işçisinin bin kadarı, aynı saatteki vardiyada başlıyordu ama aynı  saatte çıkamayacaklardı.
Aradan 3 saat geçtikten sonra sistem metan gazını normalin üstünde olarak tespit etti ve alarm verdi.Buna ramen ocakta işçlerin tahliye işlemi yapılmadı.işçilerin bundan haberi bile olmadı.O yukarıdakiler ,bir yıl önce de grevde "önemli olanın işçinin hayatı değil öncelikli olanın üretim olduğunu" düşünen insanlardandı.
4 saat geçti, işi yarılamışlardı.
Saat 19:45`de ilk patlama duyuldu.
Saat 20:03`e kadar peş peşe patlamalar yaşandı.
Yüzeye yakın olanlar kaçıp kurtuldu.Daha aşağıda olan 77 işçi yaralı kurtarıldı.116 işçinin cesedine kısa zamanda ulaşıldı.
Tüm haber bültenleri ölü saysının bu yüzden 116 madenci olduğunu vurguluyordu. Lakin 147 işçinin cesetlerine ulaşılamadığı için öldü denilemedi.
Daha 147 işçi yer altında, akıbeti beli değil iken; yukarıda hesaplar yapılmaya başlandı.Uzmanlar ocaklardaki yangının nasıl söndürüleceği konusunda "üç teori" belirledi.
Bunlardan ilki; en az bir sene beklemekti.Bir sene sonunda ancak ocaklardaki yangının tamamen söneceğini öngördüler.
Ikinci teori ; ocakları Azot gazı ile doldurulması idi.Böylelikle yangın söndürülebilecekti. Fakat ülkede o derece Azot gazı mevcut bile değildi.
Üçüncü öneri ise; ocaklara su basılması idi.
Üçüncü seçenek uzmanlara daha makul geldi.Ulutan Barajı`ndan su temin edilebilir ve Kozlu deresine aktarıldıktan sonra ocaklara çekilebilirdi. Bunun için tam 7 milyon metre küp suya ihtiyaç vardı.
Ocaklarda, akıbeti belli olmayan işçilerin aileleri halen  “bir umut“ yukarıda beklerken, 26 Mart 1992 tarihinde ,ocaklara su basılmasına başlandı.
Bu karar büyük tepkilere neden oldu.
Basında konu edildi, bazı yazarlar bu durumu kaleme aldı.
Olayı yumuşatmak için maksatlarının ”şehitlerimizin cenazelerine bir an önce ulaşmak“ gibi cümleler kurarak yatıştırmaya çalıştılar.Oysa üretim önceliğine önem veren ,duygusuz bürokrasi  yine devredeydi.
Üretime bir an önce başlanmalıydı.
Yaklaşık 3 ay boyunca su basma işlemi devam etti.
28 Temmuz 1992 tarihinde suyun boşaltılmasına başlandı.
Ocaklara inecek ilk ekibe kurslar verildi.Cesetlerle karşılaştıklarında ne yapması gerektiğini anlatan bilgiler vererek, aşağı yollandılar.Zira 5 ay geçmişti ve bakteri oluşması muhtemeldi.
14 Ağustos 1992 tarihinde, İncirharmanı'nın 1.2.ve 4. Kartiyeleri'nde kalan kısmında 66 madencinin cesedine ulaşıldı.Bunun 64 tanesi yeryüzüne çıkarılabildi.
Ekim ayında,kazadan 7 ay sonra da ,83 madencinin cesedine ulaşıldı.
Sonra üretime geçildi.
Bir sene sonra 21 Ekim 1993 tarihinde, ocaklardan günde 3000 bin ton kömürün çıkarılmasına başlandı.
1997 tarihinde ;yani olaydan 5 sene sonra iki işçinin daha cesedi bulundu.
Dünya`nın en büyük maden kazalarından olan Kozlu Faciası 11.nci sırada yerini alıyor.Dünya`nın en büyük kazası 1942 yılında Çin’de meydana gelmiş,1549 kişi hayatını kaybetmesine ramen olaydan 10 gün sonra tüm cesetler yüzeye çıkarılmıştır.
Olaydan kurtulan madenciler bugün emekli oldu.Olaydan sonra bir daha ocaklara girmediler.Onlara emekli olana kadar yer üstünde görev verildi.Bazıları halen olayın etkisinden kurtulamadı.
Olayın olduğu saat dikkate alındığında, işçilerin mesai saatlerinin tam ortasına denk geldiği için ;bazı işçilerin yemek yemek için "paydos" verdiği düşünülebilir.Ölen işçilerin bir kısmı sadece Metan gazından zehirlendiği tespit edilmişti.
Bir de ; patlama esnasında yemek yiyen ya da başka bir yerde olan madencilerin çökme veya patlamadan etkilenmediği olasılığı doğuyor.
Bu tip maden kazalarında ocaklarda bazı bölgelerde sıkışmış, mahsur kalmış işçileri okuduk, biliyoruz.Bu olayda da olmadığını nereden bileceğiz ?
Bunu asla öğrenemeyeceğiz !
Ama şunu biliyoruz.
1991`de hain ilan edilmişlerdi, 1992`de şehit  olarak kayıtlara geçtiler.


Hayati YILMAZ

Editör: TE Bilişim