Mimarlar Odası Zonguldak İl Temsilcisi Ece Bakioğlu, Liman Arkası Koyu’nda belediye tarafından devam eden düzenlemeler hakkında yazılı açıklama yaptı. Bakioğlu; “Doğal kaya oluşumlarının betonla kaplanması ve üç katlı beton platformların inşası, koyun kendine has kimliğini zedelemektedir. Benzer projelerde Mimarlar Odası’nın görüşü alınmadan yürütülen uygulamalar hem mesleki etiğe hem de kamu yararına aykırıdır” dedi.

Bakan yardımcıları Zonguldak'ta maden ocağına indi!
Bakan yardımcıları Zonguldak'ta maden ocağına indi!
İçeriği Görüntüle
Bakioğlu’nun konu ile ilgili açıklaması şu şekilde:
“Kentler, sadece yapılar ve yollar bütünü değil; belleği, kimliği ve insanla kurduğu duygusal bağ ile anlam kazanan canlı organizmalardır. Her müdahale, bu bütünlüğün bir parçasıdır. Bu nedenle, yapılacak her düzenleme; bulunduğu yerin tarihine, dokusuna, çevresine ve ruhuna uygun olarak özenle tasarlanmalıdır.
Ne yazık ki, Liman Arkası Koyu’nda belediye tarafından yürütülen uygulamalarda bu anlayıştan uzaklaşıldığını üzülerek gözlemliyoruz. Doğal kaya oluşumlarının betonla kaplanması, bölgedeki eski demiryolu izlerinin yok edilmesi ve üç katlı beton platformların inşası, koyun kendine has kimliğini geri dönülmez biçimde zedelemektedir. Bu tür müdahaleler, birey ile kent arasındaki duygusal ve belleksel bağı zayıflatmakta, kentte aidiyet duygusunun kaybolmasına, anonimleşmeye ve yabancılaşmaya neden olmaktadır.
Kent kimliği, ancak özgünlük ve özenle korunabilir. Oysa bugün, mühendislik temelli yaklaşımlarla, yalnızca “işlev” gözetilerek yapılan bu uygulamalar, mimarlığın estetik, mekânsal ve bağlamsal boyutlarını tamamen göz ardı etmektedir. Kent mekânlarının tasarımı mühendislik hesabı değil, mimari tasarım sürecidir. Bu nedenle, benzer projelerde Mimarlar Odası’nın görüşü alınmadan yürütülen uygulamalar hem mesleki etiğe hem de kamu yararına aykırıdır.
Söz konusu alanda planlanan kafe yapısı da ayrıca gereksiz ve uygunsuz bir müdahaledir. Kentte her boşluğun ticarileştirilmesi doğru değildir. Kafe, beraberinde görüntü ve tabela kirliliğini, ıslak hacim ve tesisat gibi gereksiz altyapı yüklerini getirecektir. Oysa bu alan, kentin sakinlerinin nefes alabileceği, isteyenlerin oturup manzarayı izleyebileceği, isteyenlerin fenere giden tüneli kullanarak geçebileceği, gerektiğinde denize erişim sağlayabileceği çok amaçlı, sade ve kamusal bir rekreasyon alanı olma potansiyeline sahiptir.
Kentimizin her bir köşesi, kopya projelerle değil; yerin özgünlüğünü, doğasını, tarihini, ve hafızasını gözeten tekil tasarımlarla değerlendirilmeyi hak ediyor. Bugün “artık beton döküldü, geri dönülemez” denilerek meşrulaştırılmaya çalışılan her müdahale, aslında en başta meslek odalarının ve uzmanların görüşü alınmadan başlatılan süreçlerin sonucudur.
Mimarlar Odası olarak, Liman Arkası Koyu’nda yürütülen bu çalışmanın yeniden değerlendirilmesini, doğal ve tarihsel dokunun korunmasını önemle talep ederiz.
Defalarca dile getirdiğimiz destek teklifini ise bir kez daha yineleyerek; bundan sonraki tüm kamusal alan projelerinde kent mimarlarının fikir desteğinin alınmasını kamuoyunun bilgisine sunarız.”