Yıllardır iş dünyası; “yatırım” derken bu şehrin bürokratları ve siyasileri; “yatırın” anladı.
Zonguldak’ın son 3-4 yılında gündeme gelen bazı güzel adımlar var ama görüyorum ki pek çoğu yerinde sayıyor. 
Yerel yatırımcıya destek olunması gerektiğini çok söyledik.
Bunun son örneği Murat Uzun ve Fatih Furtun’un türlü türlü engellere rağmen dünya markası haline getirdikleri MFA.
Bugün hala aktif siyasetimizin içinde olan milletvekillerimiz, bürokratlarımız ve belediye başkanlarımız enerjilerini bu işlere harcasalardı bu şehirde bugün çok sayıda MFA olurdu.
Şimdi bu fabrikaya ziyaret yarışına girenlerin girişimcilerin önünü açması gerekirdi yıllardır.
Tekrar söylüyorum.
Yerel kalkınma modelleri konusunda yapılacaklar var.
En basiti bir kestane şekeri işletmesi.
Çıksın biri kursun.
Ve daha pek çok şey.
BAKKA.
TSO’lar.
OSB’ler.
Milletvekilleri.
Her gün farklı bir koşuşturmaca görüyoruz.
Gazete haberleri, açıklamalar, zoom toplantıları, Ankara buluşmaları, Safranbolu lokumları!
Çoğu iş konuşmakla kalıyor.
Mevzuat!
Hırdavat!
Zerzevat!
Sonuç?

 

AK Parti’nin daveti!
AK Parti’nin yaptığı son basın toplantısına davet edilmeyen kurumlardanız.
Valla İl Başkanı Zeki Tosun’a gerekeni söyledim.
Davet edilmediğimiz için hiç üzülmedik.
Üzülmesi gereken, şapkasını masaya koyup düşünmesi gerekenler daveti organize edenler.
Ne yapalım şimdi?
Bugün AK Parti, yarın bir başka parti davet etmedi diye haberlerini mi sansürleyelim?
Onların seviyesine mi inelim?
AK Parti’nin uygulaması kimine göre doğru, kimine göre yanlış.
Asıl sorun basının içine düştüğü - düşürüldüğü durumdur.
Çıbanın başı örgütsüzlük, samimiyetsizlik. 
Zonguldak, basının kavgasından gürültüsünden bıktı.
Her kavga bir başka siyasetçinin işine yaradı, her kavga bir toplumsal ayrılığı körükledi.
Kamuoyu, basına olan güvenini kaybetti.
Ortada etkin, kararlı ve doğru adımlar atan örgütler olmayınca bu tarz tartışmalar daha fazla yaşanabiliyor.
Doğrusu; bu tarz davetlerde bir standart kesinlikle şart.
Aynı sorun başka kurumlarda da var.
Akreditasyon ayıp bir şey değil.
Mutlaka olması gereken bir şey.
Bu yönüyle doğru bir adım.
Merdiven altı gazetecilik yapan veya hiçbir kurumsal statüsü olmadığı halde bu tarz toplantılara ‘iş olsun’ diye gelen, laf olsun diye konuşanların olduğu yerlerde her türlü yükün altına girerek gazetecilik yapanların zaten yeri yok!
Bizler zaten bazı toplantılara bu nedenlerle katılmıyoruz.
Sonuç olarak, uygulamanın doğruluğu kadar bu uygulamalar 2-3 gazeteciye kızıp yapılıyorsa kimseye bir şey kazandırmaz.
Standartları doğru belirleyeceksiniz.
Bugün dışladıklarınızı seçim geldiğinde kucaklamayacaksınız!

 

Bizim siyasiler!
CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ı beğenirsiniz beğenmezsiniz.
Son İl Başkanlığı kongresinde çok önemli bir söz kullanmıştı.
Dedi ki; “Ben size bağırmayacağım”.
Bu söz 22. Dönem Milletvekili Harun Akın’ın kürsü performansının sonrasında gelmişti.
Mesele Deniz Yavuzyılmaz - Harun Akın meselesi değil.
Hepimizin ders çıkarması gereken bir söz oldu aslında.
Zonguldak’ta o kadar çok bağıran - aşağılayan - ötekileştiren siyasetçi, belediye başkanı var ki! 
Bir siyasetçi, bağırarak, itip- kakarak, çocuk gibi küserek, yanlışa yanlışla giderek değil; doğru hizmet, ortak akıl ve tevazuyu göstererek başarılı olabilir!
Sandıktan çıkan her oy, dökülen her beton başarı değildir!

 

MAKZON çağrısı!
Çınartepe’ye yapılmak istenen MAKZON konusunda Prof. Dr. Hakan Kutoğlu geçtiğimiz günlerde harika bir analiz yaptı.
Vali Mustafa Tutulmaz, Belediye Başkanı Dr. Ömer Selim Alan, Milletvekillerimiz Polat Türkmen, Ahmet Çolakoğlu ve Hamdi Uçar’ın bu yazıyı iyi okumasını dilerim.
İşi inatlaşmaya getirmeye gerek yok.
CHP’liler veya bazı çevreler itiraz ediyor diye inada bindirmeye gerek yok.
Doğru ne?
Onun peşine gitmek lazım.
20 – 50 sene sonrasını düşünerek hareket etmek lazım.
Şehirlerin yaşanabilirliği ve şehirlerin gelecek 20 - 50 yıldaki ekonomilerindeki değişkenlikler baz alınarak karar verilmesi lazım.
Lütfen bu inattan vaz geçelim.
MAKZON’un buraya yapılacağı Kur-an’da mı yazılıyor?
Bu şehrin başına ne geldiyse bu inatlaşmalardan gelmedi mi?
Allah aşkına vazgeçin şu alışkanlıklardan!
Önce doğruyu bulalım
Hadi önce derin bir nefes alın!