Zonguldak Tarih editörü Hayati Yılmaz Uzun Mehmet'i anma günü nedeni ile Ahmet Naim Çıladır'ın hikayesini paylaştı.
Ahmet Naim Çıladır, 1904 yılında İstanbul’da doğdu. Eyüp Sultan Reşadiye Mekteb-i İptidaisi’nden (ilkokulundan) sonra öğrenimini sürdürmedi. Kendi kendine ilerlettiği Fransızcasıyla, Zonguldak Ticaret Odası’nda ve Ereğli Kömürleri İşletmesi’nde uzun yıllar çalıştı. Bu işletmenin istatistik şefi iken, 1957’de emekliye ayrıldı. Edebiyatımızda, Zonguldak Kömür Havzası ve kömür işçilerinin yaşamları ile ilgili ilk öyküleri o yazmıştır. Bunlardan bir bölümü, 1935 - 1944 yılları arasında 7 Gün, Yurt ve Dünya dergilerinde yayımlandı. 1934 - 1938, onun yazarlığı bakımından en verimli yıllar olmuş, bu süre içinde, “Bir Müstemleke Harbinin Tarihi ile Zonguldak Kömür Havzası” adlı, ekonomik konulara değinen iki inceleme kitabından başka, “Define” ve “Uzun Mehmet” adlarında iki de oyunu yayımlanmıştı. 1932 yılında kurulan Halkevi’nde yayım komitesinde görev yaptı. Ahmet Naim, daha sonraki yıllarda, İstanbul’daki başka dergi ve gazetelere arada bir yazı yolluyordu. Bu yazılar onun “Kanca Ahmet” olarak Zonguldak ve çevresinde ününü yaygınlaştırdı, ama yurt çapında tanınmasını sağlayamadı. Hele öykülerinin kitaplaşamayışı, Türkiye’nin büyük bir üretim bölgesinde emeğin ne yollardan sömürüldüğünü anlatan sanatla işlenmiş belgeler’in zamanında okunmasını engelleyerek, edebiyatımızda Zonguldak gerçeğinin de ortaya çıkmasını geciktirmiş oldu. 1938 yılında arkadaşlarıyla birlikte solculuktan tutuklanan Ahmet Naim’in, Farabi adındaki büyük oğlunu toprağa verince beli bükülmüştü. Sonra bu acıyı, küçük oğlu Sina Çıladır’ın, işitme problemi ve ciğerlerinden hastalanarak sanatoryuma yatması izledi. Üst üste gelen darbeler onun ince vücut yapısını, bu yıkımlara karşı koyamayacaktı. 24 Nisan 1967’de Zonguldak’ta hayata gözlerini yumdu.


Ahmet Naim 1930 başlarında edebiyat, sanat ve tiyatro etkinlikleri yapan Zonguldak Halkevi’nin kurduğu komisyonda, Maden Müdürü Hüseyin Fehmi İmer ve gazeteci yazar Tahir Akın Karauğuz ile birlikte “Kömürün Uzun Mehmet tarafından 8 Kasım 1829 yılında bulunuşu ile ilgili çalışmalarda büyük rol oynamıştır. Komisyonda, maden ocaklarında her türlü çalışma ortamında bulunan kişi Ahmet Naim olmuştur, Ahmet Naim ocağı, kömürü, yeraltı işçisinin dramını çok iyi bilmektedir. Ölümünden sonra yayımlanan kitaplarıyla kömür bölgesi Zonguldak ve çevresinin insanını bütün yaşantısıyla kaleme alan başarılı bir sanatçı olarak kabul görmüştür.


Fransızlara KARŞI DİRENİŞİ ;
Beni en etkileyen savaşlarından birisi de kömür havzasını yöneten ve koloni haline getiren Fransızlar’a karşı direnişi oldu. Ahmet Naim Fransızların kutlattığı Sainte Barbe Madenciler Bayramı’nın Türkiye’de kutlanamayacağını ileri sürmüştür, çünkü bir kutlama olacaksa kömürü ilk bulan kişinin adıyla kutlanması gerektiğini savunmaktadır. Bunun üzerine iki arkadaşıyla birlikte bir buçuk yıl süren bir araştırma yapar ve 1829 yılında Uzun Mehmet adında bir deniz eri tarafından bulunduğu sonucuna ulaşırlar. Bu bulgu İstanbul basınına aktarılır ve sonunda Halkevi tarafından görevlendirilen bir kurul her yılın 8 Kasım gününün Uzun Mehmet olarak kutlanması için karar alır.