Elbet önce vatan!
Önce ülke!
*
Ama ekonomi de yerlerde sürünüyor.
Yarın daha kötü olacak.
Sonraki gün ondan da kötü.
Belirsizlik zirvede.
Perişanlık ile fırsatlar arasında adaletsizlik büyüyor.
Darbe üzerine darbe yiyor ülke.
Bu ülkenin güzel insanları.
İşçisi.
Memuru.
Esnafı.
İş insanı.
Ama en çok da küçük esnafı.
İşsizi.
Emeklisi.
Öğrencisi.
*
Ekonomi tepetaklak.
Dış etkenler.
Ülkemiz üzerine tehditler.
Rusya – Ukrayna savaşı.
Pandemi dönemi etkileri.
Ve elbette ülkemizin ekonomi politikası.
Hepsini topladık.
Böldük.
Çarptık.
Tablo ortada.
*
Bugün yaz.
Sebze meyve bol.
Fiyatla düştü.
Ya diğerleri.
Doğalgaz.
Elektrik.
İmalat.
Hammadde.
Sabah akşam geliyor zam, zam üstüne!
Şimdi pek anlamıyor gibiyiz.
Bu gidişat durmazsa son bahara tufan var.
*
Polemikler o biçim.
Algı çabaları havada çarpışıyor.
Siyaset kirlendikçe kirleniyor.
Sosyal devlet sayesinde her eve küçük de olsa bir ekmek giriyor belki ama o ekmek insanları doyurmaya yetmiyor.
Ne Nebati.
Ne Memati!
Bu ülkede  CHP’li, İyi Partili, Devalı vatandaş – esnaf- işçi- işsiz – işveren – emekli hangi sıkıntıyı çekiyorsa Ak Partili, MHP’li ve BBP’li vatandaş da aynı sıkıntıyı yaşıyor.
*
Halk ucuz kavgalardan bıktı.
Sağı solu fark etmiyor.
Siyasetçinin işine gelmiyor.
Toplumda nefret politikası büyüdükçe asıl sorunu, çözümü ve dayanışmayı konuşamayan bir toplum olduk.
İte kaka.
Vura kıra nereye kadar!

Kriz bahane israf şahane!
Belki de en acısı şu.
Ülkemiz iç ve dış etkenler nedeniyle olağanüstü bir dönemden geçerken israf hızla devam ediyor.
Her kurumda.
Her kurulda.
Her durumda.
İşte vatandaşın tepesi o zaman atıyor!
*
Zonguldak ölçeğinde de vatandaşın birinci gündemi ekonomi.
Ekmek.
Giderek artan kaygı ve daha fazlası.
Ekonomiye bağlı olumsuzluklar nedeniyle her dönem artış gösteren aile içi kavgalar, boşanmalar, icralar, cinnet ve şiddet durdurulmak zorunda.
*

Siyasi sonuç!
Yaşananların siyasal sonucu üzerine asıp kesmeye gerek yok.
Sonucu tayin edecek olan ve geçmişten beri iktidara inanmış güvenmiş kitlenin önemli bölümü, ekonomide üst üste gelen yıkım ve kaygılar nedeniyle tepkili olduğu iktidar ile güven duymadığı muhalefet partileri arasında sıkışıp kalmış durumda.
İktidar kanadı da bunu iyi bildiği için; “Sorun var ama bu sorunu bizden başkası çözemez” ana fikriyle tabanı tutmayı başarıyor.
Durum budur.
Yıl sonuna kadar atılacak tüm adımlar ve geri dönüşler siyasi sonuçları belirler.

Bizim Milletvekilleri!
Ankara’da şuranın lobisi.
Ankara’da buranın lobisi.
İşlerin bir kısmı lobi ile dönüyor.
Milletvekillerimiz yıllardan beri Ankara’da Zonguldaklılara ve Zonguldaklı memura, bürokrata yeterince sahip çıktılar mı?
Hayır?
Mesela geçmişte Milletvekilimiz Polat Türkmen, Gençlik ve Spor Müdürlüğü’ne Ahmet Karayılmaz’ı yeniden getirmek istediğinde; Ankara’da boş bulunan daire başkanlıklarını hatırlatmıştım.
Üç vekil bir ortak karar alamadılar ama sonuçta Hakan Yüksel Gençlik ve Spor Müdürü olarak kurumun başında kaldı. Ahmet bey de İl Özel İdare Sekreteri oldu.
Karayılmaz sadece örnek.
Sen Karayılmaz’ı Ankara’da bu görevlerden birine getirsen şehre daha fazla katkısı olurdu.
Başka illerin lobi gücünü kıskanacağımıza biraz olsun kendi lobimize sahip çıksaydık.
Mesela sevgili Güray Topal, Zonguldaklıların Ankara’da kapısı oldu.
Böyle 20 tane adamımız olsa.
O insanlara sahip çıksak.
Zonguldak’ta Zonguldaklı olup, Ankara’da Trabzonlu, Devrekli, Ereğlili, Çaycumalı diye ayırmasak.
Bu memleketin dürüst ve çalışkan çocuklarına sahip çıkarsanız olur bu işler!
Geçmişte Milletvekilinin halledemediği tayin işini bakanlık çaycısın yaptığına tanık olduk!
Bu insanları Ankaralarda bazı görevlere getiremiyorsanız çaycı olarak falan başlatın!
Üç gün sonra karşınıza aday olarak çıkarlar diye korkmayın!
Saygılarımızla…