Eğitim-İş Zonguldak İl Şube Sekreteri Süleyman Altunay, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü’nün ara tatil haftasına getirilmesine tepki gösterdi. Altunay; “Millî Eğitim Bakanlığı, 10 Kasım’ı tatil planlamaları ya da farklı temalarla bütünleştirmekten vazgeçmelidir. 10 Kasım bir etkinlik değil, bir bilinç günüdür” dedi.
Altunay’ın konu ile ilgili açıklaması şu şekilde:
“10 Kasım’ın Anlamını Gölgelemeyin!”
“Ara tatilin 10 Kasım haftasına denk getirilmesi ve bugünün farklı temalarla bütünleştirilmesi, farkında olunmadan 10 Kasım’ı bir “etkinlik” ya da “tatil günü”ne indirgeme riskini taşımaktadır.”
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikal ettiği 10 Kasım, milletimizin ortak hafızasında derin bir anlam taşır. Bugün, yalnızca bir anma günü değil; ulusal bağımsızlığın, çağdaşlaşma mücadelesinin ve Cumhuriyet değerlerinin yeniden hatırlandığı özel bir gündür. 09.05’te yurdun dört bir yanında aynı duyguyla duran milyonlar, Atatürk’e duyduğu sevgi, minnet ve bağlılığı saygı duruşuyla ifade eder. Bu duruş, yalnızca bir ritüel değil, Cumhuriyet’e ve onun kurucu ilkelerine bağlılığın en somut ifadesidir.
Ancak son dönemde Millî Eğitim Bakanlığınca yürürlüğe konulan bazı uygulamalar, 10 Kasım’ın bu özel anlamını gölgeleyecek niteliktedir. Bunlardan ilki, ara tatilin 10 Kasım haftasına denk getirilmesi; ikincisi ise 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü ile 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü’nün “anlam ve amaç bütünlüğü içinde” ele alınarak fidan dikim etkinlikleriyle birleştirilmesi yönündeki düzenlemedir.
Bu iki uygulama da görünürde iyi niyetli gerekçelere dayandırılmaya çalışılsa da, tarihsel ve sembolik açıdan ciddi biçimde tartışmalıdır.
Ara tatilin 10 Kasım haftasına denk getirilmesi, öğrencilerin ve öğretmenlerin anma törenlerine katılımını doğal olarak azaltmakta; okullarda gerçekleştirilen törenlerin eğitsel, duygusal ve toplumsal işlevini zayıflatmaktadır. Oysa eğitim, yalnızca akademik bilgi aktarımı değil, aynı zamanda tarihsel bilinç, yurttaşlık sorumluluğu ve ortak değerlerin yaşatılması sürecidir. 10 Kasım törenleri, bu bilinç aktarımının en güçlü araçlarından biridir.
Benzer biçimde, 10 Kasım’ın 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü ile bütünleştirilmesi yönündeki uygulama da tematik olarak sorunludur. Ağaç dikme etkinlikleri çevre bilincinin gelişmesi açısından elbette önemlidir; ancak bu etkinliklerin 10 Kasım’ın yas, saygı ve düşünme atmosferiyle aynı bağlamda değerlendirilmesi, günün manevi derinliğini yüzeyselleştirme riski taşımaktadır. 10 Kasım’ın öznesi doğa değil; Atatürk’ün fikirsel mirası, çağdaşlaşma vizyonu ve ulusal bağımsızlık idealidir.
Eğitim politikaları yalnızca müfredat düzenlemeleri ya da idari planlamalar değildir; aynı zamanda ulusal bilinci, tarihsel hafızayı ve toplumsal değerleri besleyen stratejik araçlardır. Bu nedenle Millî Eğitim Bakanlığı gibi bir kurumun, tarihsel simgeleri planlama süreçlerinde daha yüksek bir duyarlılıkla ele alması gerekir. 10 Kasım gibi bir gün, herhangi bir başka temayla birleştirilemeyecek kadar saf ve özgün bir anlam taşımaktadır.
Eğitim-İş olarak biliyoruz ki, Atatürk’ü anmak yalnızca bir tören değil, bir değer aktarımı sürecidir. Bu sürecin tatil uygulamaları ya da tematik etkinliklerle gölgelenmesine karşı çıkmak, hem öğretmenlerin hem sendikaların tarihsel sorumluluğudur. Okul, toplumsal hafızayı canlı tutan en önemli kurumdur; bu nedenle 10 Kasım’ın ruhu, eğitim kurumlarının merkezinde, öğrencilerle birlikte, duygusal ve düşünsel yönü güçlü biçimde yaşatılmalıdır.
Eğitim iş olarak çağrımız açıktır:
Millî Eğitim Bakanlığı, 10 Kasım’ı tatil planlamaları ya da farklı temalarla bütünleştirmekten vazgeçmeli; bu günü, öğrencilerle birlikte derin bir saygı, bilinç ve düşünme günü olarak yaşatacak bir anlayışı esas almalıdır.
10 Kasım bir etkinlik değil, bir bilinç günüdür.
Atatürk’ün mirasına sahip çıkmanın yolu, onu sadeleştirmek değil; anlamak, anlatmak ve yaşatmaktır.
Bu bilincin ışığı, ancak eğitim yoluyla canlı tutulabilir.
Sonuç olarak, eğitim politikalarının tarihsel günlere yönelik düzenlemeleri yapılırken, sembolik hafızayı koruma sorumluluğu gözetilmelidir. 10 Kasım, pedagojik veya tematik çeşitlendirmelerle değil, ulusal yas ve bilinç tazeleme işleviyle ele alınmalıdır. Ara tatilin 10 Kasım haftasına denk getirilmesi ve bu günün farklı temalarla bütünleştirilmesi, farkında olunmadan 10 Kasım’ı bir “etkinlik” ya da “tatil günü”ne indirgeme riskini taşımaktadır.
10 Kasım günü, eğitim politikaları açısından “etkinlik” değil, “değer” merkezli bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Atatürk’ü anmak, onun aziz hatırasına saygı göstermenin ötesinde; onun ilke ve devrimlerini, düşünce mirasını ve çağdaşlaşma vizyonunu yaşatmak anlamına gelir. Bu nedenle, 10 Kasım’ın tarihsel ve sembolik özgünlüğü korunmalı, eğitim politikaları bu hassasiyeti gözeterek şekillendirilmelidir.
Atatürk’ü anmak, onun aziz hatırasına saygı göstermenin ötesinde; onun ilke ve devrimlerinin anlamını kavramak, düşünsel mirasını korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmakla mümkündür.”