Size dünyanın en cesur, en kararlı, en merhametli, ölüm döşeğinde bile olsa yanındaki arkadaşını ve hayatında hiç tanımadığı insanı bile yalnız bırakmayacak olan kişiler kimlerdir diye soru sorsam ne cevap verirsiniz?
Ben madencilerdir derim. Geçmişte ve günümüzde bunun örneklerini fazlasıyla görebiliriz.
Örneğin Büyük Madenci Yürüyüşü
1980 darbesi sonrası izlenen politikalar sonucunda maden işçilerinin çalışma şartları zorlaşmıştı. Maden işçileri bu zorluklara dayanamayıp 1991 senesinde mücadele başlatacaklardı.
Maden işçilerinin tek derdi yaşam şartlarının iyileştirilmesi ve maaşlarına zam yapılmasıydı. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve hükümetin istekleri çok başkaydı. Madencilere istenenden çok düşük bir maaş ve maden ocaklarının özelleştirilmesiydi. Hatta dönemin Cumhurbaşkanı Özal, madenlerin özelleştirilmesi için kömürün kârının olmadığını bile belirtmişti.
Toplu Sözleşme sürecinden ümidini kesen maden işçileri 30 Kasım 1990 tarihinde greve başlar ve Madencilere destekler büyür fakat hükümet madencinin sesini hâlâ görmezden geliyordu.
Artık başka çareleri olmayan maden işçileri Ankara'ya yol alma kararı almıştı. İlk önce arabalar ile gidilecekti. Ancak Maden işçileri arabalar ile gideceğinden dolayı arabaların önü kesileceği ve hareketin engelleneceği haberini aldı. Başka çare kalmamıştı yürüyeceklerdi.
Genel Maden İş Sendikası Genel Başkanı Şemsi Denizer öncülüğünde başlatılan grev 4 Ocak 1991 Tarihinde 100 binden fazla vatandaş ile Ankara'ya yaya olarak hareket edilmesi sonucu devam etti ve işçi sınıfının büyük hareketlerinden biri olan büyük madenci yürüyüşü tam anlamıyla başlamıştı.
Zorlu hava şartları, yol koşulları, Mengen'e gelindiğinde ise hükümet tarafından madencileri engellemek için getirilen iş makineleri, Zonguldak'tan destek amaçlı getirilen battaniye, ilaç gibi ürünlerin jandarma tarafından maden işçilerine ulaştırılmaması gibi zorluklar vardı. Ama maden işçileri kararlıydı. Alın terinin hakkını alacaklardı. Hükümet maden işçilerinin Ankara'ya girmesini istemiyordu. Bu nedenle Hükümet, Sendika Başkanı Şemsi Denizer'e görüşme teklifi sundu. Denizer kabul etti. Ve Denizer Ankara'ya gidecekti. Maden işçilerine geri dönmesini söyledi fakat maden işçileri Ankara'ya gitmekte kararlıydı. Bir şekilde maden işçilerini ikna eden Denizer Ankara'ya doğru hareket etti ve Maden işçilerinin Zonguldak'a geri dönmesi ile büyük madenci yürüyüşü son buldu. Fakat oradan da bir sonuç alınamamıştı.
Bunu size neden anlattım biliyor musunuz?
İşte evindeki çocuğuna ekmek getirebilmek için hakkını arayan maden işçisinin ne kadar yürekli olduğunu anlatmak için.
Maden işçileri o kadar yürekli, merhametli, temiz kalplidir ki; üstü kömürlü diye boş otobüste koltuklar pislenmesin diye ayakta giden, çizmeleri pis diye ambulansta çizmelerini çıkarmak isteyen, madende grizu patlaması sonucunda mahsur kalan arkadaşlarını kurtarmak için evinden apar topar madene koşan, olası bir depremde hazır kıta bekleyip depremzedeleri kurtarmak için olay yerine giden insanlardır maden işçileri...





