TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi’nde bir araya gelen çevre gönüllüleri, yaptığı açıklamada, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının, felaketlerden hiç ders almamış gibi ülkenin dört bir yanında ekolojik yıkım yaratacak kararlara imza attığını söyleyerek, “Yerel halkın büyük direniş gösterdiği bu kararlar tüm canlıların yaşam alanlarını tehdit ediyor, biyolojik çeşitliliğin yok olmasına neden oluyor” dedi.

Aralarında Karadeniz Ereğli Çevre Platformu (KERÇEP), Çaycuma Çevre Gönüllüleri ve Zonguldak çevre Koruma Derneği üyelerinin de bulunduğu bir grup çevre gönüllüsü TMMOB Maden Mühendisleri Odası lokalinde bir basın açıklaması yaptı. Açıklamayı okuyan KERÇEP Sözcüsü Önder Öner, “Bugün burada, kentimizde ve yurdun dört bir yanında, özellikle deprem bölgesinde yaşam hakkını savunucularına destek vermek, ülkede ve kentimizde yaşanan ekokırım suçlarına dikkat çekmek için bir aradayız. Biliyoruz ki 6 Şubat 2023 depreminin 11 ili etkileyen felakete dönüşmesinin başlıca nedeni, bilimsellikten uzak planlama anlayışı, rant hırsı ile inşa edilen dayanıksız binalar, oy uğruna yapılan imar afları, afete müdahaledeki akıl almaz yetersizlikler, devlet kurumlarındaki liyakatsiz ve koordinasyon kurmayı bile başaramayan kadrolar ve halkın hiç önemsenmediği yönetim biçimidir. Ailelerini, yakınlarını, evlerini, işlerini kaybetmiş, barınma, yiyecek içecek ve hijyen gibi gereksinimleri dahi kısmen karşılanmış insanlar, depremin hemen ardından Urfa ve Adıyaman'da bir de sel felaketinin korkunç sonuçlarına maruz kaldı.” dedi. 

EMEK, MESLEK, EKOLOJİ ÖRGÜTLERİYLE YEREL HALKIN UYARILARI DİKKATE ALINMIYOR

Deprem bölgesindeki ağır ve orta hasarlı 300 binin üzerindeki binanın 100-300 milyon ton arasında olduğu düşünülenenkazı tüm uyarılara rağmen büyük bir hızla kaldırıldığını söyleyen Öner, “İnşaat rantının önünü açmaya yönelik bu acelebüyük tehlike oluşturuyor. Tarım alanlarına, yol kenarlarına, çadır kentlerin-yerleşim yerlerinin yanına, su havzalarına dökülen molozlar, halk sağlığını tehdit ediyor, çevreyi kirletiyor, doğal mirası yok ediyor. Havanın, yeraltı ve yerüstü sularının, toprağın ve besinlerin zehirlenmesine yol açan tüm bu işlemlerle, ülkedeki yasal mevzuat da yok sayılırken emek, meslek, ekolojiörgütleriyle yerel halkın uyarıları dikkate alınmıyor.” diyerek sözlerini sürdürdü.

DEPREM BÖLGESİNDE KARARLAR UZMANLARIN, YEREL YÖNETİCİLERİN VE HALKIN KATILIMIYLA ALINMALIDIR

Deprem bölgelerindeki halkın çağrısına ve direnişine kulak verilmesi gerektiğini söyleyen Öner, açıklamasında, “Yıkıntılaryönetmeliklere uygun bir biçimde kaldırılmalıdır. Bölgenin acil ihtiyacının gıda, hijyen, nitelikli geçici barınma, halk sağlığı ve eğitim hizmetleri olduğu unutulmamalı, kamu kaynakları öncelikle bunlar için kullanılmalıdır. Bu dönem için gerekli olmayan ve delilleri de karartan moloz kaldırma faaliyetleri derhal durdurulmalıdır. Tüm bina yıkma, enkaz kaldırma, taşıma ve depolama işlemleriyle kurulacak yeni yaşam alanları hakkında ki kararlar uzmanların, yerel yöneticilerin ve yerel halkın katılımıyla alınmalı, yeni felaketlere neden olacak uygulamalara geçit verilmemelidir.” eklindeki ifadelere de yer verdi.

MERSİN AKKUYU’DA FAY HATTI ÜZERİNDE NÜKLEER SANTRAL KURULUYOR

Adı Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği olan Bakanlığın, bunca felaketten hiç ders almamış gibi ülkenin dört bir yanında ekolojikyıkım yaratacak kararlara imza attığını da iddia eden Öner, “Yerel halkın büyük direniş gösterdiği bu kararlar tüm canlıların yaşam alanlarını tehdit ediyor, biyolojik çeşitliliğin yok olmasına neden oluyor. Muğla Deştin’de bölge ormanının yok olması, halk sağlığının risk altına sokulması, tarımsal üretimin sonlanmasıpahasına çimento fabrikası kurulmasına onay veren Bakanlık, Mersin Akkuyu’da fay hattı üzerinde nükleer santral kurulmasına her türlü desteği veriyor. Ayrıca Akkuyu Nükleer Santrali’nin faaliyete başlatılması amacıyla ilk yakıtın 27 Nisan tarihinde geleceğinin söyleyen yönetim anlayışını kınıyoruz. Henüz inşaat aşamasındayken bu atılan adım kesinlikle seçim propagandası amaçlıdır. Fay hattının üstünde yer alan bu santralin çalışmaya başlaması halinde, korkunç sonuçlar doğuracak bir çevre felaketinin tetiklenmiş olacağını buradan duyuruyor, çağrımızı yineliyoruz: Yakıt temini ve Akkuyu Nükleer Santral inşaatı derhal durdurulmalı, tüm anlaşmalar iptal edilmelidir. Bu mücadelenin bir parçası olan bizler, başta Malatya Mamürek, Hatay Samandağ, Muğla Deştin, Mersin Akkuyu başta olmak üzere doğal ve kültürel mirası korumak, gelecek nesillere taşımak, doğanın haklarını savunmak, yaşam alanlarını korumak için savaşım veren yurttaşlarımızı selamlıyor, dayanışma içinde olduğumuzu bildiriyoruz.” dedi.

IRMAK YATAĞINDA PLANLANAN GÖKÇEBEY OSB KARARI AKLIMIZLA DALGA GEÇMEKTİR

Zonguldak’ta da durumun hiç farklı olmadığını ifade eden Öner, sözlerine, “Filyos Irmağı çevresinde riskli olduğu kadar tarımsal niteliği de yüksek binlerce hektar alanı endüstriyel kullanıma açan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikli Bakanlığı, son olarak Gökçebey Organize Sanayi Bölgesi planı ile karşımıza çıktı. Filyos Çayı kıyısında, mevcut planlarda ‘Tarım Arazisi’, ‘Taşkın Alan ve Dere Yatağı’, ‘Tarımsal Niteliği Korunacak Alan’, ‘Çayır ve Mera’, ‘Taşkın Alanı’ ve ‘Filyos Çay Yatağı’ olarak tanımlanan yaklaşık 64 hektar arazinin vasfını OSB alanı olarak değiştirdi. 6 Şubat depremleri ve sonrasında yaşanan sellerde bu tip riskli alanlardaki yapılaşmanın nasıl felaketler yarattığını hepimiz kahrolarak görmüşken alınan bu karar adeta aklımızla dalga geçmektir.” diyerek devam etti.

EKOKIRIMLARI UNUTMAYACAĞIZ, SORUMLULARINI AFFETMEYECEĞİZ, HESAP SORACAĞIZ

Öner açıklamasını, “Çatalağzı Muslu bölgesindeki ÇATES ve Eren santralleriyle, Kardemir ve Erdemir’in atmosfere bıraktığısalınımlar hava kirliliği yaratmakta, sularımız, denizimiz kirletmektedir. Bu tesisler Bakanlığın da göz yummasıyla tarım ve yaşam alanlarında oluşturdukları cüruf, kül dağları ve birikintileriyle çevremize, tüm canlılara, besin zincirine ağır zararlar vermektedir. Bize oksijen sunan doğal ormanlarımız çöplerin, aşırı ve kontrolsüz şekilde yapılan kesimlerle sanayinin tahribatı altındadır. Toprağa, suya, havaya kalıcı ve telafi edilemez zararlar veren uygulamaların sorumluları, hiçbir bedel ödemeden, suç işlemeye devam etmektedir. Hepimizi ilgilendiren doğa katlinin sorumlularını yargıya taşımak ve ekokırım suçunun iç hukukumuzda yer alması için gereken tüm önlemleri almaya devam edeceğimizi de buradan duyururuz. Zonguldak ve Ereğli’deki doğa gönüllüleri olarak her zaman deprem bölgesindeki halkımızın yanınızda olmaya olacağız, ekokırımlarıunutmayacağız, sorumlularını affetmeyeceğiz, hesap soracağız.” diyerek tamamladı.

Editör: U. G.