166 yıl önce kadınların başlattığı mücadelenin hayatın her alnında devam ettiğine vurgu yapan CHP’li Demirtaş , “Bir toplumun gelişip kalkınması ancak kadınların özgür ve eşit bireyler olarak hayatın her alanında yer alması mümkündür” dedi.

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş mesajında şunları ifade etti;

“1857 yılında, New York’ta bir tekstil fabrikasında çalışan emekçi kadınlar daha iyi çalışma koşulları ile 8 saatlik çalışma için grev başlattılar. Ancak bu haklı mücadele polis şiddeti ile bastırıldı. Fabrikaya kilitlenen 129 emekçi kadın yanarak hayatını kaybetti. “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” mücadelesi bundan 166 yıl önce yaşanan bu acı olayla başladı. Kadınların o gün başlattıkları mücadele bugün, evde, işte, sokakta hala daha devam etmektedir.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk “Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!” sözü ile Türkiye’de kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesine bakış açısını ortaya koymaktadır. Tam da bu nedenle Mustafa Kemal Atatürk Türk kadınını ekonomiden siyasete, sanattan sosyal hayata her alanda var olması için desteklemiş, bir çok Batı ülkesinden çok daha önce pek çok hakkı Türk kadının alabilmesini sağlamıştır.

Ancak bugün ülkemiz, kadınların yaşam haklarının elinden alındığı, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin bastırılmak istendiği, kadının eş ve anne sıfatları ile özdeşleştirilmeye çalışıldığı, kadın cinayetlerin her geçen gün arttığı bir ülke haline gelmiştir. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Ocak 2023 tarihli raporuna göre, sadece Ocak ayında 31 kadın cinayeti işlenmiş, 25 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 31 kadından 12’si boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 1’i ekonomik bahane ile, 1’i bakım altında olduğu için, 2’si anneleri boşanmak istediği için intikam alma bahanesi ile, 1’i nefret bahanesi ile öldürülmüş, 14’ünün ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilememiştir. Kadınların en temel hak olan yaşam hakkının elinden alındığı 21’inci yüzyılda, Türkiye’nin, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede, bir kişinin isteği ile çekilme kararı alması son derece kaygı vericidir.

Bununla birlikte, ülkemizde kadınlar çalışma hayatı içinde çok zor yer bulabilmektedir. TÜİK’in açıkladığı son İşgücü İstatistikleri’ne göre, 2022 Aralık ayında, kadın istihdamı  %23.2 gibi çok düşük bir oranda kalırken, kadın işsizliği ise %26.8’dir. Kadın işsizlik oranının bu kadar yüksek olması, toplumun yarısını oluşturan kadınlar açısından can güvenliği sorunundan sonraki en önemli sorunun istihdam olduğunu ortaya koymaktadır. Oysa istihdam, kadını ekonomik anlamda özgürleştiren, sosyal hayata dahil olmasını sağlayan, kadının birey olarak var olmasını destekleyen en önemli alanlardan biridir. Bu nedenle kadınların istihdamda yer almasının önünün açılması gerekmektedir. Bu hem kadınları özgürleştirecek hem de toplumsal gelişim, değişim ve ilerlemeyi hızlandıracaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle; Kadınların güven içinde yaşayabildiği, özgür bireyler olarak hayatın her alanında var olduğu, ekonomik ve sosyal güvencelerinin sağlandığı bir dünya dileğiyle: “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlarım”